Vay canına sayın seyirciler! Sabahtan beri nefes nefese çalışıyorum. Dur durak yok. Telefonlar, gelenler, imzalar, çapariz hasarlar... Hava soğuk. Gri. Gün kısa. Karanlık az sonra bastıracak. Eli kulağında. Peki, söyler misin, kış ne zaman biter? Nisan'ı mı bekler? Aylardan en zalimini. T.S.Eliot'un "Nisan, ayların en zalimidir." diye meşhur dizesi vardır ya hani. Bilirsin kim bu dizeyi söylüyorsa hemen ardından Orhan Veli'nin "Beni bu havalar mahvetti." dizesini ekler. Şimdi bu Şubat ayazında "Gelme kış gelme, yağma kar yağma, köylümü kentlimi soğukta koyma" diyeceğim yerde nereden çıkardım bu dizeleri diye düşünüyorsun değil mi? Az önce biraz nefeslenmek için balkona çıktım. Karşımda gıpgiriii deniz. Şimdi yerinde olmayan tahta iskeleyi gözümün önüne getirdim. İskelede hüzünlü bir kız çocuğu hayal ettim. Bir an gerilere gittim. O vakitler sanırım ömrümün Nisan ayındaydım. Anlıyorsun değil mi ömrümün ilkbaharı. Evet. Evet... Öyle olmalı. Zalim Nisan... Ruhları şekilden şekile sokan... Akıl kaydıran... Hüzne boğan... Sırtımda çiçekli bir elbise. İskelenin ucunda oturuyorum. Herşeye, herkese sırtımı dönmüşüm. Havada deniz kokusu. Nereden takılmışsa bir şarkı dudaklarımda. Ayaklarımı melodinin ritminde sallayarak usulca bir Kayahan şarkısı söylüyorum. "Sularda yorgun akşam, ben yangın telaşlarında. Çırpınır kalbim çırpınır. Gemiler geçer. Uzak bir beyaz hüzün soluklanır." O vakitler dünyayı başıma yıktığını düşündüğüm minnacık dertlerimi, korkularımı, kalp ağrılarımı düşündüm. Güldüm kendime. Evlerin ve fabrikaların ışıkları uzaktan göz kırpıyor. Rüzgârın acı ayazı yanaklarımı ısırıyor. Hayallerim yanıp sönüyor. Kar atıştırıyor... Gene geçmişin bir Kayahan şarkısı dudaklarımda dilleniyor. "Alıcı kuşlar gibi başımın üstünde dönüp durmayın. Kolkola girip yalnızlığımı vurmayın yüzüme kar taneleri. Ahhh özledim hemde çok özledim ezberledim beklemeyi. Yollar benim umudumdur yolları kapatmayın. Yağmayın yollarıma durun kar taneleri..." Haydi toparlanmalıyım... Şimdi ilkbaharın hicaz taksimlerinden geçip, Şubat'a yakışır bir şeyler söylemeliyim. Bugün haftanın son çalışma günüm. Masamı toparlayıp yola dökülmeliyim. Ahh!.. Bilirim... Merhametlidir Şubat... İnce fikirlidir. Ben iyisi mi ömrümün daha gerilerine gidip, akabinde bugüne döneyim. "Odunun var mı yakacak? Evin var mı barınacak? Kış geldi. Kar yağacak. Yoksullar ne yapacak?" diye söyleyeyim. Ne güzel okul şarkılarım vardı benim. Acaba bu şarkılar halen öğretiliyor mu okullarda? Tamam. Bunlar döküldü şimdi parmaklarımdan... Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu. Çooktaan bugün akşam oldu. Amaa... Dinle... Duyuyor musun? Telefon çalıyor. İşe dönmeliyim.
her iki uzak mevsimde de kayahan şarkılarını tutmuşsun dilinde sen ama
YanıtlaSil/üzgünüm yanliş seçim : )/
bence olay çiçekli elbisedeydi : )
çiçekli elbiseni terketmiyeymişsin asıl
o mevsim hep nisan, o tahta iskele hep yerinde
hatta yazı sonunda çalan telefon bile çalmiyo olucaktı : )
/yukarıdaki yorum neyi işaret etmektedir ?
a-çiçeki elbiselerin büyülü olması
b-kayahan şarkilarınin laneti : )
c-yorum yaparken saçmalamanın inanilmaz kolaylığı : )
d- yukarida yorum mu var : )/
ne şirin şeyler yazmış.okurken keyif aldım...
