Haydi bakalım. Bütün gün o kadar kahve içersem.. Gördün mü şimdi uykum kaçtı işte! Gece gece... Vampirella gibi oturuyorum bööyle. Ne yapabilirim? Sabahtan itibaren koştur babam koştur. Nedir bu? "Başkaları için mi geldim dünyaya" dedim. Yooo... İntihar etmedim de onun yerine hışımla bir kafeye girdim. "Kahve!" dedim. "Lütfen acil bir kahvee!" Enis Batur der ya hani... "Keyiflerim zehirlerimdir." şiarıyla... Evet itiraf ediyorum... Kahveye kul olmuş biriyim. Kahvenin kokusuna bile delirebilirim. Zaten tiryaki meşrepliyim. İlaveten abartma sanatında şöhret sahibiyim. Tiryakilik ve abartma bir araya gelince... Müptelalığın daniskası oluyor böyle! Ne yapabilirim? Dikkatini çekti mi bilmiyorum... Şu yukarıdaki fotoğrafta masanın üzerindeki kitabımın yanında kahve yok. Neden? Sipariş verdiğim kahve bir türlü getirilmedi de o yüzden. Yoo.. Garsona tam seslenecek, "Sizin kahve Yemen'den mi geliyor?" diyecektim demesine... Ama... Aklıma Enis Batur'un "Kahverengi tanede saklanan keyif" başlıklı yazısı geldi. Enis Batur sanırım fi tarihinde Paris'te kahve içmek için girdiği ünlü bir kafede, fincanın yanına iliştirilen küçümen şeker paketinin üzerinde "ilk kahvehane 1554'te İstanbul'da açılmıştır." yazısını görünce şaşırmış. Meğer kahve Yemen'deki kahveheneden gelmezmiş görüyor musun? Pekiii... Kahvenin nasıl bulunduğunu biliyor musun? Hani çok eski zamanlarda bir çoban tuhaf davranışlar gösteren, uyumaları gerekirken geceleri aşırı hareketlenen keçilerin bu davranışlarının sebebini merak etmişte gün boyu gözlemiş ya keçileri. Sonra keçilerin bir kısmının bodur ağaçların tanelerini yedikten sonra aşırı hareketlendiğini anlamış. İşte bende yorgunluk kahvesi niyetiyle başladım sabahtan itibaren kahve içmeye... Önce geç geldi diye kesmedi beni. Üst üste iki Türk kahvesi içtim. Bööyle serum niyetine kana karıştı tabii. Sonra yemekten sonra kahve içilmez mi? İçilir elbette. Bir ekspresso içtim. Öğleden sonra eve döndüğümde bir iki neskafe içmiş olabilir miyim? Bilemiyorum. Kendimi kahvenin esaretine kaptırmış olabilirim. Tamam... Yazıma Enis Batur'un cümleleriyle son vereceğim. Evet içtim kahve! "Uykuyu kaçırırmış, ne gam! Kaçan uyku olsun: Bu koku, bu tad, bu keyif kaçırılır mı?" Bitti. Şimdi anne sözü dinler gibi masum gidip keçileri çitten atlatarak uyumayı deneyeceğim.
24.03.2011
Kahve!Bende bir çok türünü sever ve içerim.Yalnızlığımın biricik keyfidir!
YanıtlaSilbenimde uykumu kaçırsada vazgeçmem
YanıtlaSilKahve: Güllerin içinden canım, koparak koparak gel bana gel...
YanıtlaSilDemek ki sevginizkarşılıklıymış :D
Selam Zaman!Eriyor, haklısınız. Kahvenin kendine has bir yarenlik vaziyeti vardır sahiden.
YanıtlaSilO nedenle "Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane." denir ya kahveye haksızlık edilmektedir diye düşünürüm. Bilen bilir ki kahvenin bizatihi kendisi muhabbet tadı verir:)
SElam Yalnızlığakapalıgişeyim, ne hoş bir isim:)) Demek siz de "Uyku kaçırırmış, hıhh ne gam!" diyenlerdensiniz:))
YanıtlaSilSelam Raskolnikow, "kalpten kalbe bir yol vardır görünmez, gönülden gönüle yol gizli gizli" demiş şair.
YanıtlaSilNesnelerin de kalbi olduğuna inanırsak, hissediyorum ki kahveyle sevgimiz karşılıklı bir muhabbettir:))
valla cok keyifli ve akıcı bir yazı olmus, tebrikler. konunun kahve olmasıda ayrı bir tebrik konusu.
YanıtlaSilSelam elma+Z, çok naziksiniz, teşekkür ederim:)) Bu arada söylemeden edemedim. Elma'yı çok severim:))
YanıtlaSilmerhaba hanımefendi. sitenizi tesadüfen buldum ve yazılarınızı okumaya başladım. Gerçekten eğlenceli ve güzel olmuş. Ben de şu anda chet baker dinlemekteyim, cazın haşarı çocuklarından :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Barış. Beğenmenize sevindim:)
Sil