Hani bazı çocuklar vardır. Aileleri ile gezmeye gidince, bir ara tuttururlar ya "eve gidelim, haydi eve gidelim" diye... Hani annelerinin eteklerini çekiştirirler. Bir türlü rahat vermezler ebeveynlerine. Öyle çocuklara denk geliyorum kimi zaman. Aileleri kızıyor ve "otur oturduğun yerde" filan diyorlar. Hatta çok diretirse çocuk, kafasına bir şaplak indiriyorlar. O çocukları o kadar iyi anlıyorum ki. Neden mi? O çocuklardan biri bendim de ondan. Yooo... Şaplak atmazdı annem. Sadece gizlice çimdiklerdi. Elleri dert görmesin. Hak ederdim vallahi. Tam muhabbetlerinin en hararetli yerinde, "eve gidelim, haydi eve gidelim" denir mi? Ne yapabilirim, denir inan ki. Peki büyüdüm ya, değiştim mi? Yooo... Gene aynıyım. Bir arkadaşlarda oturuyoruz misal. Bir an geliyor kalkıp eve gitmek istiyorum. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o olurmuş ya... Çok doğru bu söz. Tecrübelerimle sabittir yani. Arkadaşlarım bilirler. Tam oturuyor gelmişten geçmişten konuşuyoruz. Ben fırlıyorum. "Haydin bana eyvallah!" deyip, pılımı pırtımı toplayıp gidiyorum. Ya da o gece ısrar etmişler annemlerde kalacağım. Eve haber veriyorum. Bu gece annemlerdeyim diye. Yatıyoruz. Gecenin üçünde misal, birden kalkıyorum yataktan. Usulca çıkıyorum. Arabama atlayıp, köydeki evime dönüyorum. Annem ilk başlarda çok üzülürdü. Acaba bir şeye kırıldım mı diye merak ederdi. Yok öyle birşey. Eve gitmek istiyorum o kadar. Korku olmayınca serde, bir düşün gece yarısı bile değil sabaha karşı, arabamın lastiği patlasa sözgelimi... Ne yapacağım değil mi? Hiç korkmam ki... Tır şöförlerinin gittiği lokanta var İzmit ile bizim köyün yolunda. Arada giderim acıktığımda ve tır ya da kamyon şöförleriyle pilav üstü kuru yediğim için tanırlar zaten beni. Tır ya da kamyon şöförleri kadın kısmını gördüler mi arabada, rahatsız ederler filan derler ya, asla ihtimal vermem buna. Şimdiye kadar da hiç birşey gelmedi çok şükür başıma. Zagor dövüş tekniklerini çok iyi biliyorum sonra. Kendime güvenirim. Münasebetsiz birine denk gelirsem, Allah yarattı demem, girişirim icabında.
Şimdi diyeceksin ki, nerden geldi bütün bunlar aklına? Dinlersen anlatacağım. Deli Selim diye birini duymuş muydun sen? Hani Edirne çingenesi bir müzisyen. Hani meşhur mastika şarkısı var ya... "alayım kızıma bir kutu boya... boyasın kendini boydan boya... oooo... mastika mastika..." Hatırladın mı? Hani oyun havası... İşte Deli Selim bu mastika şarkısının bestecisi. Hatta kasedi bile varmış. "Deli Selim ve Arkadaşları" diye. 1995 yılında maalesef vefat etmiş. Aaa! Bak hatırlamadıysan şu haberden hatırlarsın belki... Ata Demirel'in senaryosunu yazıp başrolünde oynadığı son filmi Eyvah Eyvah var ya, o filmde seslendirilen "bu fasülye yedi buçuk lira" adlı şarkının söz ve bestesinin, babası Deli Selim lakaplı Selim Kızılcıklar'a ait olduğunu iddia eden biri ortaya çıkmıştı. "Babamın okuma yazması yoktu o nedenle şarkının isim hakkını alamamıştı. Keşke Ata Demirel benden izin isteseydi" gibi sözlerle gazetelere beyanatlar vermişti. Hah işte o ünlü klarnet ustası ve roman şarkıları bestecisi Deli Selim'den bahsedeceğim. Allah rahmet eylesin Deli Selim, çok mahçup ve sıkılgan biriymiş. Bööle arkadaşlarıyla oturken, tam yemek ısmarlarlarmış filan, birden kimselere haber vermeden ortadan yok olurmuş. Arkadaşları merak ederlermiş tabii.. Saatlerce dönmesini beklerlermiş. Cep telefonu da yokmuş o vakitler. Sonradan anlamışlar ki Deli Selim'in böyle bir huyu var. Şimdi bende de aynı durum olunca... Birden aklıma geldi. Bu şahane bir şey inan ki. Mutlaka denemelisin. Şimdi burdaysın, muhabbet ediyorsun, içinden eve dönmek geldiği anda kimseye "eyvallah" demeden, çaktırmadan hoooppp diye yok oluveriyorsun. Bu huyunu bilmeyenler ilk başta merak edebilirler tabii.. Görüştüğünde "yaaa, dedim hoşçakal diye, duymadınız beni belki" diye fısıldıyabilirsin... Sonra anlayacaklar seni ve sormayacaklar zati... Tamam, belki bu durum biraz delilik hali olabilir. Dert etme... Şu hayatta azıcık deli olmak var ya acayip özgür kılıyor insanı... Nasıl söylesem, Zagor olup sarmaşıklara tutunup ağaçtan ağaca atlamak gibi bir his veriyor insana. Ya da denize çivileme atlayıp, denizin dibinde katılırcasına gülmek gibi... Heyyy... Eve gitmek istiyorum...Hemen şimdi... Sesini çıkarmazsın di mi?
