Bu öğretmenler gününde benim öğretmen kardeşe bir sürpriz yapsam dedim. Öğrencilerine çikolatalar, kardeşe de "çok bir şey de getirmez, eli boş da gelmez" cinsinden beğeneceğini düşündüğüm minik bir hediye aldım. Öğretmenlik yaptığı devlet okuluna gittim. En son geçen yıl uğramıştım gene böyle çat kapı. Şaşırtmayı severim ya... Kardeşimi şaşırtmıştım. Öğrencileriyle şarkılar söylemiş, oynamıştık bir ders boyu. Sözlerimin içine hikayeler katarak mesleğimi anlatmıştım biraz. Geçen yıl 5. sınıfı okutuyordu. Bu yıl ise 1. sınıf. Öğretmenlik özel bir meslek arkadaşım. Öğretmeyi ve asıl çocukları seven insan öğretmenlik yapacak. Benim kardeş öğretmenlik için yaratılmış cinsten. Sapına kadar öğretmen denilenlerden... O ne derviş sabrı Yarabbim! İnanılacak gibi değil. İtiraf etmeliyim ki ben bir ders boyu zor dayandım. Yoo.. Doğruya doğru... Çok eğlendim. Tamam. Yeter o kadar... Ne yalan söyleyeyim, bütün gün mümkün değil çekemem. Neyse... Bu yıl 1. sınıfı okutuyor ya, daha vahim tabi.. Bıdı bıdı bıdı... diye düşüne düşüne okul bahçesine girerken, öğrencilerin koşuşturduklarını görünce teneffüste olduklarını anladım. Biraz üzüldüm. Acaba içeri girmelerini beklesem mi diye bir süre düşündüm. Fakat yetişmem gereken bir toplantım vardı. Bekleyemezdim. Hemen kardeşi bulma umuduyla öğretmenler odasına girdim. Baktım... Benim kardeş yok. Of! Meğer öğretmenler günü üç ders yapılmamış mı? Benim kardeşin işi bitmiş de eve dönmemiş mi? Hımm.. Kalakaldım tabii.. Tam o anda aklıma Elizabeth geldi. Bizim bir arkadaşın Amerikalı eşi.. Geçenlerde anlatıyordu. Bedeni biraz iri kıyım olduğu için kendisine göre hazır bir şey bulamayınca, kıyafetlerini terziye diktiriyormuş. Ama dikilen elbiselerden hiç memnun kalmıyormuş. Bunu anlattıktan sonra iki kolunu şöyle bir yere doğru sallayarak: "Hep hayal kirikliği! Hep hayal kirikliği!" demişti. Sesindeki tonlama ve kiriklik kelimesi pek hoşuma gitmişti. Hoşuma gitti öyle mi? İşte kardeşimi bulamayınca okulda... Ve ona sürprizler yapmayı planlayıp, düşündüğüm olmayınca... Kendimi aynı Elizabeth gibi hissettim. Ve öğretmen odasının ortasında, beni hiç tanımayan öğretmenler arasında, bağırarak "Hep hayal kirikliği! Hep hayal kirikliği!" dedim. Sonra mı? Yooo... Şimdi işe dönmeliyim....
Öğretmenler günü denince içimi haiff bir kıskançlık sarar. Bu denli hatırlanmak kutlanmak bir öğretmenlere bir de Atatürke nasip oluyor galiba. Benim gibi normal bir vatandaşında kutlanmak hakkı değilmi bir konuda.
YanıtlaSilEvet.. ben de istiyorum.
Bu duygular içindeyken bir öğretmen arkadaşıma kutlama mesajı attım.
Bakın ne demişim.
''ÖGSEJMENLES GUNUN KVİU OİSUN.
ÇNK OTUVOSUM ''
Kıskançlıktan elim bile varmamış doğru harflere basmaya.
Banane..bulun bana da bir kutlama. :(
Hey, Dilek şimdi içim fena oldu inan ki:) Yapılır mı bu bana? Ne yapayım ben şimdi? iyi mi bir kahve yapayım ve sana uğruyayım:)) İyisin değil mi? Canımcım sen benim baş öğretmenimsin. Kutlamadım mı ben seni:)) Of!
YanıtlaSilSevgili Dilek,
YanıtlaSilNedir biz öğretmenlerin siz kıskançlardan çektiğimiz(!) Tatilimizi kızkanırsınız, yılda bir kutlama günümüz var onu da siz kıskandınız:)) Sizin de anneler gününüz var mesela.Hem de harika şansonlar söylediğiniz yumuşacık bir sesiniz var. Bir de Hayal Kahvem' in burnunun dibinde oturuyorsunuz. Ben de sizi kıskandım.
Hayal Kahvem,
YanıtlaSilKimbilir kardeşiniz de öğrencileri de bilselerdi sizi kaçırdıklarını çok üzülürlerdi eminim. Neyse siz yolunuz düştükçe uğrayın ;bu aralar havalar güzel beden dersinde mendil kapmaca oynarlarken bulabilirsiniz bahçede onları; ya da camdan dışarı bakıp sonbaharın dökülen yapraklarını seyrederken "hapşu" şarkısını söylersiniz beraberce. "Kipatımı açabilir miyim?", "Aj kaldı, delemicektim şınıfa" diyenler içinde çocukluğun ne kadar muhteşem olduğunu hatırlayıp, gülmekten ölebilirsiniz.
Aylardan Şubatçığım. Ne kadar güzel teselli ettiniz beni. Yarı öğretmen yarı arkadaş edası ile. O halde sizin öğretmenler gününüzü geç de olsa canı gönülden kutlarım.
YanıtlaSilKıskançlık ne kötü şeymiş. Ondan da kurtuldum böylece ::)