19 Şubat 2012 Pazar

Hasbihal


Bazan bloğa yazı yazıyorken, senle oturmuşuz da karşılıklı muhabbet ediyormuşuz gibi hissediyorum. Mis gibi kokan kahveler ellerimizde mesela. Ben büyük battal koltukta oturuyorum, ayaklarımı toplamışım altıma... Bilirsin ayaklarımı toplamadan duramam. Muhabbet ederken bile ayaklarımın yerden kesilmesi gerekir illa. Sen ise tekli koltukta, anlattıklarıma şaşıra şaşıra beni dinlemek için bekliyorsun. Bugün eski günlerden bahsetmiyorum. Hele çocukluktan hiç başlamıyorum. Bu kez, paşa çayları, pötibör bisküviler, annemin çamaşır yıkama ve kabul günleri gelmiyor aklıma. Sen neden bu kadar suskunum diye bana bakıyorsun. Usulca başlıyorum konuşmaya.. “"Bugün bir film seyrettim." diyorum. “ Hani Michael Jackson hayatını kaybemişti ya… Michael Jackson’ın son konser provalarının kayıtlarından oluşan bir filmdi seyrettiğim. Hani dünya turnesine çıkacaktı ya.. Ne planlar, ne hazırlıklar yapılmış. Konser deyip geçme” diyorum.. “Nasıl ciddi bir organizasyon ve teknoloji var arkasında anlatamam sana. Mutlaka görmen lazım.



Ah!” diyorum. “Ah, o güzelim şarkılar… Hepsi de nasıl da hafızama kazınmışlar. Şarkılarının her ritmi, adeta Michael Jackson’un vücudunun bir hareketi. Hatırlasana…” diyorum sana… “Ay yürüyüşünü nasıl denerdik ayna karşısında.. Ya da kemiksizmişcesine dalgalandırılan kollar mesela… Sen ne güzel becerirdin!.. Ben yapamazdım ne kadar çabalasam da…” diye sözlerime devam ediyorum. Sanki gözlerini kaçırıyorsun benden. Üstüne gelmiyorum. Sadece “Biz neden böyleyiz?” diyorum sana… “Neler yazdılar, söylediler Michael Jackson hakkında.. İnanamadık senle ben valla… Radyo çocuğuyduk ya kimseyi görmez, seslerden de şüphelenmezdik. Onun için mi böyle saftorik olduk… Ya da ne bileyim Kemalettin Tuğcu kitaplarıyla büyüdük. Bırak filmleri, okuduğumuz kitaplardaki kahramanlara ağlar, üzülürdük. Şimdi bu şahane şarkıları söyleyen adam için, denilenlere inanmak bir yana, arkasından yas tutuyoruz baksana !” diyorum biraz kıkırdayarak. Kendini toparlamanı istiyorum. Eğer konuşmama devam edersem bu hüzünlü makamda, biliyorum hüngürdeyebiliriz az sonra.. Diyorum ki konuyu renklendirmek için “Biliyor musun, evde kimse yoktu. Yalnız ben… Sanki Michael Jackson benim için konser veriyordu… Nasıl kendimden geçmişim… Bir ara dayanamadım.. Fırladım ayağa.. Michael Jackson Billie Jean’i söylüyordu. En iyi sen bilirsin beni.. Billie Jean’ de oynamadan durabilir miyim Allahaşkına?




 11.01.2011

6 yorum:

  1. Tam olarak ayaklarımı toplamış, kopkoyu kahvemi elime almış bi şekilde okuyordum ben de :)

    YanıtlaSil
  2. Benim ise izlerken ayaklarım rahat durmuyor.. :)

    YanıtlaSil
  3. En rahat pozisyondur ayakları toplayıp kahve yudumlamak.Bende ayaklarımı sallandırıp oturamayanlardanım.

    YanıtlaSil
  4. Hımm.. Muzurella... Afiyet olsun:))

    YanıtlaSil
  5. 1'i Yok mu? Ayaklarınızı toplamayı deneyin:))

    YanıtlaSil
  6. Zeytin Çekirdeği, ben neredeyse sinemada bile ayaklarımı toplayacağım:) Muhabbet ederken ise hiç dayanamam hiiçç... Zaten havaya giremem ki. Asla:))

    YanıtlaSil