O, "tuğralı alnıyla, eski bir berat gibi avunan solgun yüzüyle, zaman zaman aynaya bakan hüzünle, soyunun mutlaka son temsilcisiydi.. Kuş tokmaklı, asma kilitli tahta kapılardan geçmişe geçerdi.
Onunla iki kişiydik. Daha doğrusu bana öyle gelirdi. Tam olarak bilmiyorum, ilk ne zaman seslendi. Sanırım bir akşam durup dururken apansız çağırdı beni.
- "Hey ahbap; niye düştün yollara kaçacak bir yer yok ki!" dedi.
- "Olmasın ne çıkar, yoruyorum ya peşimdekini," dedim.
Muhacirlik günlerinden kalma, sanki yetim biriydi. Oluruna bırakmış her şeyi. Kararsız ve tedirgin boğazımda, rastlantıyla isimsiz bir ot gibi bitiverdi.
Bazen karıştırırdım, onunla kendi sesimi. Susar yeniden başlardım söze, çünkü yüzüme uygun değildi. Ama o kurnaz ve çocukça biraz da, hep benim sesime gizlenirdi. Bir ses ki için için diplerde derinlerde şimdi. Bekliyor sırasını sabırla, seçerek sözcüklerini. Çıkmak için gün ışığına, hazırlıyor konuşmaya kendini.
-"Hey ahbap, bu acı var ya kuş olsan kaçırmaz seni," dedi.
-"Öyleyse biri eski yazıyla, sağdan sola yazsın beni." dedim.
Onunla bir kişiydik, iki kişi gibi. Benden ona, ondan bana, ince bir kanalla geçirildi. Biledi paslı direncimi umutsuzlukla... Ve beni hiç terk etmedi. "
AÇIKLAMA: İlk paragrafı yazmaya başladım ki sonuna doğru, Metin Altıok'un İki Kişi Gibi adlı şiiri aklıma geldi. Şiiri düz yazıya dönüştürdüm ve ikinci paragrafta benim cümlelerimin peşi sıra ekledim. Nur içinde yatsın. Şair umarım affeder beni.
İlk paragraftaki cümlenin orijinali "Tek meyvesi kuş olan ağaç altında uyudum." dur ve Metin Üstündağ'a aittir.
Görüldüğü gibi okur, sevdiği yazar ve şairlerin cümleleriyle böyle oynar durur.
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Öyleyse Biri Eski Yazıyla, Sağdan Sola Yazsın Beni..
Ilık bir yaz gecesiydi. O beldedeydim. Çıktım kendimden önce.. Gene kaçmak istedim. Sahil boyu yürüdüm. Sonra dağlara vurdum. Ağaçlara baktım tek tek.. Yapraklara dokundum.. "Meyvesi tek kuş olan, ağaç altına oturdum." Cırcır böceklerinin sesini dinledim. Bir keltenkele taşın altından başını çıkardı, gördü beni. Gözümüm içine baktı. Ürkütmekten korkar gibi, gövdesini geri çekti. Gülümsedim. Sırtımı dayadım ağaca.. Başımı gökyüzüne çevirdim. Şimdi buracıkta kalsam, dedim. Bir ağaç olsam misal.. Bir ot, bir zeytin dalı, bir yaprak.. Karınca oluversem.. Karışıversem doğaya keşke.. İçimden geldi.. Dünyaya "Heyy!" diye seslendim. Rüzgar nasıl nazlı nazlı esiyordu. Tam hülyaya dalmak üzereydim ki ansızın onu gördüm.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder