Şu fotoğraf var ya... Of!.. Of ki of yani!... Otur karşısına... Seyret saatlerce. O kadar seviyorum ki anlatamam. Hem bayılıyorum bu fotoğrafa bakmaya. Hem baktıkça... Bööyle içimi buram buram efkâr sarıyor. Diyeceksin ki: "Bakma öyleyse! Bakma! Dertleri zevk edinenlerden misin?" Hımm.. Şimdi düşündüm de... Kendim hakkında yeni bir şey keşfettim gene. Galiba öyleyim. Orhan Veli gibi... İşte şu yukarıdaki dört kişi. Bir parkta fotoğraf çektirmişler. Kim onlar? Orhan Veli, Şinasi Baray, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday. Kimisi paltolu, kimisi ceketli. Anlaşılan sonbahar. Bak... Yapraksız arkalarındaki ağaçlar. "Ama ben hiç mahzun olmadım. Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?" Ne var? değil mi? Öyle ya... Ne var? Boşver sen beni... Garip'çilerden biriyim. Bir garip Orhan Veli'cilerden biri. Anlarsın ya hani... Bilgisayar başına oturmuşum. Oturmuşum da bir türkü tutturmuşum. Garibim... Yoksulum... Dokunmayın yarama... Of! Böyleyim işte ne yapabilirim? Orhan Veli gibi... Mektup alır efkârlanırım. Yola çıkar efkârlanırım. Kazım'ın türküsünü söylerler efkârlanırım. Ayrıca ben bir de Parkta Dört Kişi fotoğrafına bayıla bayıla bakarım. Gene efkârlanırım. Ne olacak bunun sonu bilmem?
Aslında ben... Bugün... 3. Kocaeli Kitap Fuarı'nda Melih Cevdet Anday kitaplarının izini nasıl sürdüğümü anlatacaktım sana biliyor musun? Yazıya bu fotoğrafı koyarak başladım ya... İşte o zaman olanlar oldu bana. Ardından Orhan Veli'nin o güzelim şiirinin içinde "Kâzım'ın türküsü" geçicince... Kâzım Koyuncu'dan bahsetmiyordu tabii Orhan Veli. Ama benim aklıma Kâzım Koyuncu geldi. Sonra Özcan Alper'in o yürek acıtan Sonbahar adlı filmine damga vuran Hey Gidi Karadeniz adlı türküyü Kâzım'ın türküsü diye dinleyesim gelince... Anladın durumumu değil mi? İlgim dağıldı gene. Bırak ilgimi... Ben darmandağınık oldum şimdi. Biraz mola vermeliyim. Bu yazıya ne niyetle başlamıştım? Bakar mısın halime? Nereden geldim nereye? Böyleyken böyle işte!
Bu postu, resmi, şiiri gördüğünde, Orhan Veli dediğinde eminim tek efkârlanacak olan sen olmayacaksın. efendim, biri Momentos mu dedi?:))
YanıtlaSilbir efkarlanan da benim
YanıtlaSilYalnızca bu fotoğrafta değil, siyah-beyaz ( ama 1950lerden önce olacak) tüm fotolar beni aşırı hüzünlendirir.Zamanında eşimin annesinin evinde bir kutu halalarına ait böyle fotoğraf bulup onlardan istedim.Hiç tanımadığım bir yaşamı ellerimdeydi.Koskoca bir ömür fotoğrafta bitmişti ve yalnızca ben üzülüyordum buna.
YanıtlaSilFotoğraf gerçekten çok etkileyici ben de çok seviyorum böyle fotoları.Aklıma Ara Güler'in benzer bir fotoğrafı geldi.
YanıtlaSilSonbahar filmi sevdiğim dokunaklı filmler arasındadır...
Çok güzel bir posttu,teşekkürler...
Ah be Kazım, ah be Kazım yüreğimize ateş düşürdün, oy anam oyyyyyy oy! Ocağın batsın lanet hastalık! Ruhun şad olsun.
YanıtlaSilBir varmış, bir yokmuş'u hatırlatır bana... Fotoğrafı da, şiiri de.
YanıtlaSilYolları açık olsun.
Beni de efkarlandırdınız.
YanıtlaSilOhan Veli,Melih Cevdet Anday gibi ustalardan daha sonraki zamanda yaşadığımıza seviniyorum bazen.
Onları daha iyi anladığımızı düşünüyorum.
Hepsinin mekanı cennet olsun.Kazım Koyuncu da pek kıymtlidir benim için .ÇOK ERKEN GİTTİ GÜZEL İNSAN.
bu fotoğrafın hikayesini ayzmalı. kim bilir akıllarından ne geçiyordu o vakit. ve ben şimdi neler neler düşündüm. ne hoş insansın sen yahu...
YanıtlaSilAdım anılmış yürekleri güzel insanlarla beraber... bir türkünün nağmelerindeydim, geciktim siyah beyaz fotoğrafa, has şiire ve dostluğa...
YanıtlaSilHey, şahane yorumlar yazdınız... Of, gerçekten sağolun... Ama bu fotoğraf... Kazım'ın türküsü... Sonbahar filmi... Her biri buram buram efkâr sebebi. Söylesenize efkâr Türkçe bir kelime değil mi? Şimdi yabancı birine anlatsak anlar mı bizleri? Bu hisleri... Efkârlanmayı.. Mümkün değil. Müştereken efkârlandığımız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil