“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!” Kanat Atkaya'nın 9 Kasım tarihli köşe yazısındaki bu cümle beni yüreğimden vurdu. Kimin sözüymüş peki? 1980'lerde çevrecilik dalgası büyürken efsane Kızılderili şeflerinden biri söylemiş. Memleketimize gelen Kızılderililer sebebiyle, son günlerde Kızılderili konuları gündeme girdi. Hatırlar mısın? Bizim küçüklüğümüzdeki kovboy filmlerinde Kızılderililer hep kötüydü. Öyle filmlerdi ki Kızlderililer beyazları öldürür ve kafaderilerini yüzerledi. Kovboylar ise nedense hep iyi adamlardı. İnsanları sözümona Kızılderili saldırılarından kurtarırlardı. Hollwood'un beyin yıkama vaziyetleri..
"Mohikanların Sonuncusu" filmini hatırlar mısın peki? Filmin başında bir geyiği vuran Kızılderili, ölmekte olan geyiğin yanına çöker ve "Seni öldürdüğümüz için üzgünüz kardeş. Cesaretinden, hızından ve gücünden şeref duyuyoruz." der. Sunay Akın'ın "Onlarda Hep Oradaydı" adlı kitabında yazdığı gibi, Kızılderililer aslında Amerikalıların önceleri bize filmlerde gösterdikleri gibi vahşi değillerdi. Bilakis ihtiyaçlarını karşılayacak kadar avlanan, bunu bırakalım doğaya saygı olarak görmeyi, yaşadığı ortamı insandan ayıran doğa diye bir kavramları bile olmayan insanlardı. Resmen yanlış tanımıştık Kızılderilileri. Bizim için varsa yoksa kovboylar vardı. John Wayne filmlerini hatırlar mısın? Hep kovboylar kahraman, Kızılderililer ise düşmandı. Of, ne fena! Sonra öğrendik ki aslında beyazlar gelip Kızılderililer'i yurdundan etmişti. Soylarını tükenme noktasına getirmişti. İşte Mohikanların Sonuncusu gibi filmlerle, Kızılderililer'e itibarını iade etmeye çalışıyordu Amerikan film sektörü sanki...
Kanat Atkaya, yazısında "Neyse canımızın içleri Mohikanlar, Siular, Karaayaklar, Hopiler, Dakotalar, Mohawklar, Çerokiler, Yukiler... İyi ki geldiniz, sizden öğreneceğimiz çok şey var." demiş ve ibret alınası Kızlderili sözlerinden bazılarını alt alta dizmiş. Birlikte teker teker okumalı ve demeli ki "Ulu Manitu sizi korusun Kızılderililer, iyi ki varsınız."
“Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.”
“İnsan iki ruhludur; içinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.”
“Tabiattan uzaklaştıkça kalp kararır.”
“Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlamakta fayda var.”
“Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman dünya daha iyi bir yer olmak üzere değişmeye başlayacaktır.”
“Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.”
“Arkamdan yürüme, öncün olmayabilirim; önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim; böylece ikimiz eşit oluruz.”
“İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadığı için yaşlanırlar.”
“İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir.”
"Mohikanların Sonuncusu" filmini hatırlar mısın peki? Filmin başında bir geyiği vuran Kızılderili, ölmekte olan geyiğin yanına çöker ve "Seni öldürdüğümüz için üzgünüz kardeş. Cesaretinden, hızından ve gücünden şeref duyuyoruz." der. Sunay Akın'ın "Onlarda Hep Oradaydı" adlı kitabında yazdığı gibi, Kızılderililer aslında Amerikalıların önceleri bize filmlerde gösterdikleri gibi vahşi değillerdi. Bilakis ihtiyaçlarını karşılayacak kadar avlanan, bunu bırakalım doğaya saygı olarak görmeyi, yaşadığı ortamı insandan ayıran doğa diye bir kavramları bile olmayan insanlardı. Resmen yanlış tanımıştık Kızılderilileri. Bizim için varsa yoksa kovboylar vardı. John Wayne filmlerini hatırlar mısın? Hep kovboylar kahraman, Kızılderililer ise düşmandı. Of, ne fena! Sonra öğrendik ki aslında beyazlar gelip Kızılderililer'i yurdundan etmişti. Soylarını tükenme noktasına getirmişti. İşte Mohikanların Sonuncusu gibi filmlerle, Kızılderililer'e itibarını iade etmeye çalışıyordu Amerikan film sektörü sanki...
