8 Aralık 2011 Perşembe

Dedemin İnsanları Ve Şehrimin İnsanları


4 Aralık gecesi, Altınokta Körler Derneği Kocaeli Şubesi ile Kocaeli Üniversitesi Dans Kulübü ve şehrimin dans okullarının işbirliğiyle düzenlenen  Tango Gecesi'ne gitmiştim. Altınokta Körler Derneği Başkanı Pınar sahnede dans ediyordu. Görme engelli birinin nasıl şahane tango yapabileceğini gözler önüne seriyordu. Pınar'ın danslarından sonra, diğer dans gruplarının gösterileri başladı. Her bir çift muhteşemdi. Bir ara hemen sağ çaprazımdaki masada oturan iki genç kızı farkettim. Sahneye hiç bakmıyorlar, aralarında fısıldaşıyorlardı. İyice  dikkat edince görme engelli olduklarını anladım. Bir süre daha dans edenleri seyrettim. Sonra gene iki kıza döndüm. Yerimden kalktım. Yanlarına gittim. Kendimi tanıttım. İsimlerini öğrendim. Bangır bangır tango müziği çalıyordu. İçimden gelen şeyi söyleyip söylememekte önce bir süre tereddüt ettim. Sonra cesaretimi toplayıp eğildim... "İsterseniz size sahnede neler olup bittiğini anlatabilirim." dedim.  Gülümsediler.  "Çok seviniriz." dediler.  Hemen bir sandalyeyi kaptığım gibi aralarına çöktüm. Ballandıra ballandıra anlatmaya başladım. "Şimmmdiii... Sahnede yaklaşık on tane kadar çift var. Size bir şey söyleyeyim mi kızlar var ya inanılmaz fıstıklar... Kimisi sarısın, kimi kızıl, kimi kuzguni siyah saçlı... Of, çoğunun bellerine kadar saçları var. Arada morlu, pembeli kıyafetli kızlar olsa da genelde kızların üzerlerinde siyah elbiseri var." dedim. Durdum. Söylediklerine göre ikisi de bebeklikten beri görmüyordu. Ben renkleri söylüyordum ya acaba yaptığım doğru muydu? Ürkekliği attım üzerimden. "Bakın ilk olarak böyle anlatıyorum. Hata yaparsam diye çekingenlik hissetmek istemiyorum. Mesela siz renkleri biliyor musunuz? Nasıl anlatmalıyım?" diye sordum. Renklerle anlatmamı istediler. Bıraktım kendimi dansın akışına... Kimi kızların tül gibi şeffaf blûz giydiğini, kimlerinin elbisesinin sırta kadar açık olduğunu, kimi erkeğin dans ettiği kızdan çok  kısa olduğunu, gene de komik değil hoş göründüklerini, bir süre sonra tüm kızların gözlerine bant takarak görmeden dans ettiklerini, dans eden kızlardan birinin harikulade bacakları olduğunu, salondaki renkleri, çoşku içinde anlattım... Anlattım. Arada merak ettiklerini sordular. Cevapladım.

  

Gösteriden sonra biraz daha muhabbet ettik. Konu sinemaya ve kitap okumaya geldi. Kitap okuyabiliyorlardı ama filim nasıl seyrediyorlardı? Kızlardan birinin adı Esra diğerinin adı Berrak idi. Esra Kocaeli Üniversitesi'nde ikinci sınıfta okuyormuş. Sinemayı çok seviyormuş. Boğaziçi Üniversitesi'nin kütüphanesi memleketin her yerindeki görmeyenler için bir sistem kurmuş. "Sesli betimleme" denilen bir yöntem varmış. Yani filmin konuşma olmayan, sessiz ya da müzikli anlarında perdede olup bitenler bir anlatıcı tarafından tarif ediliyormuş. Görme engelliler bir şifre alıp Boğaziçi Üniversite'sinin hazır ettiği bu filmlere erişebiliyor ve izleyebiliyorlarmış. Ne hoş! Bayıldım. "Ben de sesli betimleme yaparak bir filmi anlatmayı deneyebilirim." dedim. Veee... Bugün Esra ile İzmit'te buluştuk. Dedemin İnsanları'na gittik. Esra ile kafa kafaya verdik. Fısıl fısıl bir sesle "sesli betimleme" yaptım ben... Filmi seyrederken, konuşma olmayan sahnelerde Esra'ya perdede gördüklerimi anlattım. Tamam. Sinema görsel bir sanat olabilir. Ama demek ki görmeyen biri de dinleyerek filmi seyredebilir. Belki evde seyretmek daha kolay olabilir. Ama sinema salonun atmosferinde film izlemek büyüler insanı öyle değil mi? Galiba ben sesli betimleme işini becerdim. Biz Esra ile "sesli betimleme" yaparak film seyretmeyi sevdik. Birbirimize belli etmeden azıcık gözyaşı bile döktük. Bugün biraz acemiydim ama fazlasıyla anlatmaya hevesliydim. Esra beğendi galiba beni. "Gene gidelim olur mu?" dedi. Heyy! Çoook sevindim. "Elbette. Hep gideriz. "dedim.
 

18 yorum:

  1. Görenede,görmeyenede göz olan arkadaşım...gönül gözün(gözümüz) hep açık ola canım...

    YanıtlaSil
  2. bu yaptığın harika bişi.. çok imremdim, belki de kıskandım bilmiyorum.. böyle güzel işler yapan insanları görünce çok imreniyorum.. helal olsun valla..gelecek sene bir dersimizde hayır kurumlarında, çocuk esirgeme kurumlarında, huzur evlerinde vs bu gibi yerlerde insanlara yardım etmemeizi isteyecek hocalarımız.. ben de huzur evi diye düşünmüştüm, ama senin yaptığın bu iş çok hoşuma gitti.. böyle bir imkanım olursa film anlatıcısı olmayı çok isterim, hem de çoookk :)

    YanıtlaSil
  3. güzel paylaşım teşekkürler.
    Hep merak etmişimdir; insan hiç bilmediği görmediği renkleri aklında nasıl canlandırabilir.

