28 Kasım 2010 Pazar

Şiir Yazamamayı Kafama Takınca, Bak Neler Gördüm Rüyamda!


Son zamanlarda kafama fena  takmıştım. Çok fena! Bak şimdi. Ben şiir seven biriyim. Şiirden büyük haz aldığım için Rabbime daima şükrederim.  İnan ki böyle... Düşünsene, kaç kişi şiir seviyor, şiir okuyor, şairlerin menzilinde dolanmaktan hoşlanıyor ki benim gibi? Çoğu elinin tersiyle itiyor. Hatta tersiyle itmek için ellemek gerekiyor. Bazıları ne yazık ki  bırak şiiri itmeyi, şiir kitaplarına dokunmak bile istemiyor. Neler kaçırdıklarını  bilmiyorlar ne yazık ki. Mesafeli duruyorlar. Eğer ben şiirden hoşlanıyorsam bu bana verilen  ayrıcalıktır diye düşünüyorum. Çok özel ve mühim bir durum bence. İyi ama şimdiye kadar  hiç şiir yazmadığımı yeni fark ettim. Ve ahir ömrümde bir dize bile yazmadığımı farkedince, çarpıldım kaldım inan ki. Ogün bugündür ne yeme ne içme vardı bende. Niye böyleyim, niye hiç şiir yazmadım, niye bu yetenek verilmemiş bana diye düşünüp duruyordum sadece. Yoo.. Hani şimdi böyle yazıyorum ya masum masum... Hani düşüncelerimi samimiyetle itiraf ediyorum. Bakma böyle masum yazdığıma. İçim içimi yiyordu.  Çok fena şeyler düşünüyordum. Hatta resmen yaradılışıma isyan ediyordum.  Kendimi kim gibi hissediyorum biliyor musun? Patrick Süskind'in Koku adlı romanını ya da filmini bilirsin herhalde. Romanın kahramanı Jean Baptiste Grenouille'i hatırladın mı? Hani kokulara karşı son derece duyarlı olan kahraman. Her türlü kokuyu kilometrelerce uzaktan alabilen ve ayrıca her kokuyu ayrı ayrı hissedebilen biridir. Kendisine müthiş bir yetenek bahşedilmiş. Jean Baptiste'e yapılan müthiş bir kıyak vaziyetiydi bu yani. İyi ama...  Her şeyin kokusunu almakta ve hatta bu kokuları üretmekte son derece yetenekli olan biri kendi kokusunun olmadığını farkedince ne oluyordu peki?  Hatırlasana... Nasıl zıvanadan çıkıyor  hatta deliriyordu değil mi? İşte romanda ve filmde bütün kokuları çok iyi hissederken, kendi kokusu olmadığını farkeden Jean Baptiste'in  durumunda gibi hissetmeye başlamıştım  kendimi. Aman Allah saklasın! Sonra kendine koku yapmak için neler yaptığını anlatmak istemiyorum şimdi. Feci. Hatta acı verici.


Bir gece bu konuyu kendime  o kadar vesvese yapmıştım ki anlatamam. Bu fena hislerle yatakta sağa sola dönerken uyumuşum. Hayırdır insallah der misin? Çünkü tuhaf bir rüya gördüm. Bak şimdi. Rüyamda çalışma masamda birşeyler karalama çalışıyorum. Aklımsıra minik minik şiir dizeleri yazıyorum. Olmuyor. Tekrar yazıyorum. Beğenmiyorum. Yazdığımı çiziyorum. Tekrar tekrar deniyorum. Mümkün değil. Beceremiyorum. Ansızın gözlerimde kırmızı şeytani bir şimşek çakıyor sanki.. Ardından  resmen kan bürüyor gözlerimi... Kalkıyorum ayağa. Rüya bu ya, masamın üzerinde bir alet beliriyor. Bu hafızadan ilhamları çeken bir makinaymış güya. Şimdi iki sevdiğim şairi düşünmeliymişim ve bu makineyle onların hafızalarından ilhamlarını çekip kendi hafızama yerleştirmeliymişim. Bu olacak iş mi  kuzum? Biliyorum olacak bir şey değil. Ama ne yapabilirim? Elimde değil ki... Rüya! Tuhaf  bir rüya gördüm demiştim ya sana...  Bu rüya bir nevi  Sil Baştan ve  Başlangıç filmlerinin karışımı gibi.. Rüyalar bazan ne enteresan  oluyorlar değil mi? Neyse... Seçeceklerim kısa şiir yazan şairler olmalıymış. Ben şiircik yazmak arzusundayım ya "yalnızlık paylaşılmaz... paylaşılsa yalınızlık olmaz" dizelerinin sahibi Özdemir Asaf veya "gemliğe doğru... denizi göreceksin... sakın şaşırma" dizelerini yazan Orhan Veli .aklıma geliyor bu durumda tabii. İyi ama onlar yaşamıyorlar ki. Ruhlarına rahmet, çoktan  göçtüler öbür dünyaya. Kısa şiir yazan ve yaşayan şairleri   hatırlamaya çalışıyorum bu durumda. Haiku ve naikularını çok sevdiğim Metin Üstündağ ve Numan Serteli geliyor aklıma. Of! İnanmayacaksın ama yüzümde çılgınca bir ifade beliriyor. Gözlerimi kısıyorum. Aynaya bakıyorum. Of! Sanki Batman'ın en büyük düşmanı Joker'in yukarıdaki fotoğrafı gibi bir görüntü veriyorum. Kendi durumumdan kendim ürküyorum. Ama şiir yazmayı çok istiyorum ya bu vaziyetimi hiç umursamıyorum. Of! Rüyamda çok kötüyüm. Çok kötü.
 
