9 Ağustos 2010 Pazartesi

Martin Eden'den Meskalin'e...




Bu hafta sonu Jack London'un Martin Eden adlı kitabıyla haşır neşirdim.. Aslında uzun zamandır bu kitabı okumaya niyetliydim. Fakat bir türlü yolumuz kesişmedi.. Şeytanın bacağını kırdım nihayet.. Okumaya başladım.. Allahım bu ne tatlı bir kitap! Bayıldım.. Bayıldım.. Çok kızdım kendime.. Dedim: "Daha önce neden Martin Eden'i okumadım ki?" Sonra gene kendim teskin ettim kendimi.. Dedim.. "Herşeyin bir yeri ve vakti var demek ki!" Kitapların da öyle.. Niye merak etmiştim bu kitabı biliyor musun? Konusu ilgimi çekmişti. Genç bir adamın, kendinden eğitimli, zengin, yaşça büyük bir kıza aşık olması ve sebep ne olursa olsun asıl mühim tarafı yazar olma yolunda verdiği inanılmaz mücadeleydi.. Aslında bu kitap yarı otobiografik bir romandı. Yani kitabın yazarı Jack London kendi hayatıyla paralelik kurarak bu romanı yazıya geçirmişti.. Daha bitiremedim.. Bu akşam bitiririm kesin.. Jack London 1877 yılında doğmuş ve 1916 yılında ölmüş Amerikalı gazeteci ve yazar.. Hayatını bir okusan sanal ansiklopedide, kim bilir kaç roman çıkar.. Hani hayatı roman olabilecek insanlar var ya, onlardan biri de Jack London işte.. Hayatı öyle böyle değil yani..


Aslında benim yazmak istediğim ne Jack London'ın hayatı ne de Martin Eden adlı romanı.. Benim anlatmak istediğim bambaşka bir şey.. Bak şimdi.. Murathan Mungan'ın bir kitabı vardır. Bilmem bilir misin? Adı Meskalin 60 draje.. Yazarın "kafa açıcı" ya da "kafa yapıcı" diye nitelendirdiği, gazete ve dergilerde yazdığı kimi yazılarını biriktirdirdiği yazılar bunlar.. Hap gibi.. Kafan bir konuya mı takıldı? Bak prospektüsüne.. Varsa içinde.. Oku.. Yut yani ilaç niyetine.. İşte bu kitabın yutulacak bir hapının adı "Yetenek Bakım İster" adlı bölümü.. Bu bölümde özetle şöyle şeyler anlatır.. Şimdi... Bilirsin... Bir çok kişi yetenek Allah vergisi der ve yeteneği hep ellerinin altında tutabilecekleri şey zannederler.. Allah'ın hiç bir vergisi sonsuz olmaz der yazar.. Her konuda olduğu gibi yetenek bakım, geliştirmek, canlı tutulmak ister.. "Doğru kullanılmayan yetenek, bir süre sonra kuru bir tekniğe dönüşerek, varlığını koruduğu izlenimi uyandırabilir. Oysa çoktan tükenip gitmiştir. Türkiye bu anlamda bir Yetenekler Mezarlığı'dır. Erken doğmuş, çabuk ölmüş, kötü kullanılmış, savrulup gitmiş büyük bir yetenekler mezarlığı."



Şimdi nerden geldin Martin Eden'den, Murathan Mungan'ın Meskalin'ine diyeceksin? Hımm.. Martin Eden yetenekli bir yazar.. Ama yetenek yetmiyor ki insana.. Geliştirmek, üzerine itina ile titremek gerekiyor.. Martin Eden yazma yeteneği olan biri.. Kendini geliştirmek için sarfettiği çabayı görmek için işte bu romanı mutlaka okumak gerekiyor.. Tamam, tutkulu bir aşk durumu, Martin Eden'i çok ama çok okumaya ve yazmaya sevkediyor.. Fakat yokluklar ve zor çalışma şartları içinde, kitap okuyarak ve her fırsatta yazarak, nerelerden nerelere geliyor şahit olmak lazım gerçekten.. Daha romanın ortalarındayım.. Nasıl akıcı bir dil, nasıl sevimli bir anlatımı var anlatamam sana.. Murathan Mungan Meskalin'deki "Yetenek bakım ister" başlıklı bölümü, yeteneklerinin üzerine titremeleri gerektiğini düşündüğü, kendilerini koruma altına almalarına inandığı bir kaç kişi ve henüz tanımadığı diğerleri için yazdığını söylüyor.. Ben de aynı hislerle Martin Eden'in okunması gerektiğini söylemek istedim.. Gene karıştırdım mı? Yoksa anlatmak istediğimi yeterince anlatabildim mi?

“Günde üç dört bin kelime yazayım dersem, gerektiği gibi çalışmış olmayacağımı biliyorum. İyi bir yazı, kalemi hokkaya daldırıp daldırıp yazılmaz. Bir duvar örermiş gibi, taş üstüne taş yerleştirircesine, neyi nereye koyacağını bilmelidir insan.”


14 yorum:

  1. Jack London'ı severim. Başarılı bir yazardır kendisi. İlk okuduğum romanı "Beyaz Diş" hala aklımdadır mesela. Murathan Mungan'ı hiç okumadım ama hakkında hep olumlu şeyler duydum. "Yetenek Mezarı" betimlemesi de çok yerinde hani... Dilerim bundan sonra bir mezar olarak değil de yetenek cenneti olarak anılır ülkemiz.

    YanıtlaSil
  2. İlginç bir saptama yapmak istiyorum. Şimdi ben burada tesadüfen Murathan Mungan'ın Meskalin 60 draje kitabıyla Jack London'un kitabını yan yana getirdim ya.. Hafızamda nasılsa bu iki kitap çakıştı ve ben de yazdım işte..

