1 Eylül 2012 Cumartesi

Eylül Ve... Ahh, O Yüreğimi Titreten Şeyler


Şu yukarıdaki muhteşem "kıvırcık salata" var ya, altı ay hasretle beklediğim bir sevgili gibiydi. Sadece sonbahar gelince çıkardı piyasaya benim çocukluğumda. Kendini acayip özletirdi. O kadar severdim ki anlatamam. O zamanlar mevsiminde gelmesini beklediğim bir sevgili gibiydi ya, ne zaman boy gösterse bizim pazardaki manavın tablasında, onu uzaktan görürdüm ve ahhh... içim  giderdi. Kıvırcık salata, sanki eylül ayında geri gelen bir Alpay şarkısıydı. Ben mevsimi gelip kıvırcık salataları gördüğüm zaman aynen şöyle olurdum: Eylül'de gelirdi. Görenler dönmüş hem de mutlu derlerdi. Ağaçlar başıma konfeti gibi yaprak dökerlerdi...


Böyleydim işte. Salata için çıldırırdım. Halen de deli eder beni. Ne yani? Olamaz mı? Koskoca Orhan Veli Kanık söylememiş mi şu güzelim dizeleri: "Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç" İnsanın içinde sevgi olsun yeter... Herşey deli edebilir insanı herşey... Bazen deli etmek için insanı bir kıvırcık salata bile yeter.


Ya domates... ya maydanoz... ya yeşil biber... ya roka.... Hepsi benim için salatayı ifade ederdi. Şimdiki gibi değildi benim çocukluğumda. Her sebze ve meyve kendi mevsimine aitti. Okulda mevsimleri öğrendiğimiz zaman, durmadan sınıflandırırdık. Yaz sebzeleri... Kış sebzeleri... Yaz meyveleri... Kış meyveleri... Her birini sadece mevsiminde yiyebilirdim. Mevsimi geçerken özleyeceğimi bilirdim ya, ardından seslenirdim. Misal, yaz geliyor ve artık lahana, karnabahar, ıspanak, marul, pazı, roka, pırasa gibi kış sebzeleri ve portakal, mandalina, elma, muz, nar, armut gibi kış meyvelerini artık göremeyeceğim Eylül'e kadar... İnanın böyleydi. Şimdiki gibi her mevsim göremezdiniz bu sebze ve meyveleri,  abartmayı seviyorum biliyorum ama, tiplerini bile unuturdunuz belki...

Ben de ayrılacağımı bildiğimden arkalarından şarkı söylerdim: "Tatil geldiği zaman Ağlarım ben inan Gidiyorsun işte Arkana bakmadan Nasıl geçer bu yaz Ne olur bana yaz Sen sen sen Sen bir ömre bedel Yok yok yok Gitme gitme gel Eylülde gel!
 


Bu yazdıklarım saçma gelebilir belki kimilerine.. Ne bileyim? Benim çocukluğumda her şey mevsiminde yenirdi. Özlenirdi... Kavuşunca koklanırdı... Hangi meyve ya da sebze ise, kendisine has bir kokusu vardı... Hiç aklınıza geliyor mu şimdi elinize aldığınızda limonu koklamak? Ya domatesi... Ya maydanozu.. Ya portakalı... Ya çileği... Ya kahveyi içerken koklayanlardan mısınız? Ben koklardım ama... Hâlâ koklarım... Eski alışkanlık! Hem de yemeden önce koklamak, o nebata saygıdır... Koklarım mutlaka. 


