Aralık ayının son günleriydi. Bizim şirketin yeni yıl kutlaması her zamanki gibi holding binasının en üst katındaki şık kafede yapılacaktı. Israrla tüm çalışanların katılması isteniyordu. Kanun hükmünde kararname tadındaki davetiyeler, her birimizin elektronik postasına çoktan düşmüştü bile. Tepedekilerin her emri şıppadanak kabul edilmeliydi. Bu işin bahanesi filan yoktu. Herkes şimdiden planını, programını o güne göre ayarlamalıydı. Benden başka tüm çalışanları hummalı bir heyecan sarmıştı. Sinirlerim nasıl zıplamıştı anlatamam. Tadım kaçmıştı gene... Böyle dayatmalarla yapılan kutlamalardan oldum bittim haz etmem. Ne o? Her nevi irili ufaklı şirketler, yılbaşı kutlaşması yapıyorlardı ya, bizimkiler geride kalmak ne kelime, her yıl olduğu gibi bu yıl da en şaşalısını yapacaklardı elbette. Muhtelif popüler sigorta dergilerinin baş köşesine geçmeliydiler. Öfkeden kuduruyordum bu vaziyetlerine yeminle... Giderleri kısacaz diye maaşlara zam yapmayanlar, eğlence, gösteriş oldu mu paraları hava cıva işlere savurmaya bayılıyorlardı. Ayrıca çalışanlara ne demeli? Öyle hissediyordum... Bütün sene yöneticileri virgül bırakmadan arkadan çekiştirenler... Ya da ne bileyim arkadaş ayağına yatıp birbirlerinin gözünü oymak, çelme takmak, yerinden etmek için numaralar çevirenler... O gece bedava yemekleri lüp lüp götürüp, beleş içkileri birer birer devirecekler... Kakara kikiri gülüp eğlenecek... Hoppidi hoppidi dans edeceklerdi öyle mi? Yuf yani!.. Bu iki yüzlülüğün feriştahı değil de neydi? Katlanamazdım. Üç yıldır çalışıyordum bu sigorta şirketinde. Bir defa bile yılbaşı partisine gitmedim. Öldürseler gitmem... Yani bu yıla kadar gitmedim. Hoş onlar da benim yokluğumu hiç farketmediler. Bir kişi bile sen nerdeydin diye sormadı. Doğrusu biraz içe kapanık, çokca evhamlı, dahası feci önyargı kumkuması biriyimdir. Ofistekilerle iş dışında merhabam
yoktur. İnsanlar yerine kitaplar ve filmlerle hasbihal etmeyi severim. Bu benim tercihim. Ömrümde bir defa bile danslı, eğlentili bir partiye katılmadığımı söylesem yalan olmaz. Öldürseler katılmam. Yani bu yıla kadar katılmazdım. Zaten antipatik bulunduğuma emnim. Ket'um, sır küpüyüm. Bu kadar zamandır, ofisten kimseye gelmişim geçmişim hakkında tek kelam etmedim. Yooo. Bak, bu yıl çalışmakta olduğum müdürümü seviyorum. Altı aydır birlikte çalışıyoruz. Sigortacılığın çetrefilli durumlarında, soğukkanlı tespitlerine ve ilginç uygulamalarına hayranlık duyuyorum. O da beni sever. Övünmek için söylemiyorum, çalışkan, işinin uzmanı biriyimdir. Neyse... Bu yıl... İlk kez... Biri... Müdürüm... Akşam iş çıkışına doğru... "Bu gece partide görüşürüz." deyince kalakaldım. Ne deseydim de kıvırsaydım acaba? Yooo, geçmiş yıllarda biri bana partide görüşeceğimize dair bişi söylemiş olsaydı, böyle durumlarda beni kurtaracak
şeytani yalanlar hazırlardım illa ki... Hazırlıksız
