Deyimler sözlüğünden ilham alıp yazı yazan, benden başka kaç kişi vardır diye merak ediyorum doğrusu. İnsana çiçek, böcek, yağmur,bulut, güneş,ay ne bileyim akla gelebilecek herşey ilham verebilir vermesine de, benden başka kim acaba bir "Deyimler Sözlüğü"nden ilham alabilir? Bir yazı yazmak istiyorum misal, sanki içimde bir peri - ilham perim olmalı:)- "Deyimlerle deyimlerle yazalım !"deyu beni ikna ediyor.
Şimdi bakın, bu akşam Ramize Erer'in "Evlilik" adlı karikatür kitabı elime geçti. Tarih atmışım. Bu kitabı 2005 yılında almışım. Karışmış ya benim kitaplığım, her bir kitap, diğerinin içinde sanki. Gene şöyle bir el atayım kitaplara dedim ki, bu karikatür kitabı elime geldi. Aslında kütüphanemin yanındaki pofidik koltuğu kaldırmalıyım. Bütün kabahat onun. Bir kitap ilgimi çekiyor. Elime alıyorum. Koltuğa oturuyorum. Yapacağım asıl işi unutuyorum. Hem koltuğa gömülüp hem de kitabın sayfaları arasında kayboluyorum. Öte yandan aklımda deyimlerimiz var. Madem bu kitap "evlilik" ile ilgili , düşünüyorum "ev"le başlayan deyimleri durmadan!... Bu durumda şöyle başlıyorum Evlilik kitabı ile ilgili yazıma:
Evvel emirde, bu kitabın kapağını , hiç eveleyip gevelemeden bodoslama anlatıvereyim de, Ramize Erer'in gözüyle"Evlilik" ne menem bir şeymiş anlayıverin gayri sizde! Nasıl oldu giriş cümlem?!.. Devam ediyorum. Kitabın kapağındaki karikatürde bir kadın ve bir erkek yanyana oturuyorlar. Eleleler. Adam şöyle demektedir:
- Atık beni sevmeni değil,bana katlanmanı istiyorum Sibel... Katlanacak mısın bana ha?! Kadın dudaklarını ısırır ve aklından şu geçer hemen:
- Hii!..Benimle evlenmek istiyor!... Hahha! Böyle işte!...
Kitabın ön kapağındaki karikatür buysa, demek ki Ramize Erer evliliği katlanmak olarak görmektedir. Peki, bir de kitabın arka yüzüne bakıyorum hemen. Ramize Erer'in bir fotoğrafı ve Evlilik başlıklı bir yazı var. "Mutlu aşk yoktur" demiş şair. Ya mutlu evlilik?! İnsanlığın en eski ve kutsal kurumu olan evlilik,sürekli bir mutluluk ve huzur vaad ederken,bunun aksine, sürekli bir mutsuzluk ve huzursuzluk sebebi de olabilir.Evlilik halleri hep bıçak sırtında"diye başlıyor Ramize Erer'in Evlilik adlı karikatür kitabının arka yüzündeki yazı. "Evlenmeden önce,hatta evlendikten sonra da mutlaka gülünmeli!" diye bitiyor.
Bu kitap Ramize Erer'in hınzır çizgi öyküleriyle; evlilik konusunda söyediklerimiz kadar söyemediklerimizi de gözümüze sokuyor. Evlilik öncesi ve sonrasındaki insan hal ve davranışlarındaki değişiklikleri kare kare aktarıyor. Çizen bir kadın olunca, tabi ki kadın gözünden görüyoruz erkek ve kadının evlilik öncesi ve sonraki durumunu... Okadar keyifli bir göze sokum ki bu!
Yukarıdaki karikatürde adamın bir elinde çicek bir elinde sevgilisinin eli, evlenme teklifi ederken şöyle demektedir: "Hergün çiçek almalar, üstüne titremeler, iltifat etmeler,sürekli espri yapmalar, beyin fırtınası estirmeler.. Yoruldum artık Nuran. Artık senle evlenmek istiyorum. Evlenip seni, ihmal etmek istiyorum. Her erkek gibi ihmal benim de hakkım. Evet de lütfeen.." Akşam akşam bu karikatürlere bakıp da okuyunca,yattım yerlere vallahi!!...
Evli barklı olunca,demek neler değişiyor neler? Evliya gibi olmalı uzun süren evliliklerdeki çiftler... Aa! Gece geç oldu artık, haydi bakalım evli evine köylü köyüne! Kadınlar evlendikleri erkeklerin hakkından gelirler evvel Allah! Onları mı düşüneceğiz bu saatten sonra. Artık evde kalma gibi bir korkumuz da yok ki zaten! Sadece bazen işte, evdeki pazar çarşıya uymuyor ya, o korkutuyor insanı maalesef!.. ( Bulduğum "ev"li deyimlerin hepsini yazı içinde kullanmadığımı farkedince, son paragrafa sıkıştırdım işte böyle... Anlamsız bir şey olmadı değil mi? Her bir deyimi mutlaka cümle içinde kullanmazsam rahat edemem... Yoksa eveleyip geveleme mi yaptım ben şimdi durup duruken?!..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder