Heyy! Bilirsin değil mi Edebiyat öğretmeni Mr. Keating’i... Bak eğer Mr.Keating'i tanımıyorsan... Hele hele Ölü Ozanlar Derneği'ni bugüne kadar seyretmediysen... Hele "hiç duymadım" diyorsan... Lütfen bu satırdan sonra yazdıklarımı okuma, bırak burada... İnan tüm samimiyetimle söylüyorum, şaka yapmıyorum bu defa... Bu film seyredilmez mi? Of! "Carpe Diem!" dostum... "Carpe Diem!"... Anı yaşa!.. Bu filmdeki öğretmenin öğrencilerine verdiği en büyük hayat dersi izlenmez mi? Profesör Keating öğrencilere bir şiir okutur... "Henüz vaktin varken tomurcuklarını toparla.. Zaman hala uçup gidiyor... Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüp, yok olabiliyor." Şiir okunduktan sonra öğretmen "Henüz vakit varken tomurcukları toparla" dizesinin Latince ifadesinin "Carpe Diem" olduğunu, "Carpe Diem" in ne anlama geldiğini öğrencilerine sorar. Bir öğrenci "Yaşadığın günü kavra!" diye cevap verir.
Acaba şair neden böyle duygu veren bir dize yazmıştır? Profesör Keating Carpe Diem'i öğrencilerine anlatmaya başlar. Der ki: "Hepimiz solucan yemi olacağız arkadaşlar! Buna ister inanın ister inanmayın ama bir gün hepimiz nefes almayı keserek öleceğiz." Sonra duvarda asılı olan, çok eskiden bu okulda okumuş öğrencilerin fotoğraflarını öğrencilerine gösterir. Ve sözlerine şöyle devam eder: "Hiç geçmişten gelen yüzleri incelediniz mi? Kimbilir kaç kere bu fotoğrafların önlerinden geçtiniz. Onlara daha önce ciddi olararak hiç bakmadınız. Onlar da sizler gibiydi. Aynı saç modeli. Tıpkı sizler gibi coşku doluydular. Sizler gibi kendilerini yenilmez hissediyorlardı. Sizler gibi hayata umut dolu bakıyorlar, çok büyük başarılara imza atacaklarını düşünüyorlardı. Peki onlar yapabileceklerini yapmak için çok mu geç kalmışlardı? Çünkü şu an hepsi çiçeklere gübre olmuş durumdalar. Biraz dikkatle dinlerseniz hepsi size "Carpe Diem" diye fısıldıyorlar." Çocuklar hep birlikte yaklaşır ve eğilirler duvardaki siyah beyaz fotoğraflara... İşitmeye çalışırlar bir vakitler kendileri gibi capcanlı olup şimdi ölü olan fotoğraftaki öğrencilerin fısıltılarını... İyice kulak kesilirler.. Arkadan öğretmen fısıldar... "Yaşadığınız günü kavrayın çocuklar... Yaşadığınız günü olağandışı kılmaya çalışın..." Filmin o sahneleri var ya offf... Büyüleyicidir.
Filmi anlatmak niyetinde değilim. Sadece filmin başında öğretmenin öğrencilerine verdiği bu hayat dersinin çok önemli olduğunun bilincindeyim. Hepimiz bir gün solucanlara yem, çiceklere gübre olacağız. Bundan kaçış yok. Şunu öğretiyordu Profesör Keating öğrencilerine... "Geri dönüş yok! Yaşadığın günü olağanüstü kıl! Anı Yaşa!" Böyleyken böyle işte... Bir Öğretmenler Günü yazısı yazmak istedim. Elim Ölü Ozanlar Derneği'ne gitti ne yapabilirim? Aslında filmde bir de Profesör Keating'in şiir üzerine bir muhabbeti vardır ki.. Of, of, of! Müthiştir! Dur bakalım... Şimdi anne sözü dinler gibi masum yatağa gitmeliyim. Sabah ola hayrola demeliyim:)
Ah o son sahne,
YanıtlaSilİnsanın öğretmen olası geliyor ama öğretmen!
Sevgili Hayal Kahvem, film arşivimin 202.filmi Ölü Ozanlar Derneği severek 3 kez izledim..Öğrencilerine yaşam öğretisini kavrama yetisini veriş tarzı gerçekten çok güzel..İşte hatırlattın 4.kez izleyeceğim seviyorum felsefe içerikli filmleri..:)
YanıtlaSilInsanat Hocam burdayken, film tavsiye etmek pek bana düşmez ama; bence bu filmin devamında "IF...." de izlenmeli. :))
YanıtlaSil(http://www.imdb.com/title/tt0063850/)
Olur mu öyle hiç hocam sayenizde hatırladım IF'i bloga koymayı unuttuğum bir eser Malcolm McDowell'ın Alex'ten ibaret olmadığının bir kanıtı.
YanıtlaSilHatırlatma için teşekkürler :)
aman hocam, reca ederim :)
YanıtlaSilbenim naçizane sıralamam şu şekilde olur gibime geliyor, yani bunları peşpeşe izlemek lazım diye düşünmekteyim:
Monalisa Smile
Death Poets Society
If...
Clockwork Orange
selamlar :)
İyi ki Öğretmenler Günü olmuş da, sen bu şahane filmi hatırlayıp yazmışsın. teşekkürler doğrusu ;)
YanıtlaSilHep birlikte Ölü Ozanlar Derneği'ni hatırlamamız iyi oldu demek ki? Ne güzel!
YanıtlaSil