Şimdi, kendi usulüm olan salata tarifimle sözüme nihayet vereceğim...
İstediğiniz kadar kıvırcık , domates, biber, roka, maydanoz, tereotu, taze soğan ve arzu ettiğiniz tüm yeşillikleri itinayla doğrayıp bir derin kaseye doldurunuz. Herkes aynı şekilde yapar salatayı öyle değil mi? Bakın şimdi:

Eğer yeşil salata yapıyorsanız, mevsim sebzeleriyle renlendirilen salatanızın, limonunu eli bol'a, zeytinyağını cimri'ye koydurunuz. Ama asıl benim salatamın büyük sırrı şuradadır. Eğer benim salatam gibi fevkaladenin fevkinde bir salata yapmak istiyorsanız: "Lütfen salatanızı  bir deliye karıştırınız ya da bir deli gibi karıştırınız!" Eğer sadece üzerine döküp bırakırsanız; yağını, limonunu ve tuzunu... Onlar öyylece havada kalırlar. Oysa bir deli çılgınca karıştırırsa, herbiri aşk ile birbiriyle hemhal olurlar. Eee sevgi ile yapılan bu işleme, bir tutam şefkat iki tutam da ilginizi katarsanız, lezzeti fevkaladenin fevkinde salata yaparsınız! Deneyin...  Esas şimdi salatanın tadını alacaksınız! Ah, o yüreğimi titreten şeyler....  Eylül'de geeeelll...


15 yorum:

  1. Turfanda vardı eskiden, ilk defa çıkıp tezgâhta yerlerini aldıklarında nasıl da mutlu olurduk ama alamazdık henüz:) Sadece yılbaşında dometes ve salatalık alırdı annem, çok değerliydi o domates ve salatalık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan şimdi ne hatırladım biliyor musunuz, çikita muzlar yeni yeni tezgahta boy göstermeye başlamıştı. Babam devlet memuruydu ve üç çocuk babasıydı. Sanırım bizim aile için çok pahalıydı. Muzu çok nadir yerdik. Annem kızkardeşimin doğumu için hastanedeydi. Babamla anneme gidiyoruz. Koca bir torba muz götürdüğümüzü hatırlıyorum:) Acaba babam kıskançlık yapmamamam için mi muz almıştı? Ne de olsa kız kardeşim olmuştu ve papucum dama atılacaktı:)) Allahım nerden geldi şimdi o gün aklıma:)

      Kardeşim çok sayıda muz yememe sebep olmuştu ya, onun için mi çok sevdim kız kardeşimi acaba:))) Çocukluk saflık demekti:)


      Sil
  2. Ya Hayal Kahvem, vuslatın hazzı çektiğin hasrette gizli değil mi? Nasıl nasıl kıymetliydi aylarca beklediklerimizin gelişi, ne hüzündü gidişleri ve uzunca zaman gelmeyecekleri.

    Ben de koklayanlardanım.. Kahvemi kesinlikle içmeden önce derin derin nefeslerle içime çeker mutlulukla tebessüm ederim. Yakınlarım bilir, kahvenin sadece kokusu bile mutlu edebilir beni o kadar yani.. geceyi koklarım, meyveleri koklarım, yağmur sonrası havayı koklarım, çocuklarımı koklarım......Ne bileyim böyle böyle yaşadığımı hissediyorum demek ki.Ah biliyor musun daldırıp uzun uzun da yazarım. Yorum gibi değil tutmasam kendimi nâme gibi olacak. En iyisi gidiyim ben.

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar Nefesi, artık eski kokuları alamaz olunca yeni keşifler peşindeyim:) Şimdi ne içiyorum biliyor musunuz? Sıcak suyun içine iki sap taze nane daldırıyorum. Nasıl şahane kokuyor anlatamam size. Sıcak su kokuyu iyice çekiyor. Kastamonu'dan meşe ağacından yapılmış bardak aldım.
      Meşenin kokusuyla nanenin konusu birbirine karışıyor. Önce kokluyorum.
      Ohhhh... Mis... Kendimi meşe ağaçlarının altında, nanelerin üzerinde bir ormanda zannediyorum:) Bu kokuları hissedebildiğim için şükrediyorum.

