Dün araba kullanırken radyoda, arka arkaya Madonna'nın şarkıları çalınınca, hoşuma gitti. Özlemişim... Sansasyonel hayatı ile gündemden düşmeyen Madonna önümüzdeki günlerde kendinden 28 yaş küçük sevgilisiyle evlenecekmiş. Madonna, yaşam felsefesi olarak benimsediği Yahudi mistisizmi Kabala kuralları çerçevesinde düzenlenecek seremoniyle evlenecek ama bu evlilik resmi olmayacakmış. Öte yandan ailelerini AIDS nedeniyle kaybeden ve sokaklarda yaşamak zorunda kalan Afrikalı çocukların dramını dünya kamuoyuna sunan "I’m Because We Are" ( Ancak biz varsak ben de varım ) adlı bir belgeselin hem yapımcılığını hem sunuculuğunu üstlenmiş. Bazı insanlar nasıl dünya gündemindeler, diye düşündüm kendi kendime. Okyanus ötesi başka bir kıtada yaşadığı halde Modonna, ne yiyor, ne içiyor, çocuklarının adlarına kadar bilen hayranları vadır mutlaka.
Peki yaşadıkları halde çok önemsemediğimiz, hep gördüğümüz halde dikkat etmediğimiz, hayatımızda var olan ama basit ve içine dönük halleriyle çok ehemmiyet vermediğimiz kişiler illa ki vardır yakın çevremizde değil mi? Hani belki evin temizlik işlerine bakan biri olabilir, belki şirkette çalışan bir sekreter, ya da komşumuz bilmemne Hanım veya bilmemne Bey... Ne bileyim, merhaba dediğimiz yada demediğimiz, bu adam yada kadın da ne işe yarar hayatta, ne düşünür, nelere tepki verir diye düşünmediğimiz, bakıp görmediğimiz kişiler yani... Böyle kişiler işte...Vardır illa ki... Adlarını bile bilmeye zahmet etmediğimiz insanlar... Şimdi ben bunları düşününce aklıma Kürk Mantolu Madonna gelmesin mi? Ne alaka değil mi? Şöyle... Ünlü edebiyatçımız Sabahattin Ali'nin en sevdiğim romanıdır Kürk Mantolu Madonna. Yazarın bu kitabını okuduğumda Raif Efendi karakteri beni çok sarsmıştı. Eğer kalabalık bir yerdeysem ve beklemem gerekiyorsa; bir bilet kuyruğunda yada bir doktor bekleme odasında misal, belki de insanları incelemem bu kitap yüzdendir. Veya çevremdeki ilgili ilgisiz herkese merhaba demek istemem yada insanların görünen yüzlerine değil de görünmeyen iç dünyalarını anlamaya gayret sarfetmem bu kitap nedeniyle olabilir. Kim bilir? Şunu biliyorum ki, bu kitabı okuduğumda Raif Efendi'nin manasız ve ehemmiyetsiz görülen hareketleri ardındaki gerçek, benim gönül gözümü açmaya sebebiyet vermiştir. Edebiyat böyle birşeydir işte. Hiç düşünmediğiniz, hiç ehemmiyet vermediğiniz hususlara dikkat çeker. Hayatımıza mana veren küçük ayrıntılar hususuna, daha önce bir yazımda giriş yapmıştım. İşte devam ediyorum bu yazımla şimdi!
Daha önceki yazımda, "Şunu gerçekten iyi biliyorum, yaşam içindeki küçük aytıntılar önemlidir benim için. Sanıyorum edebiyat ve sinemayı da, insan ve yaşama dair sonsuz çokluktaki ayrıntılardan beslendiği için çok seviyorum. Biliyorum ki her kitap yada film, farklı bir öykü anlatıcının eseridir. Her öykü anlatıcının hayata bakışı ve birikimi farklı olacağından, her okuduğum kitap, her seyrettiğim film; anlatıcısının kendi dili ve üslubunca, kendi yolu ve yordamınca beni bambaşka ayrıntılar dünyasına sokacak demektir. Özellikle edebiyat ve sinemanın, bizim hiç düşünemediğimiz, göremediğimiz veya farkedemediğimiz yaşama mana katan ayrıntıları ortaya çıkardığını düşünmez misiniz? Ben düşünürüm. " demiştim. Kürk Mantolu Madonna romanının Raif Efendi ve Maria Puder en önemli iki karakteridir. Roman içine kapanık bir Türk gencinin, Berlin'de tesadüfen bir müzede gördüğü Kürk Mantolu Madonna adlı tablodaki kadına olan tutkulu aşkını şahane bir akıcılıkla ve lezzetli bir dille anlatan aşk romanıdır. Elinizen bırakamayacağınız, aynı gün bitirmek isteyeceğiniz enfes bir romandır Kürk Mantolu Madonna... Hani yüreğe tesir eden kitaplardan! Genelde tutkulu bir aşk romanı olarak dillense de, benim için Raif Efendi'nin psikolojisi ve iç dünyası önem kazanmıştı bu kitabı okuduğumda. Ailesi ve çevresi tarafından alelade biri olarak telakki edilen bir insanın iç dünyasında neler dönebildiğini öğrenmek, gözümün deydiği her kişinin mana kazanmasına sebebiyet vermiştir. Sabahattin Ali'nin 1943 senesinde yazdığı Kürk Mantolu Madonna romanı, gene bambaşka ayrıntılar eksenine girmeme vesile olmuştur. Edebiyatı sevmem galiba hep bu kitaplar yüzünden!
Ben ama aa..merak ettim şimdi bu romanı.
YanıtlaSilSen hep böyle yapıyorsun zaten.
Ben daha bir romanı okumamışken..
Sen beni başka romana heves ettiriyorsun.
Ben şimdi okuduğum romanı bırakacağım ve kürkü alacagım.
Sen sen yine başka romanı ballandıracaksın.
Ben tembelim, yavaşım, kırk kere düşünürüm.
Sen hiç ara vermiyorsun ki.
Ben ve Sen ben ormanda yürüyüşe çıkan
Kamlumbağa ile sincap gibiyiz.
Buna bir çare gerekiyor. Yoksa bütün okuduğum romanlar yarım kalacak.
Yar bana bir çare medeett..
Acaba bir beyaz atlı prens gelip buruşuk yanağıma buse kondursa sincapa dönüşürmüyüm.
Sevgili İtirazımvar,
YanıtlaSilBenim de itirazım var. Geçen sene yazmıştım Kürk Mantolu Madonna'yı. Son günlerde gece gündüz işlerim yoğun. Yeni yazı yazamadım. Eskileri kopyalayıp hayal kahveme koydum:)
Hatta Madonna acaba evlendi mi ki diye düşünmeden edemedim:)) Çünkü benim yazdığımda evlenmeye niyetliydi. Aradan bir yıl geçti:))
Bayat haber oldu ama napayım:)) Tekrar koyuverdim gitti. Bu arada okumadın mı daha:))
Aaaa!Sevgiler:)
Ne kadar güzel anlatmışsınız. Gerçekten bu kitap gönül gözünü açıyor insanın. Tüm sessiz, belki silik duran insanların içinde ne fırtınalar, ne hikayeler yatıyor kim bilir. Bu kitabı okuyan ama gerçekten hissederek okuyan biri olarak etrafımda gördüğüm herkese saygım daha da arttı... Biz bilmesekte herkesin hayatında bir şeyler oluyor. Kimseyi küçümsemek kimsenin haddine değil Raif Efendi'nin kendinden küçük patronunun karşısında sürekli ezilmesi beni çok üzmüştü. Kimse kimseden üstün değildir. Bunun herkes farkında olsa dünya ve insan ilişkileri bu kadar bayat olmazdı...
YanıtlaSilYüreğinize sağlık diyorum çok ama çok güzel bir yazı olmuş :)
Bu arada Dostoyevski'nin Beyaz Geceler adlı bir kitabı var. Kürk Mantolu Madonna' yı andırmıştı bana okurken. Konu olarak çok benzeşiyor faklı dil ve yorumlarla dolu olan bu kitabıda çok sevmiştim. Mutlaka okumalısınız. Fırsat bulduğum zaman blogumda paylaşıcam.
YanıtlaSilSevgiler :).
Selam Ne yapmalı, Beyaz Geceler öyle mi? Bakınız bakalım bu yazıma ne diyeceksiniz:))
YanıtlaSilhttp://hayalkahvem.blogspot.com/2011/07/karikaturlerde-roman-kahramalarn-gorme.html