TEGV gönüllü öğretmeniyim ya bugün gene küçük arkadaşlarımla birlikteydim. İki saat resim yaptık, konuştuk,şarkı söyledik, oynadık. Haftada bir gün iki saat, bu miniklerle olmak hoşuma gidiyor. İnsanın küçükken neler bilmediğini hatırlıyorum. Sanki şu anda bildiğimiz herşeyi, içgüdüsel olarak biliyormuşuz gibi geliyor. Oysa iki çocuk büyütüm. Doğumdan itibaren öğrenmenin ve öğretmenin ne zorlu bir süreç olduğunu çok iyi bilmeliyim. Galiba insan o günleri unutuyor. Altı yedi yaşındaki çocukların neleri bilmediğini hatırlamak şaşırtıyor. Hoş bir duygu bu. Benim yaşımdaki bir insan için, en güzel duygulardan biri şaşırmak çünkü!
Ayakkabı bağlamak, düğme iliklemek, ıslık çalmak, adını yazabilmek, makas kullanabilmek ne büyük bir maharetmiş meğer. Bu gün ilk olarak el işi ile başladık. Ortada renkli kalemler, yapıştırıcı, makas. Önlerine konulan kağıtlardaki içi boş yaprakları istedikleri renklerle renlendirecekler, sonra kesecekler ve başka bir düz kağıt üzerine çicek şekli vererek yapıştıracaklar. Yaprakların içlerini doldurmak, boya kalemlerinin uçlarını açmak, sonra asıl zorluk tek tek bu yaprakları kesmek, Allahim ne zor bir iş bu minik insanlar için! Ama nasıl keyifle yapıyorlar. Bu arada bilmece soruyorum ben de boş durur muyum? "Biz biz idik, biz idik, 32 kız idik, ezildik,büzüldük,iki duvara dizildik. Bilin bakalım ne olabilir?" "Kız" diyorlar, "duvar" diyorlar. "Diş" demek akıllarına gelmiyor tabi.. Bir kaç kez tekrarlıyorum bilmeceyi arada. Artık biliyorlar "Diş". Hani onların bu yaşlarda ağızlarından dökülen dişler!!
Bu hafta "İhtiyaçlarım ve İsteklerim" günün konusu. Neler bizim ihtiyaçlarımız, neler olmadan yaşayamayız? Soruyorum: "Yemek yemesek yaşayabilir miyiz?" "Hayııııırrr!", "Su içmeden yaşayabilir miyiz?" "Hayyyıııırrr!" "Giysimiz olmadan dolaşabilir miyiz?" "Hayııır!" "Peki bir de isteklerimiz var ya hani... Mesela çukulata, kalem, silgi, sakız, kalemtraş vs... Bunlar olmadan yaşarız degil mi? " (Oysa ben çukulatasız yaşayamam!.. ) Demek ki neymiş ihtiyaçlarımız onsuz yaşayamayacağımız şeyler, isteklerimiz ise arzu ettiğimiz ama onsuz yaşamamız mümkün olan şeylermiş. "Peki hani bazen bizde olan şeylerden başkalarında olmaz ve bizde fazla olanı ihtiyacı olana veririz değil mi? Buna yardımlaşma denir hani...Mesela arkadaşınız kalem getirmeyi unutmuş, sizden istiyor. Sizde de fazla kalem var. Verirsiniz değil mi?" Kimi "Eveeeet!" diyor. Kimi "Hayııır!" diyor. Samet: "Ama öğretmenim Ahmet hep unutuyor. Vere vere bıktım!" deyince hepimiz gülüyoruz. Ahmet mahçup gülümsüyor.
harikadır,çocukları anlamaya çalışmak..destekliyorum seni canım...
YanıtlaSilamaaa onlarda bizi anlamalı,kafamızın tasını attırmamalı...
YanıtlaSilOya ikinci yorumun şaşırttı beni. Sen ki halen çocuklarla evcilik oynayansın,görüşmeyeli değişmişsin:) Yada bana gönderme yapıyorsun... Anladım canım seni..
YanıtlaSilevet
YanıtlaSil