10 Eylül 2011 Cumartesi

Yaşasın Hanımlar! Mübarek Futbol Ayları Başlıyor!


Tamam. Yürekten kabul ediyorum. İnancıma göre en mübarek aylar, Recep, Şaban, Ramazan ayları tabii. Amaa... Ne yapabilirim? Futbol sezonu başlıyor ya, işte bu ay içim içime sığmıyor inan ki. Bizim köyün erkekleri futbol sezonu başladığı aydan itibaren  hep futbolla ilgileniyor. Hey! Dünya biz kadınlara kalıyor. Ne güzel!.. Oh, gelsin çaylar gitsin kahveler... Gelsin sinemalar gitsin kitaplar, festivaller... Eğlenip duruyorum-z-. Mükemmel... Pek çok kadının futbol meraklısı erkeklere sinir olduğunu biliyorum. Kimbilir ne kavgalar çıkıyordur evlerde... Çok saçma! Oh, kalmışsın kendi kendine kadın, baksana keyfine! Hele bu sene, futbol meraklısı erkeklerin şike hikayeleri sebebiyle zaten canları hayli sıkkın.. Bence bu futbol sezonu var ya gitmeyelim hiç erkeklerin üzerlerine. Futbolun erkekler için  keyfi falan kalmadı ki. Düşünsene futbol bir oyun değil mi aslında? Oyun tabii... Oyun ne yapar? Eğlendirir insanları öyle değil mi? Artık futbol eğlendirici bir oyun olmaktan çıktı maalesef... Bugün gazetelerde bu gece futbol liginin açılacağı ile ilgili yazılar okuyunca bunları yazmak istedim. Sonra Kıvanç Koçak'ın bir aralar okuduğum futbol konulu yazısı aklıma geldi.. Şimdilerde unutulsa da futbolun aslında bir oyun olduğundan, hatta insanın içini dolduran, keyfi barındıran, eğlenceli bir oyun olduğundan söz ediyordu.. Oyun deyince de aklımıza gülmek gelmez mi? Hayır gelmiyordu işte.. Artık milyarlarca doların döndüğü bir endüstri haline gelmiş olan futbolun eğlenceli bir oyun olduğunu söylemek mümkün olabilir mi? Rabet duyguları okadar körükleniyormuş ki, maçlarda taraftarlar kendi takımınlarına odaklanacaklarına hep rakip takıma odaklanıyorlarmış.. Rakip oyuncunun kaçırdığı penaltı, ayağına dolaşan top, ıskaladığı bir vuruş ya da nebileyim bir sebeple kapaklanıp düşmesi falan insanları güldürürken, aynı durumlar kendi takımının oyuncularının başına geldiğinde, sallanan küfürlerin, öfke nöbetlerinin haddi hesabı olmuyormuş.. Hayret edilecek şey! Futbol kazanmak için oynanacak elbet.. Tabii ki taraftar takımının malubiyetine gülmeyecek.. Tabii ki üzülecek.. Ama futbol madem bir oyun deniyor.. Oyunun bütününden büyülü bir lezzet alınması mümkün olmaz mı? Ben futbolun f'sinden anlamam.. Futbol deyince hem memleketten hem dünyadan hep asık suratlı futbolcular, futbol yöneticileri ve taraftarlar aklıma geliyor.. Okuduğum yazıda Amerika'da yapılan bir araştırmadan söz ediliyordu.. Şöyle ki.. 1952 yılında çekilen 230 beysbolcu fotoğrafını incelemişler.. Fotoğraftaki görüntülerine göre, "hiç gülmeyen", "az gülen", "çok gülen" olarak üç kategoriye ayırmışlar.. Ve bu oyuncuların ölüm yaşlarına bakmışlar.. İlk gruptakilerin 70, ikinci gruptakilerin 75, son gruptakilerin ise 80 yaşında öldüğü saptanmış.. Yani sonuç olarak, demek ki çok gülenler daha uzun yaşamışlar.. Tamam, güvenilirliği tartışılabilir bir araştırma olduğunu söyleyebilirsin.. Olsun.. Gene de diyorum ki, bu durum duyurulsa futbol camiasına, futbolun eğlenceli bir oyun olduğunu düşünüp acaba daha çok gülerler mi ki? Biliyorum esas şimdi bu yazdığım güldürdü seni.. Ne var? Fena mı olur böyle bir şeyi duyurmak sence? Bu yazı da bir futbol cahilinin, futbol lig sezonu başlangıcı anonsu işte..  Hanımlar, bırakalım erkekler kendi bozdukları oyunlarını kendileri düzeltsinler. Oyunlarını bozmak için nerelerde hatalar yaptıklarını belki düşünürler. Boşverrr! Biz bakalım keyfimize... Hey! Mübarek futbol sezonu açılıyor... Çok sevinçliyim... Ne güzel!


