11 Mart 2010 Perşembe

"Yürek"li Deyimlerle Bir Deneme Yazısı

Hani çok satan kitaplar vardır bilirsin, “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git,” sözgelimi. Bu kitabı ilk kez kitapçının vitrininde gördüğümde, resmen yüreğim önce "hop", sonra "cız" etmişti. Çakar çakmaz çakan bir çakmak gibi, yüreğim önce "hop", sonra "cız" edince, yüreğime "cup" diye bir ateşin düştüğünü hissettim. "Cup" diye yüreğime düşen ateş, yüreğime indi… indi... Resmen yüreğimi yaktı… Bir davul gibi yüreğimi şişirdi de şişirdi… Neden mi? Nereye gönderiyorsun kardeşim? Yola çıkan birinin başına neler gelir hiç işitmedin mi?

Misal ben… Dinle bak… Kitapçı vitrininde o kitabı gördüğüm günün sabahında, yüreğimin götürdüğü yere gitmek için yola çıkmıştım. O kadar heyecanlıydım ki , yüreğim üçbuçuk atıyordu yemin ederim. Hoplaya zıplaya apartmanın kapısından çıkarken tanımadığım bir adama rastgeldim. Bende yürek Selanik tabi… Önce yüreğim ürperdi yani, ne yalan söyleyeyim… Sonra yüreğim ağzıma gelmedi değil.. Geldi. Gene de dayanamadım, adama gülümseyerek “Selam” dedim. Aaa! Bırak selamımı almayı, suratıma garip garip bakmadı mı seninki? Daha neler! Öylece kalakaldım kapıda, kendimi enayi gibi hissettim. Hissettirdiği için kendimi enayi gibi, bu adama dava açmayı yürekten istedim. Sabah sabah kalbim kırılmıştı tabi. Bu hasarı kim tazmin edecekti ki? Bütün bunlar aklımdan geçince, çok zeki biri olduğumu düşündüm. Becerebilsem kendimi alnımdan öpecektim. Yüreğine danış da söyle, selamsız birine dava açmayı düşünmek şahane bir fikir değil mi sence? Neyse… Bu kadarla kalsa… Bak dinle....

Öyle bir gün geçirdim ki, yüreğimin götürdüğü yere gitmek için evden çıktığımda anlatamam… Hatırladıkça yüreğim parça parça oluyor inan ki. Sözgelimi otobüs durağındaki kadın yüreğimi tüketecek vaziyette, yüzüme baka baka yalan söyleyince, Baltalı İlah Zagor gibi “Ahhyyaakk!” deyip üzerine saldırmak istedim. Bana sattığı bileti, başka birine de satmış. Ne o, benim biletim iki saat sonraki otobüse aitmiş. Daha neler? Bu kadar da olmaz ki! Pes yani! Anlayacağın daha otobüse binmeden yüreğim çoktan tükenmişti. Sosyal ilişkilerim resmen galeyana gelmişti. Bezgin Bekir vaziyetinde kaderime boynumu bükmüştüm. Her iyiniyetli çabam trajedik olayla neticelenmişti. Bu ne yaman çelişkiydi. Aniden karar verdim. Yüreğim parçalanarak yüreğimin götürdüğü yere gitmekten vazgeçtim. Yüreğim elimde ofise geri döndüm. Aynı günün akşamında ekmek almak için fırına gittiğimde, kitapçının vitrininde “Yüreğinin götürdüğü yere git” adlı bu kitabı görünce… Ahh! Yüreğim önce “hop”, sonra “cız” etti işte… Ben var ya... O gün bugündür bu kitabı okumadım... Yooo... Öyle çok satan kitapları okumam diyecek kadar entellektüel birikimi olan biri değilim. Okurum okumasına da... Bu kitabı adı yüzünden alamam ki elime... Çünkü yüreğim önce "hop" ediyor, sonra "cız" ediyor "Yüreğinin Götürdüğü Yere Git" cümlesini görünce!!

1 yorum:

  1. Ne yalan söyliyim duyduğumda YÜREĞİM BURKULDU.
    Duydum dediğim şeyle bir de karşılaşınca da YÜREĞİME İNDİ. İnsan sevdiğini öyle görünce YÜREĞİ DAYANMIYOR TABİ. Yürek bu boru değil ki.
    Onun bana bakmaya o anda YÜREĞİ ELVERMEDİ ise de ben anladım YÜREKTEN YÜREĞE BİR YOL VAR gerçekten de. İşte bu biraz YÜREĞİME TESELLİ OLDU.
    yÜREĞİNİz HEP SEVGİYLE KALSIN :)

    YanıtlaSil