Kanat Atkaya, yazısında "Neyse canımızın içleri Mohikanlar, Siular, Karaayaklar, Hopiler, Dakotalar, Mohawklar, Çerokiler, Yukiler... İyi ki geldiniz, sizden öğreneceğimiz çok şey var." demiş ve ibret alınası Kızlderili sözlerinden bazılarını alt alta dizmiş. Birlikte teker teker okumalı ve demeli ki "Ulu Manitu sizi korusun Kızılderililer, iyi ki varsınız."
“Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.”
“İnsan iki ruhludur; içinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.”
“Tabiattan uzaklaştıkça kalp kararır.”
“Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlamakta fayda var.”
“Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman dünya daha iyi bir yer olmak üzere değişmeye başlayacaktır.”
“Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.”
“Arkamdan yürüme, öncün olmayabilirim; önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim; böylece ikimiz eşit oluruz.”
“İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadığı için yaşlanırlar.”
“İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir.”
Evet Son Mohikan filmini iki kez izledim..Aslında kızılderilileri gerçek bir doğa sever olarak kabul ediyorum..
YanıtlaSil"Arkamdan yürüme,öncün olmayabilirim.önümde yürüme takipçin olmayabilirim.Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim,böylece eşit oluruz."Ne kadar güzel bir söz..:))
Merhaba. Hayalkahvem sahibesi ellerinize sağlık.
YanıtlaSil'Tabiattan uzaklaştıkça kalp kararır' sözü aklıma bir filmdeki sahneyi getirdi. Nicolas Roeg'un 'Insignificance' filminde lüks bir otelin bellyboyluğunu yapan kızılderili bir adam, Einstein ile asansördedir. Yukarı katlara çıkarlar. Otel gökdelen yüksekliğindedir. Çıktıkları katlar sanki dağların doruklarının şehirdeki karşılığı gibidir. Kızılderili Einstein'e dönerek 'Ben bu otelde çalışıyorum ve çok sosisli sandviç yiyorum. Ben Artık ben bir Cherokee değilim. Sen Cherokeesin.' der. Bu özden uzaklaşmak gibi daha genel bir anlama da işaret fakat kalp karardığında bizde olduğumuz şeyden mesafeler almışız demektir. Bence filmin en güzel sahnelerinden biri. Abartılı olsa da evreni anlamaya çalışan Einstein eskiden Cherokeelerin yaptıkları işi üstlenmekten onların yerine yerleştirilmiştir. Amerikan film sektörüne gelince en son Avustralya filminde (Nicola hanımı da oynatarak) geleneği bozmadılar.
Evet CWRM, tek tek dikkatle okununca her bir söz o kadar güzel anlamlar ifade ediyor ki..
YanıtlaSilKediqul, anlattığınız filmi seyretmedim. İyi ki anlatmışsınız. Ben de geçen hafta Donmuş Irmak adlı bir film seyrettim. Film Kanada-ABD sınırında,Mohawklara verilen özerk bölge ve bitişiğindeki kasabada geçiyordu. Mohawklar o bölgenin ilk sahipleriyken şimdi Kanada onlara otonom bir bölge vermiş tabii. Film bir beyaz ve bir Mohawk kadının hikayesiydi aslında... Ve oldukça etkiliydi. Kadın sorunları renk ve ırk değişse de müşterek diye düşünüyorum da bu ayrı bir yorum konusu:)
YanıtlaSilFilmde beyaz ve mohawk kadının yaşadığı
keder dolu hallerle birlikte, mohawkların özelliklerini, geleneklerini, giyim kuşamlarını değiştirmesi ve kanadalıların kendilerine verdiği bir bölgede binbir zorlukla mücadele etmeleri rahatsızlık verdi. Nasıl acımasız bir dünyada yaşıyoruz değil mi? İlla birilerinin tepelerine bine bine mi yaşanacak? İnsan kıyımıyla birlikte, doğa da yok ediliyor tabi.. Kalpler nasıl kararmış değil mi? Feci..
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!” Nasıl doğru bir söz! Durun Sait Faik'ten bir sözle yorumumu bitireyim.. Der ki.. "Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını göremeyeceksiniz." Bence Sait Faik'te Kızılderili'ydi.