18 Ocak 2010 Pazartesi

Söyle Bakalım Çocuğum,İlk Kez Ne Zaman Aşık Oldun?

Yıllar önce öğretmenlik yaptığımı söylemiş miydim? Şimdi benim öğretmen kardeşim için, onu kızdırdığımı bile bile, “öğretmen parmağını sallıyor bana” diyorum ya arada… Öğretmen olduğu için gurur duyuyorum kardeşimle aslında.. O şahane bir öğretmendir. Ben de öğretmen olsaydım keşke desem şimdi… “Eee! Madem istiyordun, öğretmenlik yapsaydın. Niye sigortacı oldun?” dendiğini duyar gibiyim. Yoo.. Üniversiteden sonra, pedagojik formasyonu seve isteye aldım almasına ama Kamu Yönetimi bölümünden mezun olduğum için, bakanlık o dönemlerde öğretmen olarak atamadı beni. Kaymakam olayım bari demiştim. O zamanlar kadınların kaymakam olma hakkı da yoktu ne yazık ki. Çok eski devirler değil. Memleketimde 1989 yılında kadınlara kaymakam olma hakkı verildi. Zaten ilk kadın vali Lale Aytaman 1991 yılında Muğla’ya vali olarak atanmıştı. Yani 20 yıllık bir geçmiş. Şimdi sigortacılığı çok seviyorum. Ayrıca ailemde bir öğretmen var nasılsa öyle değil mi? Kardeşim iyi bir öğretmen olduğu için onunla gurur duyuyorum. İyi de bütün bunları şimdi neden anlatıyorum? Bak şimdi...

Aşkın Güngör’ün Gohor adlı kitabını okuduktan sonra, yazarın kitaplarının peşine düşmüş ve tüm kitaplarını satın almıştım. Uçanbalık Yayıncılık'tan çıkan, 22 Yazardan 22 İlk Aşk Öyküsü – Aşık Oldum (ilk aşk) adlı kitap, içinde Aşkın Güngör’ün öyküsü olduğu için aldığım kitaplardan biriydi. Kitabın önsözünde pedagog Ayşen Özenç’in dediği gibi “Aşk… Her aşık olana kendi duygularının yeryüzünde yaşanan “en özel” aşk olduğunu hissettiren gizemli duygu”ydu. Bu aslında bir çocuk kitabıydı. 22 yazar ilk aşk öykülerini anlatıyorlardı. Aynı Gohor'u çok beğendiğim gibi, bu kitabı da okuduğumda çok sevmiştim. Sonra kardeşime de, Aşkın Güngör kitaplarını satınaldım ve verdim. Çünkü bir öğretmenin bilmesi, okuması ve tavsiye etmesi gereken kitaplardı her biri. Hani o ilk ergenlik yıllarında hissedilen masum duygular vardır ya, kimi zaman şaşırtan, korkutan, kimi zaman utanmaya, suçluluk duymaya, kendini yetersiz hissetmeye sebep olan duygular... İnsan büyüdüğünü düşündüğünde bile, kimi zaman bu tip duyguları hissedebiliyor, öyle değil mi? İşte bu kitaptaki öyküleri okuyan çocuklar ya da yetişkinler, aynı duyguların benzerlerini başkalarının da hissettiğini okuyunca, kendilerinin yalnız olmadıklarını anlıyor ve müşterek insan hallerini fark etmiş oluyorlar. Hele düşünsenize, çocuklar için bu ilk hisler ne kadar önemli. Hani ilk aşk kırgınlıklarının, beğenilme, beğenme, özel olduğunu hissetme, ilgi çekme gibi durumların yavaş yavaş oyun olmaktan çıkma hali. İnsan hayatının en özel halleri. İşte bu kitap tüm bu hislere resmen ayna oluyor. Bence Edebiyatta olduğu kadar pedajojik olarak da, memleketimizde çok özel bir yeri dolduruyor.

