Kimi zaman yazdığım yazılarda, hayalperestliğimden söz ederim. Aslında hayalperestliğimin doğru bir tanımlama mı olduğuna pek emin değilim. Şunu gerçekten iyi biliyorum, yaşam içindeki küçük aytıntılar önemlidir benim için. Sanıyorum edebiyat ve sinemayı da, insan ve yaşama dair sonsuz çokluktaki ayrıntılardan beslendiği için çok seviyorum. Biliyorum ki her kitap ya da film, farklı bir öykü anlatıcısının eseridir. Her öykü anlatıcısının hayata bakışı ve birikimi farklı olacağından, her okuduğum kitap, her seyrettiğim film; anlatıcısının kendi dili ve üslubunca, kendi yolu ve yordamınca beni bambaşka ayrıntılar dünyasına sokacak demektir. Özellikle edebiyat ve sinemanın, bizim hiç düşünemediğimiz, göremediğimiz veya farkedemediğimiz yaşama mana katan ayrıntıları ortaya çıkardığını düşünmez misin? Ben düşünürüm.
1883 doğumlu ünlü siyasetçi ve yazar Memduh Şevket Esendal'ın,"Bir Haydut Kuş" adlı öyküsünü bilir misin?Yazar bu öyküsünde, yaşamın içindeki çok sıradan bir durumun tespitini yapar. Kırda kardeşini bekleyen çocuk gökyüzünde uçan kuşa özenir. Sonra kuşun bir yılanı öldürmesine ve yemesine şahit olur. Şaşırır. Bu durumu kardeşine anlatır. Kardeşi kuşun evdeki tavukları yiyeceğine kırdaki yılanları yemesinin daha iyi olduğunu söyler. Çocuk o ana kadar bir kuşun ne yılan ne tavuk yiyeceğini aklına getirmemiştir. Bütün bunları düşününce neredeyse kuşlardan nefret edecektir. Akşam yemekte olanları babasına anlatınca babası, " sen tavukları düşüneceğine bizi düşün" der. Çünkü babası da tavuğu, öldürüp yemeleri için beslemektedir. Doğada vahşice gelen bu durum, insanlar için de mevcuttur. Öyküdeki her şey hayatta olduğu gibidir. Hayatın bir anını, bir kesitini, ama hepten önemsiz saydığımız bir durumunun tespidir okadar.
Amerikan Güzeli filmindeki rüzgarda uçuşan naylon poşeti hatırlar mısınız? Poşeti hareket ettiren nedir? Gözle görünen bir şey yoktur.Naylon poşet kendi kendine uçup dans ediyordur sanki. Sanıyorum filmde birkaç dakika bu görüntü veriliyordu ve şaşırtıcı güzellikteydi. Sadece naylon poşetin rüzgarda hareket edişinin tespitiydi o kadar, hayata dair küçük bir ayrıntıydı yani. Peki hiç seyrettin mi yaprakların ağaçtan kopup düşüşünü ve eğer esinti varsa, yaprakların havadaki danslarını... Seyretmeni tavsiye ederim! İnanılmaz derecede büyüleyicidir!
Ayrıntılar, en ince detaylar, nüanslar.
YanıtlaSilBunlar üzerinden yapılan yorumlar,buluşlar.
Algılamak , derin düşünmek, farkına varmak,doğru yorumlamak.
Vildan Hanim hayata dair, insani ve sanatsal konularla bütünleştirmişsiniz kendinizi ne güzel. Çok başarılı buluyorum sizi.
Fakat aklınıza hiç gelmemiş olduğuna inandığım bir dalda da çok başarılı olacağınıza eminim ben. Üstelik bu alanda yetişmiş elemana okadar ihtiyaç var ki.
Kızmazsanız ne olduğunu hemen yazacağım.
Öyle olun diye demiyorum ama yazınız bunu çağrıştırdı.
Gayet samimiyim.
Krimonoloji.
Sevgili Kripto, ayrıntıları seviyorum diye bana Krimonolojiyi uygun görüyorsunuz,öyle mi? Şimdi bir düşünelim bakalım... Kiminle kendimi özdeşleştirebilirim? Hangi kadın dedektif var ki? Ben olabileyim?
YanıtlaSilHani Hürriyet gazetesinde, çizgi macerası olan Dedektif Nik vardı… O mu olayım?
Sir Arthur Conan'ın yarattığı İngiliz dedektif Sherlock Holmes, yardımcısı Watson.. mı olacağım?
Agatha Cristie’nin yumurta kafalı dedektifi, Hercule Poirot mu yoksa?
Aaa! Buldum.. Agatha Christie’ nin yarattığı yaşlı kadın dedektif vardı… Miss Marple…
Buna ne dersiniz? Hiç evlenmemiştir… Küçük bir kasabada yaşayan sevimli ve cingöz bir ninedir. Neyse... Öyle üzgündüm ki şöylee ünlü bir kadın dedektif yok diye...Sayenizde buldum:) İkinci ben olabilir miyim? Olsam keşke:)) Sizinle bir dedektiflik ofisi açalım mı ne dersiniz?:)
ben sizin onların hepsini aşacağınızdan eminim.
YanıtlaSilBirlikte çalışma fikriniz için onur duyarım. Kayınvalidemi de alalım derim. Çin gibidir kendileri. Beyni çok farklı çalışır. Pişman olmayız inanın.
Saygılar