 

"Önce Numan Serteli" diyorum.. Niye mi? Bilmiyorum.. Rüya bu... Ne yapacağıma karar vermek benim elimde değil ki. Birden Numan Serteli'nin  evinde beliriyorum. Elimdeki aletle oda oda dolaşıyorum. Buluyorum. İşte... Şair yatağında yalnız başına uyuyor. Usulca odaya giriyorum. Aleti yanındaki boş yastığa  bırakıyorum. Uyanıyor. Şaşırmıyor biliyor musun? Bana gülümseyerek: "Şiir yazmayı öğreneceğim deyu mu?" buradasın" diyor.  Kemiğime kadar işlemiş mahçubiyetim sebebiyle konuşamıyorum. Hatta yanaklarımın biraz kızardığını hissediyorum. Başımı emme basma tulumba gibi öne arkaya sallıyorum. Önce makinayı sonra onun başını  elimle işaret ediyorum. "Tamam... Peki... Ama hepsini çekme, biraz bana da bırak bari." diyor. İşte o anda masum ve şaşkın bir hal beliriyor yüzümde. Vazgeçeceğim galiba. Düşünüyorum o anda. Şimdi ben şairin tüm ilhamını çekersem, o güzelim naikuları nasıl yazacak sonra? Evet.. Ya  Metin Üstündağ?  Yazdığı kitapları bulabilmek için kaç kitapçı ya da sahaf dolaştığım geliyor aklıma. Metin Üstündağ'ın  bayıldığım  o güzelim şiircikleri geliyor hatırıma sonra... Ya benim yüzümden bundan sonra  hiç yazamazsa peki?  "dünyanın en uzun.. en güzel kışına.. rast-la-dık.. ey ömür.. sus lapa lapa" gibi şiircikleri sözgelimi... Of! Yapamam dedim. Yapamam! Haksızlık bu... Ellerimi dua eder  gibi gökyüzüne kaldırdım. "Tanrım, vazgeçtim.  Ben şiir yazmak değil, şiir okumak istiyorum." diye haykırmaya başladım ki... O ne? Birden ortalık bir film sahnesi geçisi gibi kararmadı mı? Evet  ortalık ansızın kararıverdi. "Hoppala" falan deme lütfen... Bu anlattığım bir rüya! Gerçek değil ki!


Rüyam aydınlandığında ben gene çalışma odamdaydım. Nedense hafızadan ilham çekme aleti yoktu ortada. En masum halimle çalışma masamın koltuğuna oturdum. Şöyle bir geriye yaslandım. Derin bir "ohh!"çektim. Bilinçsizce bilgisayarda dolanmaya başladım. Aaa! O ne? İnanamadım gözlerime! Numan Serteli yeni  bir naiku yazmamış mı? Aynen şöyle: "ve bugün sabah.. her şeyden habersiz yanımda yatan.. ölü bedenimle uyandım.." Nasıl yani? Şair acaba benim rüyada başının üzerinde  gezindiğimi hissetmiş miydi? Yoksa ilham böyle bir şey miydi? Eğer makineyi kullansaydım yoksa... yoksa... Allah saklasın... Başına bir şey gelecek miydi? Rüyamda bile olsa, başkasının ilhamını almayı, kendi faydam için başkalarına zarar vermeyi  iyi ki denememiştim. Ellerimi göğsüm üzerine bastırdım. Allah'a şükrettim. Şiir yazamamayı kafama fazla takmıştım ya  yaradılışıma resmen isyan etmiştim. Bu rüya belki bana bir ihtardı.  Bir daha şiir yazmak konusunda ağzıma tek kelime almayacağıma yemin ettim. Benim kendi ilhamım gelirse, şiir nasılsa kendiliğinden dökülecekti. Güneş usul usul görevine doğru ilerliyordu. Hoş bir makamda sabah ezanı okunuyordu. Şükrettim.

