Nasıl anlatsam bilmiyorum? Bak şimdi... Geçen hafta seyrettiğim Alfred Hitchcock’un Kaybolan Kadın adlı filmi başından sonuna trende geçiyordu… Nasıl gözüm kaldı anlatamam. Neye mi? Trenle yolculuğa tabii.. Uzun zamandır nasıl heves ediyorum... Of! Yok artık dayanamayacağım… Tak etti canıma... Tamam.. Çantamı takacağım sırtıma… Trenle seyahate çıkacağım mutlaka… Evet… Evet… Çıkacağım… Hem de tek başıma…Fazla eşya almayacağım yanıma. Kitapsız olmaz ama.. Bu kez cimri olmayacağım kitap konusunda… Okuduğum kitabı, oturduğum koltuğa bırakacağım. Hatta içine bir not bırakacağım… “Ben okudum. Çok sevdim. Okumanızı tavsiye ederim.” diyeceğim mesela… Ne dersin? Şahane bir hayal değil mi bu? Peki nereye mi gideceğim? Tren istasyonuna gideceğim. O sırada gelen tren nereye gidiyorsa oraya gideceğim. Mesela çok uzaktaki ıssız bir kasabaya…
Eyvah.. Ben böyle hayal kepenklerimi açarsam gene sonuna kadar, trenle seyahat etmek niyetiyle gidersem bir kasabaya… Ya Anayurt Oteli gibi bir otele denk gelirsem? Hatırlasana Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı kitabından sinemaya uyarlanan, Ömer Kavur’un yönettiği aynı isimli filmi… Amaaann, Allah Korusun!.. Ya karşıma bu filmde Macit Koper’in canlandırdığı Zebercet adlı karakter gibi biri çıkarsa? Hani anne babası ölmüştür de Zebercet’in, otele çevrilmiş eski bir konakta neredeyse hiç çıkmadan günlerini geçirmektedir. Sadece otele günübirlik gidip gelenler vardır. Bir de uzun kalan bir yaşlı müşteri ile otel hizmetçisi o kadar. Galiba konusu böyle bir şeydi... Hani günübirlik otelde kalan bir kadının ardından, kadının her an tekrar geri döneceğini ümit eder. Of!.. Ne güzel trenle seyahat edeceğim derken, şimdi Anayurt Oteli nerden aklıma geldi birden? Hele Zebercet gibi bir otel işletmecisi... Hımm… Ece Temelkuran’ın Kasaba Otelleri adlı bir yazısı vardır. Okumuş muydun bilmem? Belki de hep oradan gitmek istemiş, gitmeyi beceremeyince de bari gidenlere tanıklık edeyim diyenlerin kasaba otellerini işlettiğini söyler. Hayata küsmüş insanlardır belki. Çünkü konukları hep kazara, hep mecburiyettendir ya... Hep şüpheci ve sinirli olmaları da belki de bu yüzdendir kasaba oteli sahiplerinin der. Büyük, lüks oteller insanı şımartır, mühim bir şahsiyet olduğunuzu tekrar edip durur mütemadiyen. Oysa kasaba otelleri yüz vermez insana. Ne kadarsan o kadar. O nedenle kendini pek önemsemeyenlerin merakı kasaba otelleridir der Ece Temelkuran.
Severim ben kasaba otellerini ve kalacaksam eğer bir kasaba otelinde kalırım her şeye rağmen. Günübirlik bir müşteri olurum… Arkamdan neler olur biter bilemem... Kim bilir? Ben yola devam ederim...Yeni bir kasabaya giderim belki. Öyle bir yer ki, oraya varınca karların yolu kapatacağı tepe bir kasaba olabilir sözgelimi… Off! Bu kez Kubrick’in, Stephen King’in romanından uyarladığı Cinnet adlı film aklıma geldi iyi mi? Hani Jack, eşi ve oğlu ile birlikte bir dağ otelinin kış bakıcısı olamayı kabul eder. Otelde bazı kötü ruhların varlığını hissetmeye başlar. Yooo…. Hiç anlatmayayım korku filmlerinin baş yapıtı sayılan bu filmi... Yooo... Ama... Ya yolum böyle bir otele düşerse? Yok artık… Nedir bu? Nerden geldim ben bu dağ kasabasındaki otele Allahaşkına? Ne güzel atmıştım çantamı sırtıma.. Çıkacaktım trenle yola… Olmaz ama… Yoo.. Şimdi sabah ya... Aydınlık hayaller kurmalıyım. Hımm.. Çok işim var... Çokk... İşe gitmeliyim.. İşe… Trenle mi? Yooo… Ne treni? Yooo... Arabamla gideceğim tabii...Yooo.. Trenden kim bahsetti ki?
3 harika filmi kendi hayalinle kavurup vermişsin bize. nefis bir yazıydı :)
YanıtlaSilSelam Beter Böcek,
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için...
Trenle yola çıkmak için güzel bir mevsim bana göre.
YanıtlaSilHayatımda, 93 senesinde o vakit sevgilim olan eşimle gecenin bir yarısı atlayıp gitmiştik trenle.
Ve ben yemek yenilsin diye yapılan portatif masanın üzerine bir kaç dörtlük karalamıştım. Keşke hatırlayabilseydim.
Siz senaryoları boş verin. Bu mevsimde kasabalar sonbahar kokar.
Sevgi ve selamlar
Merhaba Newbahar, şimdi siz kışkırtıyorsunuz beni öyle mi:) Size bir şey söyleyeyim mi, ben geçen seneden beri trenle yolculuk yapmak istiyorum.
YanıtlaSilGaliba ben, yola çıkmayı trene binmeyi hayal etmeyi seviyorum:)) Bir bilseniz trene binme hayali ile ne yazılar yazıyorum:) Teşekkür ederim.
Trene boşver Vildancığım. Ben bilirim ki senin yolunun direksiyonu sende olmalıdır. Arabanla git. Trene dur burada inecek var demek zorunda kalmazsın.
YanıtlaSilOtellere de boşver bence. Otel işte. Ama pansiyonlar varya her biri ayrı bir hikayedir.
Demedin dememen için dedim yani. Bilesin.
Sevgiler
Yooo..Dilek vazgeçiremezsin beni! Unuttun mu birlikte gidecektik hani... Ben bağlama çalacaktım. Sen gitarını getirecektin. Oya dümbeleği çala çala yoruldu bileklerim diyecekti... Olmaz ki! İnsanın hayalleri böyle alt üst edilmez ki Dilek...Lütfen ama:))
YanıtlaSilVildan,
YanıtlaSilTrenle yolculuğa taparım :) Çok yaptım... Yine yine yeniden yapacağım :)
Sevgiler...
Selam Nessuno, ne mutlu size:)
YanıtlaSilDarısı başıma diyeyim bari, ne diyebilirim:))
Sevgiler...