13 Ekim 2010 Çarşamba

Ah, Kimselerin Vakti Yok, Durup İnce Şeyleri Anlamaya...


Çok merak ediyorum. Acaba şiir kitapları ne kadar satıyor? Acaba şiire ilgi var mı? Ben  hayatında bir kez bile şiir yazmayan, buna karşın  şiir okumayı, şairlerin menzilinde dolanmayı seven biriyim. Sevdiğim şiirlerin  müziğinden etkilenirim. Ayrıca ben mi uydurdum bilmiyorum ama "şiir çarpmasına" uğrayabilirim.  Bazı şiirler çarpar, çiviler beni. Sözün kısası, memleketimin anadilimde şiir yazan bazı  şairlerinin hastasıyım. Malum günümüz hız ve teknoloji devri ya şiir seven, şiir  kitabı okuyan kaç kişi vardır ki acaba? Gençler "yaşlı şairlerin, nuh nebiden kalma şiirleriyle işimiz ne bizim?" diyor ve şiir kitaplarının kapaklarınıı açmıyorlar mıdır?  Galiba acı olan insanların hayal etmeyi  artık önemsememeleri ve  hayalci insanları  hakir görmeleri. Şimdi bu yazımı okuyan birileri, günümüzün  başdönüren hızlı  hayat mücadelesi, yarınımız ne olacak endişesi hayal kurmaya zaman bırakıyor mu diyeceklerdir belki... Gülten Akın  boşuna demiyor o güzelim dizelerinde "Ah, Kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya..." diye.  Şiir böyle bir şey... Benim kaç cümlede anlatamaya çabaladığımı tek dizeyle  insanın suratına şırak diye vuruyor böyle.


Peki şiir öğretilebilir bir şey midir? Hilmi Yavuz'un bir yazısında okumuştum. Yahya Kemal, "şiir yazdım" yerine, "şiir söyledim" dermiş.  Doğrusu bu mudur? Hilmi Yavuz'a göre doğrusu budur. Ya da kutsal kitapların diliyle söyleyelim: "Önce söz vardı...  Doğru ya, şiir yazıdan önce vardı tabii... Ama hiç böyle düşünmemiştim. Şiir yazıdan eski, yazıdan yaşlı yani...  Hilmi Yavuz bir tespit daha yapmış. Okuyunca hoşuma gidiyor. Şimdi bir şair, kitabındaki şiirleri ezbere okusa, "inanılmaz belleği var" deriz değil mi? Oysa düşünsene, yazının bulunmasından çok önce var olan şiir, İlyada ya da Odysseia gibi binlerce dizelik destanlar nasıl ezberleniyordu, nasıl söyleniyordu? Üstelik genelde önceden ezberledikleri şiirleri okumuyorlarmış ki, o anda  doğaçlama okuyorlarmış. Ne ilginç!


Peki şiir öğretilebilir mi? Hilmi Yavuz "Öğretilir tabii, neden öğretilmesin," diyor. Ama ardından ekliyor... Öğretilecek olan şiirin kurallarıdır, diyor.  Güzel sanatları bitiren herkes nasıl büyük ressam, büyük heykeltraş olamıyorlarsa, şiir eğitiminden geçenlerin de büyük şair olacakları söylenemez elbette.  Sabahattin Eyüboğlu bir yazısında, Ahmet Haşim'in o çok sevdiğim "Ağır ağır çıkacaksın merdivenlerden" dizesini almış, bu dizeyi Türkçe'nin en güzel dizelerinden biri diye nitelendirmiş sonra kelimelerinin yerini değiştirmiş. Şöyle yapmış: "Bu merdivenlerden ağır ağır çıkacaksın." Bakar mısın, şiirin büyüsü hemen nasıl bozuldu değil mi?  Zaten Sabahattin Eyüboğlu'da bu örnekle, şairin kurduğu cümlelerde, sadece sözcüklerin yerini değiştirmenin, anlamı değiştirmediğini ama şiirselliği nasıl yok ettiğini göstermek istemiş. Bazı şairler şiirlerin anlamı üzerinde yorulmaktansa şiirin müziği ile ilgilenilmesini isterlermiş.  Mesela Ahmet Haşim öyleymiş. Gerçekten Ahmet  Haşim'in şiirlerini anlamasam dahi,  okuyunca hislerime tesir eder.  Sonra Nerval "Benim fiillerim açıklanmaya gelmezler, açıklanırlarsa büyülerini yitirirler" dermiş. Hilmi Yavuz'un şiir üzerindeki okuduğum bu tespitleri o kadar hoşuma gitmişti ki anlatamam sana.  O halde Yahya Kemal'in Çamlıca Gazelinden bazı dizeleri anlamadan okumaya ne dersin? Bakalım şiirin gizemini, büyüsünü, müziğini yakalayabilecek miyiz? Deneyelim mi? Haydi...

