12 Mayıs 2012 Cumartesi

Futbol Sevmeyen Erkeğin Vaziyetine Benzeyince...


Bak ne diyorum biliyor musun? Atilla Atalay'ın sevdiğim öyküsü Deliler Denizi'ndeki kahramanı sevmiyor ya futbolu, acaba  ben de o nedenle mi futbolla ilgilenmiyorum? Ne bileyim, şimdi gene maç var televizyonda... Gene milyonlarca göz ekranda... Şey, ben gene maçı değil de seyircileri düşünüyordum. Erkekler, ne buluyorlar acaba futbolda?

Atilla Atalay'ın Deliler Denizi adlı öyküsünü bilir misin? Ben var ya ölürüm o öykü için... Tamam... Duygularımı abartırım abartmasına.... Amaa... Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum, Deliler Denizi'ni döne döne okumaktan usanmıyorum. Bak şimdi... Öykünün başında anlatıcı, nerede olduğunu tam hatırlamadığından söz eder. Bir masada birşeyler konuşulmaktadır. Diğerleri muhabbet etmekteyken anlatıcı nedense delireyazmaktadır. Hımm.. Masadaki arkadaşlarını düşününce... Herhalde futbol mevzuusunda konuşulmaktadır. Anlatıcı hiç sevmez futbolu. Bunun kötü bir huy olduğunu kabul etmektedir. Çünkü futbol sevmemek demek, diğerlerine göre hayattan hiç anlamamak demektir. Aslında çok istemektedir arkadaşları gibi futbolu sevmeyi, futbol hakkında muhabbet etmeyi ama beyninde birşeyler futbolu reddetmektedir. Aslında istemez mi sağ kanattan zarif fulelerle ilerleyip "al da at" dercesine bir ortaya kafa koyup fileleri dalgalandırmak... Neyse... Daha fazla öyküye dalmayayım. Bugün futbol hakkında yazma amacım ne biliyor musun? Futbol bana göre resmen erkek sporu. Oyuncuları erkek bir kere. Çok nadir futbolla ilgilenen kadınları saymazsak, seyircileri de erkek. Sanıyorum bu durumu en baştan kabul etmek gerek. Oysa demek ki bu öyküde anlatıldığı gibi futbol sevmeyen erkekler de var. Düşünsene, futbol tutkusu olan bu kadar çok erkek arasında futbolu sevmeyen bir erkeğin durumu ne zordur kim bilir? Zaten Atilla Atalay'ın Deliler Denizi öyküsü resmen bu duruma şahane bir göndermedir. Arkadaşları futbol geyiği yaparken, anlatıcı yanlarından kalkar, elbiseleriyle denize girer... Arkadaşları onu hiç farketmezler. Bu öykü mutlaka okunmalıdır. Denizle ilgili anlatımları şahanedir. Neyse... Anlatıcı öykünün sonunda masaya döner. Niye yaptığını bilmez ama arkadaşlarının yaptığı geyiği harlar. "Kezman'ı aldık ama, bence konulduğu yer önemli" der. "Günün birinde Fransayla maç alırsak ve Kezman gol atarsa başlık hazır. Kezman Paris'te. Hani eskiden öyle bir yerli bir film vardı Kezban Paris'te diye... Ha evet Hülya Koçyiğit oynuyordu." diye sözlerine devam eder. Var ya, arkadaşları hiç bir zaman bu kadar dikkatli onu dinlememişlerdir. Neyse... Gerisini boşver... Çok güzel bir öyküdür Deliler Denizi... Şimdi anlıyorsun değil mi ne demek istediğimi? Allah kimseyi futbol sevmeyen erkeğin haline düşürmesin... Neden? Sen hiç gepgece denize girdin mi? Dolunay şavkıyorken hem de... Girmiştir anlatıcı... O anda diğerleri futbol geyiği yapmaktadırlar. Anlatıcı denize girmiştir girmesine... İlginçtir... Hiçbirinin ruhu duymamıştır. 

Şu anda televizyonda Galatasaray - Fenerbahçe final  maçı, gökyüzünde ise şahane bir dolunay var. Şimdi ben gepgece denize gireceğim biliyor musun? Evet, gireceğim.  Ve gene hiç kimsenin ruhu duymayacak.

 

4 yorum:

  1. en son futbolla ilgili güncel bir mevzuyu bilemediğimden ''git at kendini bir yerden'' tavsiyesi aldım..:)

    YanıtlaSil
  2. Hımm... Demek ki futbol sevmeyen bir erkek daha var aramızda:)) Ne diyebilirim acıdan_geçtim_ güzelleştim, Allah kolaylık versin:)

    YanıtlaSil
  3. futboldan anlamayan bir kadınla asla:p

    anneler gününüzü kutlar ellerinizden öperim:)

    tolga

    YanıtlaSil
  4. Hahhaa:)) Eyvallah Tolga. Nasıl denir? Sizin de el öpenleriniz çok olsun:)

    YanıtlaSil