Bakma benim emektar fotoğraf makinemle böyle flaşlı çekiyorum ama... Off! Acele ediyorum. Çünkü illa son durumumdan seni haberdar etmek istiyorum. Bil bakalım ne oldu? Pazar günü 3. Kocaeli Kitap Fuarı'nda Sunay Akın'ı belki bininci defa dinleyecektim tamam mı? Geç kaldım. Geç kalınca salon dolmuş tabii. Pek çok insan gibi kapı dışında kaldım. Sunay Akın konuşuyordu. Ben insan izdihamından içeri giremiyordum. Giremeyince tabiyatıyla Sunay Akın'ı göremiyordum. İlla görmem şartı mı? Görmüyorsan dinle o zaman öyle değil mi? Herkes nasıl dinliyorsa sen de dinle yani. Yok. Vallahi denedim. Olmuyor. Bugün kendim hakkında yeni bir şey öğrendim. Ben görmezsem işitemiyorum. İki organım ancak birlikte devreye giriyor demek ki. Neyse... Konuyu uzatmayayım. Bu durumda orada durmamın bir anlamı kalmamıştı. Sahafların olduğu bölüme yöneldim. Bu yıl daha fazla sahaf gelmiş. Çok sevindim. Tamam. Eski kitaplara bak değil mi? Yok. Ben mütemadiyen Zagor ve Ken Parker soruyorum. Efendime söyleyeyimmmm... Ben var ya... Bir Zagor sayısını gördüm kiii... Yerimde zıpladım.
Tamam. Duygularımı abartıyorum. Duygularımı abartınca davranışlarım da abartılı oluyor tabii. Şimdi ben Lal Kitap'tan çıkmış Yeni Zagor'un birinci sayısını diğer Zagor maceraları arasında görünce ne yalan söyleyeyim Mecnun Kuleleri'ndeki yavuklusuna kavuşmuş Leyla misali sevindim. Gözünde canlandır artık satıcı çocuğun elinden kapıp nasıl hasretle Zagor kitabına sarıldığımı. Çocuk bilmiyor ya beni. Şaştı halime tabii. Hatta tutamadı dilini. "Kime alıyorsunuz? Yoksa kendinize mi?" dedi. Alışığım bu muameleye. Hiç yadırgamadım. Hiiçç. Burnumu havaya kaldırarak. "Kendime alıyorum." dedim. Ne var? Çizgi roman okuru olmanın yaşı mı var sanki? Aslında Sunay Akın'ı ve Ece Temelkuran'ı anlatmaktı niyetim. Kusura bakma ama şimdi onları anlatmayı beceremeyeceğim. İçim içime sığmıyor. Kocaeli Kitap Fuarı'nda çizgi roman bu yıl daha fazla satıldığı için çok sevinçliyim. Uykusuz haftalık mizah dergisi fuarda kocaman bir yer kapmış. Pek yakışmış. Nasıl hoşuma gitti anlatamam. Keşke çizerleri de gelse... Sonra geçen sene fuarda Zagor'un Z si yoktu. Bu sene sahaf sayısı çok olunca çizgi roman epeyce var doğrusu. Daha tam gezemedim. Bak işte siftah yaptım. Ve aradığım Zagor macerasını hemen kaptım. Ne güzel öyle değil mi?
Neden bu macera benim için önemli biliyor musun? Ben Zagor'un romantik maceralarını çok seviyorum. Daha kitabın başındayım. Virginia ile Zagor! Nananooommm... Şu karelerin tatlılığını görüyor musun?
Golden Baby adlı geminin kaptanı Kaptan Fishleg'in yeğeni Virginia. Zagor güvertedeyken Virginia Zagor'un yanına gidiyor. Birden WHOOSSSHH efektiyle bir fırtına kopuyor. SPASSH efektiyle dalgalar sallıyor gemiyi. Zagor zor tutuyor Virginia'yı. TUUMMP efektiyle birlikte yere yuvarlanıyorlar. Şahane kareler bunlar. Zaten Zagor'un deniz ya da nehir maceralarına bayılırım. Sonrası şekilde görüldüğü gibi karşılıklı nazlar... Niyazlar... Yaa... Çok tatlılar...
Gerisi sözün bittiği yer tabii. Daha maceranın başındayım. Bu macerada bir kadın daha var biliyor musun? Müzik var. Kıskançlık var. Gördüm. Kitabın ilerleyen karelerinde Virginia Zagor'u acayip kıskanıyor. Çok eğlenceli. Belli. Sonra çizimler var ya tek kelimeyle enfes! Senaryo Boselli. Çizen Laurenti'ymiş. İnanmıyorum. Şimdi gördüm. Yok artık bu kadar da olmaz yani. Ben bu Zagor macerasını İzmit'teki kitap fuarından satın aldım ya... Editörlüğünü kim yapmış biliyor musun? Bir İzmit'li. Ters Ninja'nın Landlord'u... Ege Görgün! Çeviriyi yapan kim peki? Meltem Özgün! Ege Görgün'ün tatlı eşi! Tesadüfün bu kadarına da pes vallahi:)
Cıksss. Hiç yenilmeyen, hiç kaybetmeyen kahramanları sevmem. Tamam, Zagor dahil elimden geçmeyen olmadı ama.. Mister No.. Benim değişmezim O'dur. Hatta küçük bir post bile atmıştım buraya ilk yazmaya başladığımda. Anti kahramandır çizgi roman dünyasında. Dayak yer, aldatılır, aldatır, içer, sarhoş olur, kusar, kaybeder. Sabah uyandığında nerede uyandığını bile hatırlamaz bazen. gerçek Amerikalılarla sırf Amerikalılar diye kavga etmez hiçbir zaman. Beyazların içinde "yerli kalmanın" ne demek olduğunu bildiğinden. Varsa yoksa Cessna'sı.. Genelde sever ama çalışmadığında tekme de atar.
YanıtlaSilhttp://halilektem.blogspot.com/2010/09/anti-kahramanlarin-sahidir-o.html#axzz1MQHTggwr
Zagor'u seviyorum. Nokta:)
YanıtlaSilBilmem bu kez gidecek mi yorumum, ama yazıya da yorumlara da bayıldım:)
YanıtlaSilSiz Zagor yazın, Arman Mister No yazsın, ben de ikisine de hasta bir okur olarak keyifle okuyayım, olmaz mı :)
Aşkın G.
Olur olur! Çok da güzel olur hani. Patlamış mısırlar benden Aşkın abi :)
YanıtlaSilOoooh, gel keyfim gel :)
YanıtlaSilSelam Aşkın, geliyor artık yorumlarınız çok şükür.
YanıtlaSilEvet, ne güzel Avram'da çizgi roman seven biri.
Sevinçliyim:)
Patlamış mısırlar Mit'ten.. Eh, gazozlar da benden olsun:))
YanıtlaSilPatlamış mısır eşliğinde gazozou nerede tüketeceğiz, onu söyleyin :)
YanıtlaSilHımm.. Önce Aşkın Güngör neden bizim şehrin kitap fuarına gelmiyor diye sitem yorumu yazmıştım. Sonra gördüm ki çalıştığı yayınevleri bizim fuara katılmamış maalesef.
YanıtlaSilNe fena!
Hımm...Bayılırım yazdığım yorumları silmeye. İyice öğrenmeden yorum yazdım ya cahilliğim ortaya çıkmasın diye yazdığım yorumumu sildim:))
Şimdi sorunuza cevap vereyim Aşkın Güngör. Mit İzmir'den geldiğinde atlayın bizim köye gelin:))
Anlaştık sevgili Vildan :)
YanıtlaSil