Esrar-ı nazmı şerhedemez akl-ı dünyevi
Eflake perr ü bal açan efkar söylesin
Biganeler bu sahada mazurdur Kemal
Erbab-ı zevk şiirimi her bar söylesin.

Ne yazık ki bu şiirden pek bir şey anlayamadım ama... Hey! Ben bu şiirin müziğini yakaladım mesela...



Geçmişten birazda  günümüze  gelsem... Bazıları  eğer "şiir eskilerin işidir ne işimiz var bizim şiirle" diyorlarsa, bir karikatürist ve mizahçının şiir hakkındaki sözlerine kulak versinler öyleyse. Baksınlar şiir hakkında ne diyor Metin Üstündağ..."Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken eliniz değer, müthiş bir koku; genziniz bayram eder. Şiirin az okunması değil mesele, hayatımızdan iyice çekilmesi acı. Şiir sadece sözcüklerle yazılmaz. Bazen bir jest, bir mimik, bir ince marifet de şiir olabilir. Katır kutur bir hayat yaşıyoruz. Mizah ve şiir bu hayatı biraz inceltmeye çalışıyor."

İyi de ben ne yazacaktım. Yazı geldi gene nerelere.. Fazla uzatmayayım iyisi mi? Bugün durumlar bu merkezde...Yaa, böyleyken böyle işte.

11 yorum:

  1. şiirsiz bir hayat eksik olurdu.şiir sevmeyen insanları anlamadan şaşkın şaşkın bakarım.bir insan niye şiir sevmez ki!

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Vildan,

    Hayat nasıl öğrenilecek bir şeyse ve her gün yeni bir şey öğreniyorsak, şiir de öğrenilecek bir şeydir, tek bir şartla ama, şiir yazan hep öğrenci kalacaktır, o zaman şiir sonsuzluğa yelken açar, doğrusu o sınıfın en arka sırasında gök yüzüne bakmaktan hiç ama hiç vazgeçmedim, öteki yandan şiir yazmanın bir tarifi olduğunu hiç sanmıyorum, böyleyken öyle mi :)

    YanıtlaSil
  3. "Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar" diye de ekliyor Gülten Akın.
    Şiir kokusunu duyup geldim, kahve kokusu eşliğinde güzel bir yazı okudum.
    Şiirsiz kalmasın kimse, şiirsiz olmaz...

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Aysema
    Sabah sabah yorumunuzu okumak o kadar iyi geldi ki anlatamam.. Ne güzel... Hem şiir hem kahve kokusu geçirebiliyorsa Hayal Kahvem... Mutluluk nedir diye soruyorlar ya... Mutluluk bu işte:) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Merhaba Nessuno,
    Bu yorumunuzu nasıl atlamaşım? Özür dilerim.

    Bir mizahçı Metin Üstündağ "Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken eliniz değer, müthiş bir koku, genziniz bayram eder" diyor.

    Bir şair, Murathan Mungan ise o güzeller güzeli Bir Yalnız Opera adlı şiirinde "Eksik etmemeli ağzımızdan hançer kıvamındaki karamizah tadını" diyor...

    Bana göre de mizah ve şiir, hayatı inceltmeye yarıyor.. Yorumunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Kara Kitap

    Gene Murathan Mungan'ı anmadan geçemeyeceğim. Der ki: "Edebiyat akrabalıkları, hiçbir zaman buluşup bir kahve içemeyeceğiniz insanların yeryüzüne dağılmış varlığını hatırlatır size. Gene de asıl buluşmanın edebiyat olduğunu bilirsiniz"
    Sizinle bir fincan kahve içsek keşke:))

    YanıtlaSil
  7. şiirin kuralları olmasa, öylece geldiği gibi aksa gönülden ve akarken ritmini yakalasa, sonra gidip gönüllerde yankılansa ...
    ve hatta şiirin bir tanımı bile olmasa ...

    şiir dendiğinde herkes ne anlıyorsa onu anlasa ...
    özgürce... kuralsız...yargısız...

    güzel yazınızdan sonra benden de bunlar döküldü işte ...

    vesile olana sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Ayşe,
    Bu ne güzel şiir gibi bir yorum böyle...
    Bayıldım tek kelimeyle...
    Yüreğinize sağlık.
    Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. şiirlerin inceliğini anlatan,hoş bol efektli bir yazı olmuş "KATUR,KUTUR HAYATLAR YAŞIYORUZ" ilginç bir anlatım...

    YanıtlaSil
  10. Selam crazywomenrosemary,
    Eğer Metin Üstündağ hiç okumadıysanız okumanızı öneririm. Bakın Hayal Kahvem'den bir kaç ling vereyim:)

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2010/08/o-mahur-beste-calar-mujganla-ben.html

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2010/09/metin-ustundag-ile-yalnz-uzerine.html

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2010/09/bu-gece-her-seyin-srrna-ersem.html

    Yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  11. ben de efektli anlatımları severim Metin
    Üstündağı mutlaka okuyacağım.Teşekkürler yönlendirmeniz için :))

    YanıtlaSil