"Sakın sen onlara uyma!" Bugün bir kez daha anladım ki bu cümle mıh gibi işlenmiş hafızama. Tamam. Elbette felek her daim kıyak yapmaz insana. İşte o nedenle gülümseyen günlerin kıymetini biliyorum. Felek bana gülümseyen bir gün ikram ediyorsa... Heyy! Bünyemde abartma huyum var zaten... Duygularımı abarttıkça abartıyorum. Felek gülümsüyorsa, ben kahkalarla gülüyorum. Bugün... İyi bir gün geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. Yorgunum. Bitkinim. Önemli değil. Beden yorgunluğu ne olacak ki? Dinlenirim. Tekrar eskisinden daha canlı olabilirim. Ama hayal kırıklığı denen vaziyet var ya... Hani durup dururken lapa lapa kar yağar güvendiğin dağlara... İnancın sarsılır insanlığa. Feci bir histir bu.... Çocukken salıncak sırası bendeyken, çelme takıp düşüren, benim yerime salıncağa oturup sinsi sinsi gülen arkadaşlarım olurdu. Üzülür için için ağlardım. Aslında çelme takıp düşürdükleri için ya da ne bileyim benim sıramı kaptıkları için üzülmezdim. Söyleselerdi zaten sıramı verirdim. Bunu niye yaptıklarını anlamadığım için ağlar, kederlenirdim. Bu hallerde annem "Sakın sen uyma onlara!" derdi.
Bu akşam işten eve dönünce Zagor okumayı çok arzu ettim. İlla Zagor'un en amansız düşmanı Profesör Hellingen'li maceralarını okumalıydım ama... Hangisiydi? Korku Adası. Hani Hellingen'in, kendi icadı olan dev robot Titan ile Erie Gölü kenarındaki Ottawa adasında yerlileri ezip un ufak ettiği macerası. Böyle bir yaratığı hayatlarında ilk kez gören insanların şaşkınlığı... Yaşadıkları korku ve panik nedeniyle kendilerini koruyamamaları... Bir böcek gibi robot Titan'ın demir ayakları altında ezilip ölmeleri... Bütün bu olan biteni odasındaki ekranından seyreden, Titan'ı uzaktan kumandayla kendi elleriyle hareket ettiren Profesör Hellingen'in, bu güç gösterisi ve vahşilik karşısında her bir çizgi roman karesini mutlulukla çınlatan kahkaha efektleri... Zagor ne yapıyor peki? Hellingen haince bir tuzakla yakalamış, labaratuvarına kilitlemiş olduğu için, Zagor'un eli kolu bağlı.
Her işin kendine göre zorlukları var. Ben bir sigortacıyım. Benim işimde serbest tarife sistemi işliyor. Asla şikayet etmiyorum. Biliyorum ki rekabet müşteriye avantaj getiriyor. Ama hani para kazanmak hırsıyla irili ufaklı dolaplar çevriliyor, saçma sapan gülünç hileler tasarlanıyor, itişiliyor, kakışılıyor, çelme takıp iş kapmak isteniyor ya... Sonra karşı karşıya gelince hiç bir şey olmamış gibi şirinlik sergileniyor. Alışamadım. İşte o zaman fena halde üzülüyorum. Her işin bir yolu yordamı olması gerekmez mi? Ezen ya da ezdiğini sanan insanların, küçük kurnazlıkları, hakkaniyetsiz davranışları karşısında her defasında karşımda ilk kez dev robot Titan'ı görmüş gibi şaşkınlıkla bakınıyorum. Aynı şekilde karşılık versem mi, diye bir an düşündüğümde, çocukluğumda duya duya hafızama mıh gibi çivilenmiş cümle aklıma geliyor... "Sakın sen onlara uyma!"
Zagor'un Profesör Hellingen ile karşılaştığı ilk maceranın sonunda, Zagor kendini kanıtlar. Elini kolunu bağlasalar da adaletsizlik karşışında gücü iyice bilenir. Zincirlerini kırar. Robot Titan'ın Erie Gölü'nün sularına gömülmesini sağlayarak masum insanları daha fazla ezilmekten ve ölmekten kurtarır. Laboratuarda yangın çıkar. Zalim Profesör Hellingen alevlerin içinde kalır. Macera böyle sona erer. Bu macerayı okumak bana iyi geldi. Kötüler öldü. İyiler kazandı. Peki Profesör Hellingen'li macera burada bitti mi? Elbette hayır. İlk macerada yaralı kurtulan Hellingen tekrar tekrar Zagor'un karşısına çıkacak, güçlü olduğunu dünyaya ispatlamak için kötülükler yapmaya devam edecektir. Aynı yaşadığım dünyada adaletsizliklerin bitmeyeceği gibi... Ama her defasında Zagor kazanır. Zagor yardıma ihtiyacı olanın her daim yanındadır. Resmen sürünüyordum. Şimdi daha iyiyim. Sanki Zagor bana elini uzattı. "Sakın sen onlara uyma!" dedi. Ne diyeyim? Anne sözü dinler gibi masum... "Peki." dedim.
Herkes kendine Zagor fakat Hellingen'ler daha
YanıtlaSilgüçlü.
reklam filmindeki gibi: iyiler her zaman kazanır:) üzülme tatlım bu tür adamlar her işte var. bak bana bu 4. işim,tecrübeyle sabit,hepsinde arıza tipler oldu:))
YanıtlaSilhayal kahvem,
YanıtlaSilbilgisayarda gezinirken gözüme yazınız takıldı.Kendimi bir anda yazınızın içinde buldum.İyiki okudum ilaç gibi geldi.Yüreğinize elinize sağlık.
Yooo, Zaman! Ben Zagor'a inanırım:)
YanıtlaSilGülümse, yorumunuzla gülümsettiniz beni:)
YanıtlaSilBerna, bugünü en iyi bilenlerden biri sensin:) Ne diyelim, "sakın biz onlara uymayalım!" Sağol canım.
YanıtlaSilBen uzulerekte olsa gerceklere inanırım.
YanıtlaSilAma fantastik olanda hayatımızın gökkuşağı.
Yazın başarılı ve keyifle okunuyor.
Mürekkebin hiç kurumasın...
Zaman! Eriyor, gerçek nedir? Kime göre gerçektir:)
YanıtlaSilBen sevinerek söylemeliyim ki başkalarının gerçeklerine değil, yüreğimin gerçek dediklerine inanırım.
Çok teşekkür ederim nazik yorumunuz için. Sağolun.
Bugün bi yardım eli uzatacak Zagorda bana lazım :):)öyle yoğunki işler Matrıx gibi hissetmeye başladım..Gözlerimin önünden rakamlar , geçiyor :):) Zagor gelsin "Sakın sen onlara uyma desin" bende "ollldu"..diyim :):):)
YanıtlaSilböyle sıkıntılı zamanlarda zagor'un ahyaaak diyerek baltasıyla kötülerin üzerinde saldırdığını hayal etmeli. :))
YanıtlaSilHop dedik Sessiz Prenses, yooo... Olmazz:)
YanıtlaSilTamam Kara Kitap hayal edilir tabii.
YanıtlaSilSessiz Prenses "bir Zagor da bana lazım" demiş ama bilmiyorum ki...
Çok cimri biriyim! Of ya!
(Bu hallerde annem "Sakın sen uyma onlara!" derdi.)
YanıtlaSilAllah'ım rahmet etsin, bütün o zarif güzelliği ile nasılda gözümün önünde canlandı şimdi. çok severdim ben halamı.
ve evet, biz uymayalım onlara...kimsenin ettiği yanına kalmıyor nasıl olsa.
ismim müstear