Az önce kahve molası verdim. Nasıl yorulmuşum anlatamam. Bir yandan kahvemi hüpletiyorum. Diğer yandan geçtiğimiz hafta sonu gittiğimiz Sezen Aksu konserini hayal ediyorum. Sezen Aksu konseri olur da, Harbiye Açık Hava Tiyatrosu tıklım tıklım dolmaz mı? Doluydu elbette. Yanımda kardeşim, arkadaşlarım. Şahane bir sonbahar gecesi. Rüzgâr tam bencileyin... Düşünsene... Nasıl nazlı nazlı esiyor. Sezen Aksu o birbirinden şahane şarkılarını ardı ardına söylüyor. Karşımızda ışıl ışıl İstanbul silueti... Gökyüzünde koskocaman bir mehtap... Yıldızlar... O an orada olmanın keyfine varmaya çabalasak da, yüreklerimizde hüzün, hatta buğulu bir keder... İnsanız... Keder ve sevinci bir arada mümkün kılan bünyelere sahibiz. Peki... Kalabalık içinde benim gibi kendini başka yerde hisseden var mıydı? Diğerlerini bilmiyorum ama, ben bir ara bulunduğum yerden ışınlandım, bambaşka bir zamana geçtim. Biriyle yanyanaydım. Vazgeçemediklerimden biri. Bilirsin hani... Ah, ıspanağı çok sever. Puf böreğine hele biter. Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir en yakın arkadaşları. Büyümüştür, işsiz kalmıştır, aç kalmıştır. Para kazanması gerekmektedir. İnsanların içine girer. İnsanları görür. Ne yârdan geçer, ne serden. Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama... Bırakmaz son gördüğü, bırakmaz geçim derdi. Sokakta giderken, kendi kendine gülümsediğinin farkına vardığı zaman, kendisini deli zannedeceklerini düşünüp gülümser. Bu toparladığım cümleler Orhan Veli'nin şiirlerinden bazı dizeler. Niye yazdım bunları biliyor musun? O anda Orhan Veli sözlerinden bir şarkı söyleniyordu. Ben ise ruhumu firar etmiştim gene... Orhan Veli ile geçmiş zamanda yürüyordum. O mütemadiyen konuşuyordu. Ben ise bir şey söylemiyordum da, sitemkâr gözlerle bakıyordum. Diyordu ki: "Kim söylemiş beni, Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Yüksekkaldırımda, güpedündüz, Eleni'yi öptüğümü?" Dudak büktüm. Ellerimi iki yana açıp "ne bileyim?" diye işaret ettim. "Melahati almışım da sonra, Alemder'a gitmişim öyle mi?" Başımı üzgün üzgün öne arkaya salladım. İnanmamış gözlerle baktığımı anlayınca, "Onu sonra anlatırım, fakat, kimin bacağını sıkmışım tramvayda?" dedi. Kızgınlıkla omuzlarımı silkeledim. Durdum. Başımı ondan çevirmeden, elimle Galata Kulesi'ni işaret ettim. Güldü. "Güya bir de Galata'ya dadanmışız; kafaları çekip çekip orada alıyormuşuz soluğu" dedi. İki elimle yanaklarımı avuçladım. Başımı iki yana salladım. Dokunsalar ha ağladım ha ağlayacaktım. Gözlerimin içine baktı... "Geç, bunları anam babam, geç; geç bunları bir kalem; bilirim ben ne yaptığımı." dedi. Saftoriğin tekiyim. Şairlerin dediğini herdaim hakikat bellerim. İnandım. Hatta bu itiraflarına nasıl sevindim anlatamam. Mutlulukla gözlerimi kapadım. Tam o anda aklıma başka bir dedikodu geldi. "Aaaa, ya o Mualla'yı sandala atıp ruhunda hicranını söyletme hikayesi" diyecektim ki, yapacak bir şey yok, hayalim gitmek istedi gitti. Ne oldu sonra biliyor musun? Du bi... Ah, bi lodos lazımdı bana, bi kürek bi kayık... Bi dakka... Ben de gitmeliyim...Kahve molam bitti! Haydi, şarkıyı birlikte dinleyelim mi?
NOT: fotoğraftakiler- soldan sağa-oya-dilek-hk-kardeş
fotoğrafı çeken- sisi
Ne kadar güzel yazmışsın.
YanıtlaSilOkudukça bir kulağıma çalındı şarkıları, esinti geçti bir yanımdan, kokusu geldi usul usul boğazın.
Ellerine sağlık!
Sevgiyle....
Eyvallah Pembe Deniz, beğenmenize çokkk sevindim:)
SilBir Sezen Aksu konseri çekti canım... :)
YanıtlaSilO değil de Vladimir, her yıl bir defa bari açık hava konserine gitmeli:)
SilMehtap,yıldızlar ve Sezen Aksu...hem oradasın hem değilsin...niye bilmem bende şunu mırıldanmaya başladım
YanıtlaSil...Ele avuca sığmazdı deli gönlüm
Bir zamanlar nerdeydi şimdi nerde
İster güneş ol yak beni
Yağmurum ol ağlat beni
Aklım başka
Duygularım başka yerde...
Pınarpare, çok severim o şarkıyı biliyor musunuz? Durun dinleyeceğim şimdi:) Hatta sözlerini hemen buraya geçireceğim:)
SilGüneş Ol Yak Beni - Sezen Aksu
Ele avuca sığmazdı deli gönlüm
Bir zamanlar neredydi şimdi nerde
İster güneş ol yak beni
Yağmur ol ağlat beni
Aklım başka
Duygularım başka yerde
Bi deli rüzgar savurdu beni böyle
Bu mutlu tutsak benim altın kafeste
İster güneş ol yak beni
Yağmur ol ağlat beni
Zincirleri yüreğimin
Artık sende
Yok ağlatmaz asla beni bir gün ayrılık
Pişmanlığım nefret olmaz öfke olmaz
Senden daha acı bir hasret bulunmaz
İster güneş ol yak beni
Yağmur ol ağlat beni
Aklım başka
Duygularım başka yerde
İster güneş ol yak beni
Yağmur ol ağlat beni
Zincirleri yüreğimin
Artık sendeeeee:)))
Ah o yıllar geldi aklıma. İlk gençlik anlarım. Hevesle kasetini dinlerdik Levent Yüksel'in. Bir de sayesin de Orhan Veli'ci olmuştuk. Kısa satırlara uzun duygular yerleştirmek neymiş, o zamanlar öğrenmiştik. Ah Sezen , sen yok musun. Hep senin başının altından çıkıyor bu duygulanmalar...
YanıtlaSilEsrates, Levent Yüksel'in sesini çok beğeniyorum ve Sezen Aksu'nun şarkılarını çok güzel söylediğini düşünüyorum. Keşke daha çok şakı söylese:)
SilŞiir gibi bir anlatım...muhteşem !! yazılanlar da, yazıların canlandırdıkları da...
YanıtlaSilKahve telvesi, mahcup ediyorsunuz beni:) Çok tatlısınız, teşekkür ederim.
SilSezen Aksu'yu da Orhan Veli'yi de çok severim. Sezen'i canlı dinlemek henüz nasip olmadı ama yazı çok keyifli, oradaymış kadar oldum:)
YanıtlaSilNeslihan, her zaman her istediğimiz yere gitmek mümkün olmuyor elbette,
Silama ne diyoruz, hayal et, olur elbet:)) Sevgiler.
Sezen Aksu bu her duygumuza her durumumuza yol arkadaşı...
YanıtlaSilSelam Lale, aynen katılıyorum dediklerinize:)
SilŞahane bir yazı olmuş...Edebiyat tadında...Tebrik ederim.
YanıtlaSilNe yazdı ne yazmadı, çok naziksiniz. Teşekkür ederim:)
Silsezenim...:)
YanıtlaSilSezen'i sevenler kulübü, var mı katılmak isteyen:)
Sil