17 yorum:

  1. :)) çok keyifli yazmışsın ya, bayıldım..
    Futbol seven bir kadın olarak, memleketimde dönen şeyleri hala anlamıyorum ama, güzel oyun, oyun olarak oynanırsa tabi :)

    YanıtlaSil
  2. Evet.. Sezon açıldı.. Pazar günü akşam 20.30 da mabetteyim. Kombinem hazır. Görüşülemeyen bir dünya arkadaşımı göreceğim. Hele bir de bir blogda okuyup hoşuma giden tabiri ile " Karamazov Kardeşler" kıvamındaki gtp de geldi ki.. Değmeyin keyfime.(Dün Denizli'ye yenildiler, ağzım kulaklarımda izledim maçı) TFF hediyesi hiç değişmezi haftaya maçımız da var. Hep sen link verecek değilsin ya, bu da geçen sezon açılışından kalma bir yazı. Ne işimiz var o mabetlerde sorusunun tam olmasa da kısmi cevabıdır.:)) KAzasız, belasız, kavgasız, gürültüsüz, bol şamatalı bir yıl dileği ile..

    YanıtlaSil
  3. niye benim kocam futbol izlemiyor:(

    YanıtlaSil
  4. Suvebeyaz, evet futbol güzel oyun olmalı aslında.
    oyun olarak düşünülürse tabii. Ben futbolun f sinden anlamıyorum ama futbol sezonlarını iple çekerim ne yalan söyleyeyim:)

    YanıtlaSil
  5. Hayırlı olsun Avram. Zevkli bir futbol ligi olur umarım:)

    O değil de, film çok güzeldi.Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  6. Nilhan, bir kadından böyle bir cümle duydum ya bugün benim için "ölsem de gam yememem" günlerinden biridir:)

    YanıtlaSil
  7. Bizde o sezon hep açık:))

    YanıtlaSil
  8. Yalan yok! Bizim evde de öyle:) Ne güzel:))

    YanıtlaSil
  9. ben istemiyorum. futbol duymak istemiyorum...
    televizyon işgal altında. ne yapacağım? söyleniyorum durmadan. futbol. iğrenç... neresi güzel?

    YanıtlaSil
  10. Selam Sevim, sizi ilişkinizde karşınızdakinin zevklerine saygı göstermeye ve onun mutluluğuyla mutlu olmaya davet ediyorum:)

    Nick Hornby'ın “Futbol Ateşi” adındaki kitabını bilir misiniz? Gene futbol hakkında bir yazı yazmıştım. Bakın şöyle...

    " Tuttuğu takımın maçlarını kaçırmamak için hayatındaki her şeyden vazgeçebilen bir adamı anlatır bu kitap. Şahane bir kitaptır. Sonra kitabın filmi de çevrildi. Tekrar tekrar keyifle seyrettiğim fimlerden biridir. Aslında Nick Hornby kendisi de tam bir taraftar. Resmen Arsenal delisi. Kitabında aynen şöyle diyor “Sonraları kadınlara nasıl âşık olduysam, futbola da öyle âşık oldum: Ansızın, açıklanamaz bir şekilde, üzerine kafa yormadan, getireceği acı ve kafa karışıklığını bir nebze bile düşünmeden.” Eğitimli bir insan nasıl kendini bu denli futbola kaptırabilir? Kaptırıyor vallahi. Kitapta okuyorsun. Filmde seyrediyorsun. Duruma şahit oluyorsun. Şaşırıyorsun. Hayrete düşüyorsun. Futbol tutkusu, futbol sevgisi bu denli iyi anlatan başka yazar var mı ben bilmiyorum. Bu kitabı okuyunca, ardından filmini seyredince şunu çok iyi anlıyorsun. Futbol gerçekten kimileri için aşk gibi. Bu aşkın içinde fazlasıyla hüzün de var biliyor musun? İki ellerini yanaklarına dayayıp diyorlar ya: “Ne olacak bu takımın hali?” O vakit çok üzülüyorum. "demişim.

    Ben onu bunu bilmem. Futbola aşkla mı tutkulu.
    Saygı duymalı:))

    Böyleyken böyle Sevim Tunçel:) Bizim köyde durumlar bu merkezde işte:))

    YanıtlaSil
  11. yazın ,bizim eve ayna tutmuşşş =))

    YanıtlaSil
  12. -bundan sonra sevgide aşırıya kaçmayacağım.. yoruluyorum hep fazla sevmekten ve ileri gitmekten.. artık her şeyi gerektiği kadar seveceğim, sadece Fenerbahçe hariç..

    - ya ben? bana olan sevgin ?

    - dedim ya sadece Fenerbahçe Hariç !

    YanıtlaSil
  13. Oya, haybeye durumlar bizim köyde böyle demedim ki:) Sizler de bizim köyde yaşadığınıza göre.. Yok aslında birbirimizden farkımız öyle değil mi? En iyi sen anlarsın beni:))

    YanıtlaSil
  14. TiMuR, güzel misal göstermişsiniz. Futbol dediğiniz gibi bir sevda vaziyeti işte:)

    YanıtlaSil
  15. o diyalog gerçekten yaşandı :)

    YanıtlaSil
  16. Madem gerçek bir diyalog bu.. Eee, söyleyin bakalım devamında neler oldu:)

    YanıtlaSil
  17. ben sözünün arkasında duran biriyim, hala sevgide aşırıya kaçmıyorum Fenerbahçe hariç :)

    YanıtlaSil