      Sil
  3. Eylül demişken sonbaharı karşılamak geldi içimden. Gece değil gündüz ama olsun.Okuduktan sonra gözlerini kapat mânâ yerini bulsun.Size hediyem olsun.Biliyorsunuz şiirler şairlerden çok ihtiyacı olanlarındır ya..Bir Nazım şiiriyle sonbahara merhaba...

    Bu geç vakit
    bu sonbahar gecesinde
    kelimelerinle doluyum;
    zaman gibi, madde gibi ebedî,
    göz gibi çıplak,
    el gibi ağır
    ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
    kelimeler.
    Kelimelerin geldiler bana,
    yüreğinden, kafandan, etindendiler.
    Kelimelerin getirdiler seni,
    onlar : ana,
    onlar : kadın
    ve yoldaş olan...
    Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,
    kelimelerin insandılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar Nefesi, şahane bir hediye bu. Çok teşekkür ederim:)
      Kadın olmak ne güzel bir duygu ve bu ilk sonbahar gecesinde kadınlar için en çok şiir yazan şaire rahmet olsun:))

      Sil
  4. Mmmmm, mevsiminde olunca tadı da kokusu da olurdu; şimdikiler gibi plastik görünümlü olmazdı. Nar ekşisi katardık, taze nane katardık, bazen iç badem katardık (semizotu salatasına mesela) Yeşilliklerin kokusu dünyanın en güzel yemek kokusudur bana göre :) Afiyet olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hah işte Cerenmus, şimdi nane çayımdan bir yudum sizin için içtim. Dilimde nane ve meşenin aramosı, burnumda buram buram sonbahar kokusu!
      Sonbaharı sevenlere selam olsun:)

      Sil
  5. İşte şimdi gelelim mevzuya :)) Eylül gibisi var mı ha var mı? Sonraaa Ekim, Kasım, Aralık? Ya Ocak, sonracıma Şubat, Mart?! :))) Eylülde gel dedin geldim HayalKahvem.. üstelik koşa koşa, coşa coşa. Tüm salatalık malzemelerin benden olsun, yeter ki salatayı senin gibi hazırlayanım olsun :)))

    (bu arada hayırlı olsun senin sayfa epey şişmanlamış, semirmiş :) )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buyrunuz! Bakar mısınız sonbaharın ilk günü eski bir dostumun sesi geldi:)
      Momentos özlemişim seni. Hoşgeldin:)

      Sil
  6. ekşili ekşili, yutkundum bir daha yutkundum!
    Eylül, veranda, esintiyle uçuşan perdeler, uzaktan tıngırdayan bir lavta = Mutlak Mutluluk

    YanıtlaSil
  7. Özlem, of, ne güzel yazmışsınız:) Sonbaharı sevenler kulübü mü kursak acaba:)

    YanıtlaSil
  8. yakışır, biraz da Ritsos oldu mu tadından yenmez =)

    YanıtlaSil
  9. Mandalina çıkardı ya, o ilk çıktığında kabuğundan etrafa bir esans yayılırdı, ki kokusunu diğer odadan alır gelirdim mutfağa. Bakardım annem meyve hazırlıyor ders çalışan kızcağızına =)

    Şimdi her mevsim domates, her mevsim biber, patlıcan, kıvırcık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Defteri Kebir, bir de portakal kabuklarını sobanın üstüne koyardık. Nasıl hoş bir koku yayılırdı odaya... Hemen hayal çarklarım çalışmaya başlardı da kendimi portakal bahçesinde dolaşırken bulurdum anında:))

      Her mevsim her şeyi yiyebilmek de güzel mi bilmiyorum ki? Güzeldir belki.
      Ama ben hasret çekmeyi seviyorum, beklemekten hoşlanıyorum galiba... O aradaki süre cezbediyor beni öncelikle. Sonraaaa... Gördüğüm ilk an... Ağaçlar başımdan aşağıya konfeti döküyorlar adeta. Bayılıyorum:)

      Sil