Kitapta Aşkın Güngör’ün anlattığı ilk aşkına bakalım mesela. Yazar ilk aşkıyla yıllar sonra karşılaşmıştır. Her ikisi de 36 yaşındadırlar. Kızın yemyeşil gözleri vardır. “Orman gözlü kızdır” . Çocuk ise hemen küsen kırılan hassasiyette olduğu için “Cam yürekli çocuk”tur. Yazarın okul zamanı kıza söylediği şarkıyı, yıllar sonra birlikte hatırlamaya çalışırlar. İlk tanıştıkları güne geri dönerler. Yazar, 7-B sınıfındadır. Sınıfta otururlarken öğretmen yeni bir öğrenciyi tanıştırır. Çocuklar gözlerini kızdan ayıramazlar. Yazar'ın yanındaki arkadaşı Murat, sınıfa yeni gelen bu kıza aşık olduğunu söyler. Oysa yazar da aşık olmuştur kıza ama söyleyemez. Çünkü babasının eskileriyle okula gelen tombul bir çocuktur. Utangaçtır. Bu hislerini, sevdiği kıza yıllar sonra, işte şimdi anlatmaktadır. Rehberlik dersinde öğretmen sınıfın oturma düzenini değiştirirken Murat’ı, “orman gözlü kız”ın yanına oturtur. Yazar, bu duruma çok üzülür. Neden sevdiği kızın yanına kendisi oturtulmamıştır ki? Murat öne kızın yanına geçince, birden mucizevi bir şey olur. Arkasında oturan öğrenciler, Murat’ın boyu uzun olduğu için tahtayı göremediklerini söylerler. Öğretmen Murat’ı kızın yanından kaldırır ve heyyyy! Yazar’dan“orman gözlü kız”ın yanına oturmasını ister. Tabi ki kelebek gibi uçarak kızın yanına gider. Bu satırlardaki o masum hisleri şahane cümlelerle anlatır Aşkın Güngör: “ İlk kez denize indirilen bir sandal gibi usulca iliştim Orman Gözlü Kız’ın yanına. Bir müddet birbirinin üstüne binip inen ayaklarıma baktım çıt çıkarmadan. Utana sıkıla kaldırdım başımı sonra. Güçlükle de olsa ona döndüm. Bana bakıyordu. Ooo! Ne de çok ağaç var gözlerinde! Sandığımdan da yeşil! Konuşmak istedim ama ses çıkmadı ağzımdan. Yutkunmakla yetindim. “Merhaba” dedi o. Bana merhaba mı dedi. Aman Tanrım, bana merhaba mı dedi. “Merhaba” diye fısıldadım. “

Yazar bunları anlatınca, kız o günleri hatırlar. Yazarın sınıfta yanında oturmasına ne kadar sevindiğini söyler. Yazar şaşırır. Çünkü o zamanlar kendisini kıza hiç layık görmediği için, böyle bir şeyi hayal bile etmemiştir. Kızı sınıftaki öğrencilerden kıskanır için için. Sürekli kızı düşünmekten ders notları düşer. Bütün bu duygularını, yıllar sonra kıza anlatmaktadır. O zaman ilk aşkı yaşayan yazar, şimdi ise karısına aşık olduğunu söyler. Kız da evlenmiştir ve iki çocuğu vardır. Peki o zamanlar, yazar kıza aşkını itiraf etmemiş midir? Peki gene o yıllara dönelim öyleyse. Diploma alıyorlar artık. Mezuniyet günündeyiz. Ayrılacaklar. Biliyorlar ki bir daha belki hiç görüşemeyecekler. Yazar, fısıltı halinde kıza “seni seviyorum,” demeyi başarır. Kız uzanıp yanağından öper ve “ben de canım” der. Yazar, aslında çok sevinip havalara uçmalıdır ama kızın bu sözleri, arkadaş gibi söylediğini bildiğinden, sessizce bir türkü mırıldanır. “Ben bir koyun olsam, sen de bir kuzu… Meleye meleye getirsem yazı…” İşte budur yazar’ın şarkısı… Hatırlamıştır… Vedalaşırlar gene. Birbirlerinin eşlerine selam söyleyerek ayrılırlar. Kimbilir belki başka bir öyküde karşılaşırlar.

Hoş bir öykü değil mi? Kitapta buna benzer 21 tane daha masum ilk aşk öyküsü var. Öğretmen kardeşe bu kitabı yılbaşında hediye etmiştim. Kardeş bugün bana “ Abla, Aşkın Güngör’ün Aşık Oldum kitabını sınıfta hep okuyorum çocuklara biliyor musun?” demesin mi? “Gerçekten mi?” dedim. “Evet, okuyorum.” dedi. Çok hoşlarına gidiyor çocukların. Beşinci sınıfa giden öğrencilerin bu öyküleri dinlemesi, okuması çok önemli. Aynı duyguları onlarda kimbilir nasıl yaşıyorlar? O kadar ilgiyle dinliyorlar ki görmelisin. Çok işe yarıyor inan ki!” dedi. Çok sevindim tabi. Bu kitapların duyurulması ve tavsiye edilmesi mutlaka ama mutlaka gerekli. Sevginin anlamını ve gücünü çocuklar öykülerle anlayacaklar. Edebiyat mucizevi bir sey! Edabiyat aşk değil de nedir ki?

2 yorum:

  1. Allah sizi dileklerinizi vererek sevindirsin, siz beni sevindiriyorsunuz çünkü. İlk Aşk, sadece bana ait bir kitap değil, biliyorsunuz, içinde 22 yazarın ilk aşkının anlatıldığı bir çeşit antoloji. Kitap, Kardan Adam Masalı adlı kitabımı yayınlayarak yayıncım da olan koca yürekli bir kadının girişimiyle oluştu: Aytül Akal. Doğrusu, o yönlendirmeseydi ilk aşkımı öyküleştirmek aklıma bile gelmeyecekti.

    Kardeşinize de lütfen sevgilerimi iletin. Kitabı tam da amaçlanan doğrultuda değerlendiriyor sınıfında. Kitaptaki tüm yazarlar adına teşekkürlerimi iletiyorum kendisine.

    Çocuk yazarlarının üye olabildiği bir yazın grubumuz var Yahoo üzerinde. Aşık Oldum da zaten pekçoğunu o grubun oluşturduğu yazarların öykülerinden oluşuyor. Bu değerlendirmenizi ve blog adresinizi onlara da ileteceğim. En az benim kadar mutlu olacaklarına eminim.

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Aşkın,
    Kitaplarınızı okumak kadar, yorumlarınız da benim için çok değerli. Diğer kitaplarınız gibi, bu kitaptaki sizin ve diğer yazarların öyküleri de çok güzel.Bence bu kitaplar çok değerli Aşkın. Mutlaka duyurulmalılar. Aytül Akal önemli bir iş yapmış gerçekten. Kendisini kutlamak lazım. Hepinizin ellerine, yüreğinize sağlık!

    Bu arada benim kardeş de mühim bir iş yapıyor tabi.Bir devlet okulu öğretmeni. Sınıfında 50 ye yakın çocuk var. Zaman doldurayım demiyor, en iyi şekilde işini yapıyor. Öğrencilerini yeni dünyalara sokuyor. Şiir dinletileri yapıyor. Gelir ve eğitim seviyesi çok düşük bir bölgenin öğretmeni olduğu için sorumluluğu daha büyük. Bunun fazlasıyla farkında. Sizler ve kardeşim gibi insanların memlekette olduğunu bilmek bizlere geleceğe dönük umut veriyor. Hepiniz iyi ki varsınız.

    Benden de size sevgiler...

    YanıtlaSil