    YanıtlaSil
  4. Ceren, galiba esas harika olan Esra. Düşünsene, Adana'dan kalk gel bizim şehrin üniversitesine gir. Sonra altınokta körler derneğinin yönetiminde çalış. Bu arada kitaptır, filmdir, dans gösterileridir.. Takip etmeye çalış. Müthiş!

    Hiç bir engeli yokken ve yapabileceği onca şey duruken evlerinde sıkıntıyla oturan insanlar düşünülünce, hem kendi görme engeline hem çevredeki fiziksel engellere rağmen hayatla bağlarını güçlendirmeye, yaşamdan keyif almaya niyetlenen insanlara sahiden hayranlık duymak lazım. Esra şahane biri. Çok genç ama ondan öğreneceğim çok şey var:)
    Sağol Ceren.

    YanıtlaSil
  5. Eyvallah sağolasın Oyacım:)

    YanıtlaSil
  6. Merve, öncelikle sizin okulda görme engelli öğrenciler var mı öğren istersen. Yoksa illa yaşadığınız şehirde görme engelliler derneği vardır. Oraya telefon edin hatta gidin mesela. Benim Esra ile yaptığımı anlatın. Sizin de sinemaya gitmek isteyen bir görme engelliye arakadaşlık yapabileceğinizi ve sinemada anlatıcı olmaya gönüllü olduğunuzu söyleyin. Bu ilginiz bile mutlu edecektir inanın.

    Engelsiz Sanat Derneği'nin sloganı çok güzel. "Yorgan Altında Kimse kalmasın." diyorlar ve şöyle devam ediyorlar:

    "Unutmayın; insan bir gözü görmeyince, bir eli tutmayınca engelli olmaz, insan üzerine yorgan örtülünce, kapılar üstüne kapanınca engelli olur. "

    Kolunuza girecek bir görme engelli arkadaş edinin. Onun gören gözü siz olmayacaksınız Merve, inanın esas siz gerçekten görmeye başlayacaksınız. Müthiş bir arkadaşlık bu. Madem niyetine girdiniz. Bence hevesiniz sönmeden hemen ilgileniverin:)

    Teşekkür ederim Merve. Sağolasın.

    YanıtlaSil
  7. Fragile, Esra altı aylıkken geçirdiği bir rahatsızlık sonucu görme duyusunu kaybetmiş. Renkleri hiç görmemiş. Ama kırmızıyı mesela çok seviyor. Ve çok uyumlu giyiniyor. Dün kot pantolonunun üzerinde kırmızı bir kazak boynunda kırmızı bir fular vardı. Kırmızı kıyafetin kendisine enerji verdiğini düşünüyor. Ve anlatırken benim renklerle anlatmamdan hoşlanıyor.

    Gören gözlerin gördüğü renkler, şekiller, güzellikler için fazlasıyla şükretmesi lazım.
    Sinemadan çok zevk alan biriyim. Sinemanın görme engelli birinin hayatını eşsiz kılabileceğini öğrendiğim andan beri çok daha sevinçliyim:))

    Sağolun.

    YanıtlaSil
  8. Senin gibi ufku geniş yazan birinin, görme engelli dostların da imdadına yetişebileceğine inancım sonsuz elbet.. :))

    Tanrı, gönül gözü kapalı olanlara da yardımcı olsun dilerim.

    YanıtlaSil
  9. Vildan sen çok özel bir insansın.
    Kaç yıllık arkadaşımsın ama her seferinde beni hayrete düşürürsün.
    Bu sefer çok duygulandım. Keşke ben de senin gibi hiç düşünmeden elimi taşın altına koyabilsem. Hem de acıyacağını bile bile.
    Canım arkadaşım böyle kal..hep böyle yaz..seni yanıyan tanımayanlara örnek ol.
    Seni tebrikmi, takdirmi etmek lazım bilemiyorum artık.
    Allah mükafatını versin demek daha doğru galiba. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  10. ne hoş..çok sevindim okurken..tebrik ederim sizi..

    YanıtlaSil
  11. Çok haklısın Momentos, gönül gözü kapalı olmak ne fena bir şey değil mi? Allah saklasın.

    YanıtlaSil
  12. Sağol Dilekcim. İnan karşısında kendini görürmüş. Sanki kendini anlatmışsın:)) Sağolasın.

    YanıtlaSil
  13. Gül/İnn, ben de çok sevinçliyim:)
    Sağolun.

    YanıtlaSil
  14. Selam Vildan,

    Öncelikle çok hoş bir yazı olmuş, okurken yaşadım... Tebrikler :) Bir ara Amelie geldi aklıma, hatırlarsın onun da görme engelli bir adama gördüklerini nasıl anlattığını, o sahne de muhteşemdi... Bu her zaman yapılması, bir refleks olarak yapılması gereken bir şey, bu da gönül gözüyle olur elbet... Umarım gönül gözü açılan insanlarla daha çok karşılaşırız... Güzel tesadüflerle... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  15. Selam İstanbul:) Çok tuhaf. İstanbul'la yazışacağım hiç aklıma gelmezdi:) Of hem İstanbul'a bayılırım hem Amelie'ye. Ne güzel! Sizi tanıyor muyum acaba:))

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel bir şey yapmışsın.
    Bizim burada da kitap okuyorlar, ben de oraya gitmek istiyorum.

    YanıtlaSil