YanıtlaSilİskelede oturan baharındaki kıza günaydın o zaman.
YanıtlaSilBloguma hoşgeldiniz.
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık. :)
Hayatın telaşlı koşuşturmacası içinde böyle soluklanmalar iyi geliyor insana. azıcık hüzün barındırsa da, olsun bahar güzeldir, umuttur.
YanıtlaSilOkul şarkıları deyince aklıma, "mini mini bir kuş donmuştu, pencere konmuştu" geldi nedense. Şimdi bütün gün ıslıklanırım onu :)
Bu arada bir adet mimin var, yazmak istersen sevinirim. Değişik bir konu :)
Selam Şafak, ne güzel yazmışsınız:)
YanıtlaSilBen cevap olarak d şıkkını seçeyi mi?
d- hepsi:))
Selam VuslaT, sevindim:))
YanıtlaSilSelam Kardeşim, günaydın:)))
YanıtlaSilSelam Deli Defteri, delileri severim:))
YanıtlaSilMevsimler arası seyahatte ilk deneyimim oldu bu güzel paylaşım... Oradan oraya keyifle sürüklenmek için bıraktım kendimi güzel bir kahve kokusuna. İyi geldi doğrusu :)
YanıtlaSilarada böyle fikirlerarası da olsa değişiklik yapmak lazım sanırım, pek şahane olmuş.
YanıtlaSilşimdi bir yaz mevsimi olacaktı ki,Of! :)
Ama insanoğlu memnuniyetsiz, yaz olsa serinlik ister. Kışın da güneş...
:))
Selam Bohçamdaki İnciler, ohooo bende zamanlar arası, mevsimler arası yolculuklar çok olur:)) Ve ne hoş olur:))
YanıtlaSilSelam Küçükkurba, yoo öyle demeyin. Memnuniyetsizlik değil. Özlemek, hasret duymak, hatırlamak güzeldir.
YanıtlaSilFark etmemimizi geliştirir. Özlemin sonundaki vuslat şahane olur. Düşünsenize her mevsimi "ne olacak ki, normal bir şey işte. Mevsimler değişiyor birbiri peşine" demektense, her mevsimin hendine has özelliklerini özleyerek ve düşünerek
beklemek ne güzel.. Aynı şekilde ömrümüzün mevsimlerini de farketmek ne kadar zengin kılar insanı kimbilir? Galiba marifet bunu becerebilmek:))
Selam Vladimir, geçmişi hasretle anmak, bugünü anı anına yaşamak, geleceği umutla beklemek insani vaziyetler sahi... Acaba diğer canlıların anıları var mı? Mesela bir ağaç gövdesine sarılanları, dalına salıncak kurup sallananları, gölgesinde yatanları, dökülen yapraklarını hüzünle hatırlar mı:))
YanıtlaSilNe hoş okul şarkılarımız vardı. Bakın yıllardır aklıma gelmemişti. Bu yazıyı yazarken hatırladım.
"Gelme kış gelme, yağma kar yağma, köylümü kentlimi soğukta koyma"
şarkısını.
En çok korktuğum şey mimlenmek:))
"nisan en zalimidir ayların, leylakları doğurtur ölü topraktan"
YanıtlaSilt.s elliot.. çorak ülke ..
Selam Buket, ne şahane söylemiş Elliot. Nisan aynen dediği gibidir çünkü. Aynen dediği gibi:)
YanıtlaSil