30 Mayıs 2012 Çarşamba

Kahve Molası - Ve Müzik Ve Kitap Ve Sevinmek



Az önce kahve molası verdim. Elimdeki kahveyi kokladım. Misss... Sırtımı koltuğa dayadım. Gözlerimi kapadım. Bilgisayarımdaki ses İspanyolca bir şarkı söylüyor. Nefiss... Anlamıyorum. İlla anlamam gerekmiyor diye düşünüyorum. Besame Mucho… Şarkıcı kendi tarzıyla söylüyor. Hoşlanıyorum. Kimbilir ne anlama geliyor? Bilmiyorum. Andrea Bocelli’nin sesinden müzik dinlemeyi seviyorum. Önümdeki pencere açık. Tatlı tatlı esen ılık bahar rüzgârı tülü sanki melodinin ritminde dalgalandırıyor.  Müzik anlamadığım şarkı sözleriyle kulağımdan  yüreğime doğru süzüldü. Başımı döndürüyor. Dinledikçe bu müzik, şu anda yaşadığım coğrafyadan bambaşka bir yere geçivermenin heyecanını içime dolduruyor. Seviniyorum.


Çalışma masamın üzerindeki kitapların kapak resimlerine bakıyorum. “Zarfa değil mazrufa bak” diyenlerden değilim.  Küçümseneceğimi bilsem bile suçluluk duymuyorum. Ne yapayım? Okumayı sevdiğimden beri güzel kabı olan kitaplara düşkünüm. Kitapçılarda kitaplardan önce kaplarını seyrediyorum. Bazıları o kadar çekici ki! Dokumak  istiyorum. Tutamıyorum kendimi… Elime alıyorum. Bilmediğim bir yüz gibi… Özenle hazırlanmış bir kitap kabı  yeni insanlar tanıyacağımı müjdeliyor… Seviniyorum.


Bu hafta benim için deneme kitapları şenliği oldu. Kitaplığı düzenlemeye çalışırken, son yıllarda sahaflardan ne kadar çok deneme kitabı toparladığımı farkettim. Edebiyat öncelikle  roman, öykü, şiir kitaplarını  akla getiriyor.  Ben öykücüyüm. Her türlü öykü kitabına gönül kapım sonuna kadar açık. Farklı yazarların öykülerini okumak, yeni öykü tatlarını keşfetmek beni cezbediyor. Şiir kitaplarını okumayı çok seviyorum. Büyüleyici bir dünya o… Hâlis edebiyat lezzeti veriyor. Roman ise edebiyatın daima temkinli araladığım bir alanı olmuştur. Romanı ziyadesiyle önemsiyorum. Gerçek romanın dehşet haz verdiğini çok iyi biliyorum. Bilmediğim her romana dalamam. Romanda seçiciyim.  Ama deneme kitaplarına var ya… Bayılırım. Kısmetime ne denk gelirse diyerek, kendimi bahtımın rüzgârına bırakabilirim. Deneme kitaplarında düşünmeden daldan dala konabilirim. Her türlü deneme kitabından bal alabilirim. Hercaiyim. 

Dün kitaplarımı toparlarken  Enis Batur’a ait kitaplarımın fazlalığı şaşırttı beni. Bencileyin birine Enis Batur’un yazdıkları anlaşılmaz hatta ulaşılmaz gelmeliydi. Galiba elime bir deneme kitabını aldığımda, Enis Batur’un birinci ligin en büyük takımının en mâhir oyuncularından biri olduğunu peşinen kabul ediyorum. Ben ise karşısında dostluk maçı yapan iyi bir Anadolu takımının çaylak, hevesli bir oyuncusu gibiyim. İtiraf etmeliyim ki sahada feci çalımlar atıyor bana. Feleğimi şaşırtıyor. Gene de onunla paslaşmayı seviyorum. Her yeni kitabını okuduğumda çalımlarını daha kolay aştığımı, paslaşmayı geliştirdiğimi hissediyorum. Seviniyorum.

Müzik, edebiyat… Yani sanat…  Herkes sanatçı olamaz. Kabul ediyorum. Sanat yapmak elimden gelmiyor. Gene de sanattan haz alabilen bir bünyeye sahip olduğum için Yaradan'a şükrediyorum. Sanat sayesinde duygularımın  sonsuz muhtelifliğini sezmek  insanlaştığımı düşündürüyor. Seviniyorum. Kahve molam bitti. İşe dönüyorum. 

8 yorum:

  1. Ben çok severim, çocuklarda dinlesin diye actım şimdi dans ediyor kızlarla erkekler:))

    YanıtlaSil
  2. Harika.. tek kelimeyle harika demek istedim :)

    YanıtlaSil
  3. Tek kelimeyle harika şarkı.Kitaplar dünyasında yaptığınız yolculuk ve terihleriniz güzel sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  4. Çoookkkk güzellll takibindeyim:))

    YanıtlaSil
  5. Koca-man ve Karısı, ne güzel! Umarım çocuklarla siz de dans etmişsinizdir:)

    YanıtlaSil
  6. Momentos, yüzüm kızardı. Beni mahcup ediyorsunuz sevgili şaire hanım:)

    YanıtlaSil
  7. Parıldayan Çiçek, beğenmenize sevindim:)

    YanıtlaSil
  8. Eyvallah Desing by Gülçin, her daim beklerim:) Sağolun.

    YanıtlaSil