"Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer..." diye başlar Melih Cevdet Anday. Sonra şöyle devam eder: "Bunu daha önce bana bir kâhin söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını bozardım, zamanı altüst ederdim. Geleceğimizi bilmemektir bizi zamanın içine sokan." diye devam eder. Zaman kelimesi geçti ya cümle içinde... Bak... Bir şiirinde ise " Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz" der. Severim Melih Cevdet Anday'ı. Garipçilerden biridir. Orhan Veli ve Oktay Rıfat kendisinden bir yaş büyüktürler. İkisi aynı okulun aynı sınıfındayken Melih Cevdet bir yaş küçük olduğu için bir alt sınıfa gider. Şahane dosttur üçü. Benim de dostlarım onlar. Her birini ayrı ayrı severim. Genelde şair diye mi bilinir acaba Melih Cevdet Anday? Oysa şahane romanlar ve oyunlar yazmıştır. Hani yukarıda yazdığım cümleler var ya... Of! Nasıl severim! Raziye adlı romanının ilk cümleleridir. 3. Kocaeli Kitap Fuarı'nda bu yıl çokça sahafların olduğunu görünce... Ne yalan söyleyeyim eski kitaplara daldım. İlla Melih Cevdet Anday'ın eski, basımı olmayan ya da benim kitaplığımda yer almayan kitaplarının peşine düştüm. O sahaf benim bu sahaf senin dolanıyorum. Yoktu. Sahaflardan biri... Bir kadın... "Sizin gibi nokta atışı yapıp, tek bir yazarın kitabını arayan az bulunur. Getireceğim size." dedi. Getirdi. Nadide mücevher gibi aldım elime her birini. Şu Rahatı Kaçan Ağaç kitabı var ya... Hani Hayal Kahvem'e yazmıştım aynı adlı şiirini bir ara... İşte burada. Bu kitabını Karım Sabahat'e diye yazmış mesela. Ama Telgrafhane adlı kitabının bir bölümünün adı Seni Düşünüyorum'dur. Ve aynı adlı şiirinde o meçhûl sevdiğine seslenir... Emilia... Ben bilmiyorum kim olduğunu Emilia'nın... Çok merak ediyorum doğrusu... "Çocukluğunu düşünüyorum Emilia... Deniz boyundaki ıssız yolu sabahleyin... hani saçların, atkın uçuşurdu rüzgârda... Kokusunu duyuyorum bembeyaz gömleğinin... Seni kucağıma alıyorum Emilia..." Emilia'ya mı sevdalanmıştır? "Amanın bana bir hal oldu... Bir hal oldu a dostlar... Amanın beni bir rüzgâr aldı... A dostlar bir rüzgâr aldı... " der ya bir şiirinde... Emilia'nın saçlarını ve atkısını uçuşturan rüzgâr mıdır şiire konu olan yoksa? Şöyle devam eder şiirine... "Bu rüzgâr ne rüzgârı... Amanın sevda rüzgârı... Sevda rüzgârı a dostlar!" der. Bir elimde Melih Cevdet Anday'ın kitapları... Diğer elimde kahve... Camı aralamıştım az önce... Sokak kapısını mı açtılar ne? Cam sonuna kadar açıldı. Bir rüzgâr esti ince ince... Bu ne rüzgârı ne rüzgârı? Melih Cevdet Anday rüzgârı a dostlar... Melih Cevdet Anday rüzgârı! Kahve molam bitti. Malum yarın bayram. Tatil var. Camı kapatıp kalan işlerime dönmeliyim. Yarın... "Bir misafirliğe gitsem... Bana temiz bir yatak yapsalar... Her şeyi, adımı bile unutup... Uyusam..." Şiiri yazan... Melih Cevdet Anday.
Rüzgar ta buralara kadar geldi....
YanıtlaSilbende mimlisiniz :)
YanıtlaSilSon dizeler bana bir şarkının sözlerini hatırlattı.
YanıtlaSilGurbetten dönmüşüm yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Bırak karanlığı .....
perdeleri de çek yavaş yavaş.
Sevgili Süs Payı "pencerenin perdesini havalandıran rüzgâr" gelmiştir oraya kadar... Eminim.
YanıtlaSilEva.. Aman diyeyim.. Mimlenmek var ya, en korktuğum şeydir:)
YanıtlaSilMelankolik, inanın unutmuşum yazdığınız şarkıyı.
