Bak şimdi. Birlikte kovboy filmlerini düşünelim. Her kovboy filminde alışık olduğumuz bir sahne vardır ya hani… Gecedir. Ateş yakan kovboy,bir kahve pişirir. Kahvesini içer ve uyur. Çizgi romanlarda da genelde böyledir. Şimdi elimde bir çizgi roman sayfası var. Gece. Çizgi roman kahramanı yaktığı ateşin başında oturuyor. Aaaa! İnanmıyorum! Kahve içmiyor da kitap okuyor. Çizgi romanın karelerine tek tek bakıyorum. Dört karede de çizgi roman kahramanının elinde kitap var. Elindeki kitabın satırlarına dalmış okuyor. Karelerin altında da okuduğu kitaptan cümleler yer alıyor: “ Yuvarlak bir kuyunun tam kenarına düşmüştüm. O an için kuyunun büyüklüğünü kestirmem mümkün değildi. Elimle yoklayarak kuyunun ağzından küçük bir taş parçası koparıp kuyunun içine attım. Birkaç saniye boyunca taşın aşağı düşerken duvarlara çarparak çıkardığı sesleri dinledim. Sonunda taş yankılar yaparak suya düştü. Aynı anda bir gürültü işittim…” Bu çizgi roman kahramanı bir kovboy. Berardi’nin yazdığı, Ambrosını’nin çizdiği bu kovboy çizgi roman kahramanın adı ise Alaska ve serüvenin adı Vicdan Borcu. Ve Alaska çizgi romanda E.A. POE’nun Kuyu ve Sarkaç adlı eserini okuyor. İşte sayfanın fotoğrafını çektim. Yukarıda. Ben kitap okumayı severim. Hele gece olunca... Hele çizgi romandaki gibi ateş başında... Hele bir de açık havada öyle mi? Keşke o çizgi roman kahramanı ben olsam denmez mi bu durumda? Derim inan ki... Ben kitap okumayı çok severim. Çizgi roman kahramanının da kitap okuyanına bayıldım vallahi daha ne diyeyim:)
Ken Parker'ın her bir macerası istisnasız 98 sayfadır. Bununla birlikte bu 98 sayfa 500 sayfalık bir tuğla romanın yoğunluğuna eşdeğerdir. çizgiroman, edebiyat ve sinemanın buluştuğu, buluşmakla kalmayıp birbirini tamamladıkları ender mecralardan biridir. Ne mutlu Alaska'yı severek okuyana...
YanıtlaSilKen Parker :) İyi bir kitap okumanın tadını verebilen nadir çizgi romanlardan biri...
YanıtlaSilHep söylerim tekrar söylüyorum: Alaska her sayısı üzerine tez hazırlanabilecek olan bir çizgi roman. Alaska okumayıp "çizgi roman okuruyum" veya "edebiyatı biliyorum" veya "felsefe okurum" demesin.
YanıtlaSilÇROP'a bir kuple çalıyorum yazınızdan efenim. Devamını buradan okurlar artık :)
İnanmıyorummm! Ben bütün gün İstanbul'da
YanıtlaSil"Fiyat Rekabetinin Sektöre ve Acentelere Etkileri" konulu panelde, sigortacılık dertlerini dinlerken, bu arada bakar mısınız kimler Hayal Kahvem'e uğramış:)Bir daha çat kapı gelmeyin de haber veriverin de bir kahve ikram edivereyim:)
Neyse... Akşam eve dönerken Ken Parker'ın Apaçi serüvenini okudum. Bu sayısında bile gene iki yerinde kitap muhabbeti vardı. Seviyorum ben bu çizgi romanı:))
Eyvahh! ÇROP'a mı gitti yazı gene... Bi çeki düzen vereyim o zaman bari cümlelerime:))
Teşekkürler ilginize.
Sene 1997 falan, bu kareleri kullanarak Milliyet'in Cumartesi ekinde kitapsever çizgi roman kahramanları diye bir derleme yapmıştım. Arayım da bulayım onu bir... Ken Parker yalnızca en sevdiğim çizgi roman değil, karakter olarak da idollerimden biridir.
YanıtlaSilİnanamıyorum! Memleketimin bütün meşhurları yorum yazdı.... Aaaa! Landlord,Ümit Kireççi, Sıtkı Sıyrıl ve Mit!
YanıtlaSilYaşasın! Hep çizgi roman mı yazsam acaba:)))
Teşekkürler Landlord! Sizin derlemenizi çok merak ettim şimdi. Eyvah! Haydi bulun da okuyalım bari, Tersninja'da!!
Efendim, bende size bir "kovboy kahvesi" tarifi vereyim o zaman :)
YanıtlaSilcezve (ya da demlik) yarısına kadar kahve ile doldurulur, üzerine su ilave edilir ve ateşte kaynatılır. Kaynadıktan sonra içine bir at nalı atılır, eğer at nalı yüzmüyorsa, biraz daha kahve ilave edilerek servis yapılır :))
sonra bu kahveyi içen, yatmaya gitse de, uyuyabilir mi, devamı önümüzdeki sayıda... :))
Efenim, burnuma kovboy kahvesi kokusu geldi. Ayrıca bir de nal sesi... Devamını bekliyoruz sabırla:)
YanıtlaSil