yakalanmıştım. Ne diyebilirdim? Görüşürüz." dedim. Sanki sözlü davet bekliyormuşum gibi hevesle partiye gittim. Herkes bana karşı nasıl güler yüzlüydü anlatamam. Şaşırdım. Bir saat kadar kuytularda dolandım. Müdürüm bir grupla muhabbet ediyordu. Beni görünce yanlarına çağırdı. Gittim. Ortama bu kadar kolay nasıl ısındım anlamadım. Sanki böyle partilere alışkındım. Dakikalar içinde sohbet ballanıp gidiyordu. Gerisini anlatmaya dilim varmıyor. Utanıyorum. Şu kadarını söylemeliyim. Valla ben hiç böyle ben olmamıştım. Birden Gipsy Kings'in Volvare adlı şarkısı çalmaya başladı. Dayanadım. Sahneye fırladım. Müziğin ritminde tek başıma oynama başladım. Bir saat içinde evrim geçirmiştim sanki. Baksana halime, dansçı olup çıkmıştım. Zembereğim boşalmıştı bir kere... Kendimi durduramıyordum. Acaba benim görüntüm karşıya nasıl gidiyordu? Bilmiyorum. Amaaa... O günden sonra işyerine çok mutlu gittiğimi adım gibi biliyorum. Ne tatlı insanlarmış meğerse... Halim böyleyken böyleydi işte... Bu yaşıma kadar ördüğüm önyargı duvarını, bizzat kendi balyoz darbemle yıkmıştım.
Kendimi gördüm bi an yapmam yapmamam dediğim bişeyi yapmak ve aslında yapılması garip olmadığını anlamak:)
YanıtlaSilBazen tek bir söz başka kapıların anahtarı oluverir :)
YanıtlaSilhangi ara yazdın bunca seyi
YanıtlaSilsana yetismek genc isi:)
YanıtlaSilHareket,evrenin en ihtiyaç duyduğu şey; hareket iyi şey...
:)Bazen farkında olmadan insan karşısındakilerden bekliyor bazı şeyleri.. aldığın önlemler ser verip sır vermemeler aslında şu dönemde sektörlerde yapılan en iyi taktik kimin ne olduğu belli olmuyor çünkü melek yüzlü şeytanlar bol...ama bazende dağıtmak gerekiyor güzel bir fırsat olmuş bunun içinde :)
YanıtlaSilKim bilir hangi güzel şeylerden mahrum kalıyoruz ön yargılarımız yüzünden...
YanıtlaSil:)) Olur öyle şeyler.. güzel yazmışsınız... insanların ruhlarında ne ve ne farklı yönler vardır. Bu yılbaşı geceleri Gipsy Kings çalmak adetten midir acaba 2004 yılından böyle bir yeni yıl toplantısı aklıma geldi, benim geç katıldığım:))... zaten ya biz geç kalırız, ya bize geç kalırlar...
YanıtlaSilişareti yakalamışsın
YanıtlaSiltakip etmişsin
vee bingo :)
yolcu, sormayın, bazan nasıl büyütürüz herşeyi. sonraa... nananooomm:)
YanıtlaSilküçük joe,bir sözlü davet yeter:)
YanıtlaSilmatias, abartma sanatında şöhret sahibiyimdir:)
YanıtlaSilgüven, hareket iyidir. dans etmek güzeldir:)
YanıtlaSilelidea, öyle demeyin. iyi bakmak, güzel görmek. işin anahtarı bu:)
YanıtlaSilinsan evladı tuhaf yaratık. sevmekten çok sevilmek ilaç gibi geliyor:)
kahve telvesi, önyargı fenadır sahiden. önyargı terketsin beni lütfen:)
YanıtlaSilgooogoook, dayatma eğlentilerden sahiden hiç haz etmem. beni mahveden güzel havalardan ziyade latin müzikler:) sanırım içimde çingene ruhu taşıyorum. yooo. eminim:)
YanıtlaSilmuzurella, eyvallah:) bingo!
YanıtlaSiloff bende boyle feci onyargiliyim, sirf bu sebepten guzel olan seyleri de kaciriyorum :/
YanıtlaSilen iyisini yapmissin sanirim arada gerekiyor kendi icimizdeki duvarlari yikmak ;)
Tüm önyargıları yıkalım hep birlikte
YanıtlaSilA-H:)