YanıtlaSilNe hoş bir şarkıdır gerçekten. Sağolun.
Mimledim (:
YanıtlaSil"Benim de dostlarım onlar." ... hissettim gerçekten dostsunuz...
YanıtlaSilKoyu Melih Cevdet Anday hayranısınız sanıyorum... Aklımıza takılan birşey olursa size sorabiliriz o halde :)
YanıtlaSilMelih Cevdet'in Antik dönem kokan bazı şiirlerinden mi bilmem, Fethiye Kayaköy'e tepeden bakan bir tepenin tepesinde bir Kral mezarına sırtımı vermiş Melih cevdet şiirleri dinlerken, tüylerim ürpermiş, bedenim astral bir yolculuğa çıkmış, yaptığım onca yolun yorgunluğu bir anda geçmişti, Melih Cevdet benim için Kayaköy'de yaşadığım bu ana tekabül eder...
YanıtlaSilM.C.Anday'ın Felsefesiz Yaşamak kitabı var bende..94-95 yıllarında yazdığı deneme yazıları.Biraz karıştırdım, yeniden okunası..ama hangi birine yetişeceğim.şimdi Saik Faik'in Sarnıç'ını okuyorum..
YanıtlaSilsevgiler...
Otsumimar, mimlenmek en korktuğum şeydir diyorum, insan neden korkarsa başına mı gelir demek istiyorsunuz:)
YanıtlaSilÖzgür Ceren Can, hislerinize iyice güvendim artık.
YanıtlaSilEvet, gerçekten dostum.
Nessuno, Melih Cevdet Anday'ın şiirlerini bir kenara koydum. Raziye adlı romanına daldım. Uzun zaman önce okumuştum. Şunu anladım ki insan sevdiği romanları ömrünün belli periyotlarında yeniden okumalı. Aziz türkçemle yazılmış bu romanı lıkır lıkır su içer gibi okuyorum inanın. Ana dilimin lezzetine vararak okuduğum kitap sayısı fazla değildir ne yazık ki. Raziye'yi okumamak büyük bir kayıp gerçekten. İlla okunası romanlardan.
YanıtlaSilRaziye bir aşk romanı aslında. İçinde anlatılmaz doğa tasvirleri vardır. Ve doğa tasvirlerini illa insana dokundurur Melih Cevdet Anday. Mesela diyor ki romanın bir yerinde... "Ağaçların daha yoğunlaştığı ve çeşitlendiği sağ yanda, uzakta, köy evlerinin damları görünüyor, bunun da arkasında yeşil örtülü, görkemli dağ yükseliyordu. Limon kokusu geliyordu köyden. Hiç kimseyi beklemeyen bir yerdi burası. Bu yüzden de, insan, gereksizliğinin tadını duyuyor, kendine değiyordu sanki." Ne hoş değil mi? Sizin de Melih Cevdet'i sevdiğinize sevindim:)
Sevgili Buket, bakın ne diyeceğim... Siz bu sıra Sait Faik'in Sarnıç'ını okumaya devam edin. Ben bu sıra Melih Cevdet Anday günleri yaşıyorum ya...Felsefesiz Yaşamak kitabını siz bana verin:)
YanıtlaSilÇok fena huylarım vardır. Onlardan biri aldığım kitabı geri vermem. Vermem Buket... Peşinen söyleyeyim, ödünç aldığım kitap ebediyyyyen bende kalırrr:)
" Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz"
YanıtlaSilsayende beni anlatacak bu cümle, bu sıralar...
Sevgili Emrah Ateş,
YanıtlaSilBen Melih Cevdet Anday'ın şiirinden bir dizeyi cımbızladım almıştım. İiirin tamamını okumaya ne dersiniz?
GÜNEŞTE
Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
Bir araba geçti incelmiş yoldan
El salladı biri, belki tanıdık,
Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.
Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar
Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,
Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya
Dalgınlık, deniz ve sardunya.
Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini
Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz
Hangi derinlikte dölleyerek denizi
Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.
Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin
Burun deliğine kedinin ve köpeğin.
Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül
Donmuş kalmışlar tek başlarına.
Duvarda bir resim, resimde kalabalık
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Breughel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu biraraya,
Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Melih Cevdet ANDAY