Hep söylüyorum. Genelde canıtez, aceleci ve sabırsız biriyim. Ayrıca hevesler konusunda fazlaca iştahlı ve meraklı bir bünyem olduğunu tüm samimiyetimle itiraf edebilirim. Duygularımı ve akabinde davranışlarımı abartma sanatında şöhret sahibi olduğumu ise zaten hep söylerim. Kendim hakkında bir şey daha ifade etmem gerektiğini hissediyorum. Ölümlü olduğumuz bilincine vardığımdan beri içsesimde hüzün işitiyorum. Hayat çoğu zaman bana karamizah gibi geliyor. Doğru. Her işimi aceleye getirebilirim. Sabırsız hâllerim çoktur. Amaaa... Şu ölümlü dünyada bana mutluluk verecek hiçbir şeyi geçiştirmek istemem. Asla aceleye getirmem. Sevdiğim hiç bir şeyi hızla tüketmeyi sevmem. Niye yazıyorum bunları biliyor musun? Bugün 4. Kocaeli Kitap Fuarı başladı. Cumartesi etkinlikleri işte burada yazıyor. Kocaeli Büyük Şehir Belediyesi yetkilileri, festival boyunca onlarca konferans, panel, söyleşi, imza programları hazırlamışlar. Şahane!.. Şimdi sen benim, o konferans senin bu panel benim, o söyleşi senin bu imza programı benim aceleyle koşuşturacağımı sanıyorsun değil mi? Değil işte!.. Aklından geçirdiğin buysa, fena halde yanıldığını söylemeliyim. Bak, festival açılışı çoktan yapıldı. Ben henüz evdeyim. Yılda bir hafta yapılmakta olan şehrimdeki bu festivali kendimce şölene çevirmeyi becermeliyim. Önce sevdiğim şarkılardan birini dinlemeliyim. Hımm... Bir blues... Yooo... Gülme... Bu taşralı halimle jaz ya da blues'dan anlamam elbette. Amaa... Şu yukarıya videosunu koyduğum müzik var ya... Allahım! Bu müzik, her dinlediğimde, aklımı alır. Az önce müziğin sesini sonuna kadar açtım. Hemen mutfağa geçtim. Buzdolabından şişeyi çıkardım. Gene raftan en renkli kadehi seçtim. İşaret parmağımı sihir yapar gibi şişenin kapağına bastım. "Okus pokus!" dedim. Açacağı kaptığım gibi şişenin kapağını tek seferde söktüm çıkardım. Kendi etrafımda bir tur dönerek şişedeki gazozu yüksekten lıkır lıkır kadehe boşalttım. Sihir anında etkisini gösterdi. Fooooşşşş! Köpürdü... Bardaktan taştı. Muzipçe gülümsedim. Becerikli işaret parmağıma hedefi on ikiden vurmuş tabanca namlusu niyetiyle üfledim. Bir elimde kadeh bir elimde kase ayaklarımla iki ileri bir geri hareket ederek dans etmeye başladım. Sonra mutfaktaki sandalyeye oturdum. Gazozu üç yudumda içtim bitirdim. Heey! Hazırım. Bugün öyle şık giyindim ki... Resmen iki dirhem bir çekirdeğim... Az sonra evden kaçıp, 4. Kocaeli Kitap Festival'ine gideceğim. Kitap reyonlarından konferans salonlarına sevinçle gezineceğim. Kararlıyım. Abartmak yok. Sadece iki yazarın dinletisine gireceğim. Çok heyecanlıyım. Çookk!.. Nanananooomm! Dışarıya çıktım. Kapıyı yavaşça çektim. Bir süre durdum. Sırtımı kapıya dayadım. Hıımm!.. Miisss!.. Şehrim buram buram kitap kokuyor. Ne güzel!.. Allahım... Bu koku... Kitap kokusu... Aklımı aldı. İçeriden müzik sesi halen geliyordu. Heey!.. Aklımın iplerini iyiceeeene saldım. Elimi göğsüme bastırdım. Yüreğimin çırpıntısının nedenini anladım. Başka ne olabilirdi ki? Mutluluk böyle bir şeydi işte... Mutluydum. Lunaparka gitmekte olan iştahlı bir çocuk hevesiyle şehrimin yollarında salınarak yürümeye başladım. Bekle beni şehrimin kitap fuarııı... Geliyorummmm:)
12 Mayıs 2012 Cumartesi
Aklımı Alan Şehrimin 4. Kitap Fuarı - İlk Gün
Hep söylüyorum. Genelde canıtez, aceleci ve sabırsız biriyim. Ayrıca hevesler konusunda fazlaca iştahlı ve meraklı bir bünyem olduğunu tüm samimiyetimle itiraf edebilirim. Duygularımı ve akabinde davranışlarımı abartma sanatında şöhret sahibi olduğumu ise zaten hep söylerim. Kendim hakkında bir şey daha ifade etmem gerektiğini hissediyorum. Ölümlü olduğumuz bilincine vardığımdan beri içsesimde hüzün işitiyorum. Hayat çoğu zaman bana karamizah gibi geliyor. Doğru. Her işimi aceleye getirebilirim. Sabırsız hâllerim çoktur. Amaaa... Şu ölümlü dünyada bana mutluluk verecek hiçbir şeyi geçiştirmek istemem. Asla aceleye getirmem. Sevdiğim hiç bir şeyi hızla tüketmeyi sevmem. Niye yazıyorum bunları biliyor musun? Bugün 4. Kocaeli Kitap Fuarı başladı. Cumartesi etkinlikleri işte burada yazıyor. Kocaeli Büyük Şehir Belediyesi yetkilileri, festival boyunca onlarca konferans, panel, söyleşi, imza programları hazırlamışlar. Şahane!.. Şimdi sen benim, o konferans senin bu panel benim, o söyleşi senin bu imza programı benim aceleyle koşuşturacağımı sanıyorsun değil mi? Değil işte!.. Aklından geçirdiğin buysa, fena halde yanıldığını söylemeliyim. Bak, festival açılışı çoktan yapıldı. Ben henüz evdeyim. Yılda bir hafta yapılmakta olan şehrimdeki bu festivali kendimce şölene çevirmeyi becermeliyim. Önce sevdiğim şarkılardan birini dinlemeliyim. Hımm... Bir blues... Yooo... Gülme... Bu taşralı halimle jaz ya da blues'dan anlamam elbette. Amaa... Şu yukarıya videosunu koyduğum müzik var ya... Allahım! Bu müzik, her dinlediğimde, aklımı alır. Az önce müziğin sesini sonuna kadar açtım. Hemen mutfağa geçtim. Buzdolabından şişeyi çıkardım. Gene raftan en renkli kadehi seçtim. İşaret parmağımı sihir yapar gibi şişenin kapağına bastım. "Okus pokus!" dedim. Açacağı kaptığım gibi şişenin kapağını tek seferde söktüm çıkardım. Kendi etrafımda bir tur dönerek şişedeki gazozu yüksekten lıkır lıkır kadehe boşalttım. Sihir anında etkisini gösterdi. Fooooşşşş! Köpürdü... Bardaktan taştı. Muzipçe gülümsedim. Becerikli işaret parmağıma hedefi on ikiden vurmuş tabanca namlusu niyetiyle üfledim. Bir elimde kadeh bir elimde kase ayaklarımla iki ileri bir geri hareket ederek dans etmeye başladım. Sonra mutfaktaki sandalyeye oturdum. Gazozu üç yudumda içtim bitirdim. Heey! Hazırım. Bugün öyle şık giyindim ki... Resmen iki dirhem bir çekirdeğim... Az sonra evden kaçıp, 4. Kocaeli Kitap Festival'ine gideceğim. Kitap reyonlarından konferans salonlarına sevinçle gezineceğim. Kararlıyım. Abartmak yok. Sadece iki yazarın dinletisine gireceğim. Çok heyecanlıyım. Çookk!.. Nanananooomm! Dışarıya çıktım. Kapıyı yavaşça çektim. Bir süre durdum. Sırtımı kapıya dayadım. Hıımm!.. Miisss!.. Şehrim buram buram kitap kokuyor. Ne güzel!.. Allahım... Bu koku... Kitap kokusu... Aklımı aldı. İçeriden müzik sesi halen geliyordu. Heey!.. Aklımın iplerini iyiceeeene saldım. Elimi göğsüme bastırdım. Yüreğimin çırpıntısının nedenini anladım. Başka ne olabilirdi ki? Mutluluk böyle bir şeydi işte... Mutluydum. Lunaparka gitmekte olan iştahlı bir çocuk hevesiyle şehrimin yollarında salınarak yürümeye başladım. Bekle beni şehrimin kitap fuarııı... Geliyorummmm:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben de gideceğim yaşasın!
YanıtlaSilbende gicedeğim sanırım haftaiçi ama benim içinde gezin..önerileride bekliyorum..
YanıtlaSilİyi eğlenceler dilerim. Kollarınız, çantanız, kütüphaneniz kitapla dolsun taşsın, ruhunuz kitaba doysun :)
YanıtlaSilVideo şarkısı güzel:) sizi fuar insanı ilan ediyorum efem :) gazoz olayında da geçen Nevşehir Gazozu içtim çocukluğuma döndüm resmen :)
YanıtlaSilEvet banada haftaiçi gitmek daha makul geliyor,pazartesi mesela.
YanıtlaSilReyhane, belki yan yana geçtik.. Birimizi farketmedik.. Kim bilir:)
YanıtlaSilGül/İnn, reyonlar yeni yeni yerleşiyor zaten.. Pazartesi tam havasını bulur:)
YanıtlaSilM. İhsan Tatari.. Siz... Siz... Sevgili yazar... Bütün kitap festivallerine gidiyorsunuz. Niye bizim şehre gelmiyorsunuz bakalım:)
YanıtlaSilSadık Yemni de yok... İzmirli yazarları mimliyorum MİT... Haberiniz olsun:)
Sevgiler.
Bolat, hiiç fuar değil, basbayağı festival havası hissediyorum:))
YanıtlaSilBenim şehrimde oluyor bu kez Bolat!
Heey! Sevinçten uçuyorum:))
Heyyyyy,ne zaman koyboldun önümden farkedemedim? Kitap delisi dostum benim.
YanıtlaSilSelam Gülçin... Işınlanırım oradan oraya:)) Bi bakmışsın varım, bi bakmışsın yokum...
YanıtlaSilGöbek adımı "hayal" koymuşlar:))
Hayali Nesne, bugün gittim gene. Öğrencilerle dolup taşıyordu fuar.
YanıtlaSilŞahane bir görüntüydü. Bayıldım:)