:-))))))))Allah ne muradın varsa versin e mi?
YanıtlaSilBu duaya ne denir:) "AMİN!" tabi ki:))
YanıtlaSilEyvallah!
Bugün ben de öyleydim resmen sokakta... :) ah eve gidelim artıkkkk !!! evim evim güzel eviimmmm! modunda dolaştım Bağdat caddesinde.. canıma tak etti valla o dükkan senin bu dükkan benim dolaşmaktan. Haaa bir de yağmur.. iyi güzelde, dükkanlara girince çıkar üstünü başını sonra tekrar giy, şemsiyeyi aç yürü, bir kaç adım sonra yine.. ayyy tutmayın beni valla oldum..
YanıtlaSilO yüzden çocukları da, Deli Selim' i de, sizi de çok iyi anlıyorum Sevgili Hayal Kahvem.. elinize sağlık.. cuk oturdu bu yazı bugünüme :))
Sevgiler,
Selam Momentos,
YanıtlaSilSevindim yazının size ve gününüze denk gelmesine:)Bugün alışveriş gününüz müydü yoksa? Sonbahar geldi malum... Yağmurlar ve rüzgar hayatımızın bir parçası olacak... Aman dikkat edin olur mu? Üşütmeyin sakın... Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sevgiler.
Uzakta yaşayan ablam ziyarete geldi de onu gezdirme ve alışveriş için bazı yerleri gösterme turlarıydı bunlar :)) Eve gelince hemen c vitaminli aspirin aldık ikimizde. Çok teşekkürler efendim ilginize. Sağlıklar hepimize :)
YanıtlaSilvildancığım bazen sebebsiz olur kaçmaların ,bazende sebepli.hani hatırlarsın geçmiş bi gün bize gelmiş kahvelenip laflıyorduk,komşu oğlu ile bize gelmişti,cocukta devamlı ağlıyordu(BELKİ ODA KAÇMAK İSTİYORDU DA anacığı anlamadı),amaaa çok uzun sürmedi, vildanı kapıyı açarken yakalamış ,ayakkabılarının bağları yerlerde sürünüp ,kaçarken bana coktan baş baş yapıyordun bile...komşu kızını anlatmayayım istersen:=)))eeee de ben nereye kaçayımmmm.....=)))
YanıtlaSilVildan galiba bu sizde aile geleneği. Yanlış hatırlamıyorsam anneannen de öyle yapmış. Bir gece hepberaber yatmışsınız. sabah namazında anneanneyi görememişsiniz. Sabaha karşı yavaşça kapıyı çekip yürüye yürüye kendi köyüne gitmiş..namazını evinde kılmak istemiş.
YanıtlaSilBu kalkıp gidivermelerini cok beğeniyorum.
Ben de aynısını yapmak istiyorum. bir türlü olmuyor. Çok sıkılıyorum o zaman. Hani derler ya - allaaşşkına otur. Ne yapacaksın gidip.
O andan itibaren bana zehir geliyor.
Ama yol üstündeki o yer bir benzinliktemi.
Çorbası mı meşhur. Merak ettim.
Neyse boşver..vazgeçtim. Bizim işkembecide karşılaşalım yine. Bu günlerde cok evden kaçasım var. Evdeki inşaatlardan başımı alabilirsem tabii.
Vildancığım. Bugün sabaha cok enerjik hayat dolu uyanık başladığın yazından da anlaşılıyor.
YanıtlaSilBeynin arı gibi dokuyor maşallah.
Belkide parmakların beynindeki satırları paragraf atlayarak yazıyor yetiştiremediğinden.
Daha uyanamadım ki..yazını okuyunca tepe sersemine döndüm valla. bisiklet tepesindeyken gece tırcıların lokantasında..zagor olup sarmaşıklarda..mastika filan ..allah seni ne yapsın..
Yok biraz daa uyuycam ben.
Selam Oya,
YanıtlaSilHaklısın sebepli sebepsiz kaçmalarım olabilir:) Bazılarına sen şahitsin. Birlikteyken sen de eve gitmek ya da kaçmak istersen Oya, canın ne zaman isterse kalkıp gidebilirsin. Hatta canın söylemek sitemiyorsa eyvallah bile demiyebilirsin. İnan anlarım seni... Bırak kendini... Canın ne istiyorsa onu yap. Bizim kır evi boş... İstediğin zaman kaçabilirsin:))
Selam Dilek,
YanıtlaSilİnanamıyorum. Bizim köydeki hanımların hepsinin kaçası varmış da haberimiz yokmuş:))
Haklısın Dilek, bizde kafaya göre takılma vaziyeti büyükanneden geliyor. Yooo.. Annem öyle değildi ama...Benim kardeş de değil:) Demek ki aneannedeki o kuş olup uçma geni bana sirayet etmiş. Anneannemin öyle tatlı maceraları vardır ki bu konuda... Anlatırım bir ara nasılolsa:)
Kampara Petrol'u biliyor musun? izmit'ten bizim köye gelirken hemen sağ tarafta. Hah işte orada İbo'nun yeri var. Zaten farketmemen imkansız önünde onlarca tırları ve kamyonları mutlaka göreceksin. Kasada Memetali oturur. Benim selamımı söyleyip, şahane ev yemekleri yiyebilirsin:)Denemelisin mutlaka...