    Ne diyeceğim.. Jack London nasıl ölmüş biliyor musunuz, aşırı dozda ilaçtan... Yaaa.. Şu feleğin işine bakın.. Böyleyken böyle işte...

    YanıtlaSil
  3. Her iki kitabı da yıllar önce okumuştum. biri rafta duruyor ikincisi ise kayıplarda. ancak ikisini de okuduğumu hatırlıyorum. aklımda bir şey kalmamış.

    YanıtlaSil
  4. Hımm.. KDA.. Şimdi yazıyı okuduğunuzda bir şeyler hatırlayabildiniz mi:))

    YanıtlaSil
  5. M. mungan' a olan düşkünlüğünüzü biliyorum ama ben bu yorumda en çok Jack London' dan söz etmek istiyorum.
    "Beyaz Diş" çok güzel bir kitaptı. Ben de okumuştum. Martin Eden' i okudum mu hatırlayamıyorum ama hiç yabancı gelmedi. Jack Londan'ın yaşamı gerçekten çok zor geçmiş. Bu yüzden böyle güzel romanlar yazmış bence.
    Kitabın üzerindeki bu resmini ilk defa görüyorum. Çok hoşuma gitti. Bu bakışta okadar çok şey saklı ki hissedebiliyorum. O saçların hali ne öyle. Deri ceket ve fular, kitaplarından fırlamış karekterler gibi.Elindeki sıgara mı, kalem mi pek emin olamadım. Neyse oldukça enteresan bir kişilik olduğu kesin. Tanımak isterdim. Hemingvey,Sabahattin Ali ve bir de Jack Londan ve unutmadan Jane Austen' i de alayım. Şöyle bir "merhaba" diyecektim. Bir zaman makinesine binip gidip gelseydik ne güzel olurdu.

    YanıtlaSil
  6. O zaman yazarların fotoğraflarını koyarak bir yazı hazırlamalıyım hemen.. Yazar ve şairlerin fotoğraflarından yola çıkarak kitap tahlillerine ne dersiniz Aylardan Şubat.. Siz Sadık Yemni'nin bir fotoğrafı var onu görmelisiniz.. Offf! O ne karizma öyle.. Valla şaşarsınız da neden okumadım bu yazarın kitaplarını dersiniz:)) Peki ben fotoğrafını gördüm de mi okudum tüm Sadık Yemni külliyatını.. Yoo.. İnanın ben önce Muska'yı okumuş da tam Yatır'a geçmiştim ki, bir blogta fotoğrafını görmüş "vay canına sayın seyirciler" demiştim.. Yaa böyleyken böyle işte sevgili Aylardan Şubat.. Fotoğraflar ve yazarlar aynen böyle işte:)

    YanıtlaSil
  7. hımmm... Martin EDEN'i duymuştum sanırım... Anlattığınıza göre çok güzel bir romana benziyor. Bende edineyim ve okuyayım o zaman :)

    Selamlar...

    YanıtlaSil
  8. Henüz kitabı bitirmediyseniz, bitirmeyiniz. Öyle biter ki.


    ---------- bitirmediyseniz ve bitiricem diyorsanız, aşağıdaki satırları romanı bitirmeden okumayın--------------



    Nitekim Jack London bir bireycinin sonunu özellikle böyle getirmiştir. Ama kurgu da olsa Martin Eden'in hayattan kopuşu o kadar kötüdür ki. Bana edebiyatı sevdiren roman olsa da Martin Eden'i düşününce hala üzülürüm.

    YanıtlaSil
  9. merhaba martin eden daha evvel bende hiç okumadım.Bak merak ettim şimdi en kısa sürede almam lazım teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. Oğul selam,
    Evet, bu sabah Martin Eden'in sonuna geldim.. Ve finali var ya... Offff... Mahveder gerçekten insanı... Fena yani.. Öyle böyle değil...

    YanıtlaSil
  11. Merhaba Aylin.. Mutlaka okunması gereken kitaplar bunlar.. Okuyun gerçekten.. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  12. Tomrukcan, nedense ben Martin Eden'i Sonbahar'da okumuşum gibi hatırlıyorum.. Okumadıysanız.. Doğru hatırlamıyorum demektir:) O zaman tavsiye ederim, lütfen okuyun. Siz de benim gibi Murathan Mungan sevenlerdensiniz.. Meskalin de okunası kitaplardan biridir.. İlla ki okumanızı isterim ne yalan söyleyeyim:)

    YanıtlaSil
  13. hatırladım birazcık. ancak murathan mungan deyince 3 aynalı 40 oda'yı tek geçerim ama hala hatırımdadır :)

    YanıtlaSil
  14. efendim, Meskalin serisi varmış meğer:
    -Meskalin 60 draje
    -Bir kutu daha
    ilk ikisini buldum. İkinci kitabın "son kullanma tarihi" bölümünde bir kitap daha çıkabileceğinden bahsediyor : "Son bir kutu daha"
    ama onu bulamadım. Belki de çıkmamıştır... Yazıların büyük bir kısmı Öküz dergisinde daha önce yayınlanmış yazılar... Bir kısmını o zamanlardan hatırladım... Her ne kadar yazar kitabın bir an önce "son kullanma tarihinin" geçmesini istese de, maalesef içinde konular hala güncel, hatta daha da derinleşmiş sorunları içeriyor. Demekki ilerleme doğrusal bir çizgi halinde olmuyor, zaman zaman geri de gidilebiliyor...

    Neyse, Boyle iken Mariotte :))

    Selamlar...

    YanıtlaSil