14 yorum:

  1. Harika olmuş,gerçekten şair olmak ayrı bir yetenek işi..ama saklamıycam ben de çok kıskanıyorum..:)

    YanıtlaSil
  2. "Şiirin duyarlılıklarından soylu tatlar alabilen kişi, gerçek bir şairdir; ömrü boyunca bir tek dize yazmamış olsa da."
    George Sand

    Güzel bir paylaşım hazırlamışsınız, yukardaki sözü hatırlatmamı hoş görün!

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler CWRM... Kıskanmayın sakın, benim gibi rüya görürsünüz sonra:))

    YanıtlaSil
  4. Ali Zafer, zahmet edip George Sand'dan bir alıntı yazmışsınız. İyi ki yazmışsınız ama inanın merhem oldu yarama.. Sağolun.

    YanıtlaSil
  5. Orhan Pamuk'da şiir yazmaz, ama büyük yazardır, siz de düz yazıyla keyifli işler çıkarıyorsunuz, belki bir gün şiir de çıkar, neden olmasın, dizeler mühürlü değil ya...

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Selam Nessuno... Tamam işte bekliyorum... Bir gün yazacağım elbet:)) Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Selam Sabahhattin Bey, Çok sevindim. Ne güzel!

    YanıtlaSil
  8. Bu ne güzel haber "Bloklardan Seçmeler" desin çalışmalarınla..ben biliyordum zaten hayalet sanatçı olduğunu ..nasıl saklarsın seni seni..;)) Şaka bir yana şu an ilk hedefim senin düzetini yakalayabilmek olsun blogerlikte..:))

    YanıtlaSil
  9. oO..çok güzel olmuş bu kurgulama. Alis harikalar ülkesindeki gibi tat aldım. Ellerine sağlık arkadaşım. Şiir yazmaman kayıp değil bence. Bu okuduklarım okadar canayakın ki..
    Rüyalarının devamını diliyorum :)

    YanıtlaSil
  10. yaşar kemal'in al gözüm seyreyle salih kitabını bilir misiniz? salih yıllarca demirci ustasını izler ve sonra bir gün geçer örsün başına sanki yıllardır demircilik yaparmış gibi çalışmaya başlar.şiir okumayı seven,hele ki şiirlerle denemeler yazan birisi elbet bir gün şiir de yazar.strese lüzum yok.şiir geleceği zamanı bilir.belki bir gün kendi şiirinizi rüyanızda görürsünüz. :)) ben görmüştüm.

    YanıtlaSil
  11. @Selam Dilek... Hımm.. Rüya çok bende. İste isteyebildiğin kadar... Rüya.. Hülya.. Hayal...
    Ne ararsan var...... Gerçek peki? Hani nerde????

    @Selam Kara Kitap, hoş bir örnek vermişsiniz. Kara Kitab'ın beni teselli etmesi var ya inanın ilaç gibi geldi. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  12. Her şeyin bir anlamı var ve emin ol ki bir gün dizeler seni de bulacak....

    YanıtlaSil
  13. selamÖncelikle yazın harika olmuş,çok begendim arkadaşım. izin verirsen blogumada koymak isterim.(bu konuda bana hatırlama yap)
    Şiir dendimi destursuz dalarım içeri.herkes yazamaz demem ama şair ruhlu olmakla hem alakalı hemde degil şöyle an gelir ilham verir atilla ilhan olursun.an gelir bir halt yapamazsın. yada her cümle sana yazdırır aşkı,acıyı,yaşamı,ölümü,ömürü ve yer mekan gerekmez yazmak için.işte bende az ve öz olarak yazıyorum yüreklerin BAM teline dokunarak. okumak,yazmak,sohbet etmek isteyen dostlarıda http://karamavi.blogspot.com adresime beklerim.

    YanıtlaSil