İstanbul'a gitmeyi "kafaya koymuştum" bir kere. Mutlaka gidecektim. Gitmezsem "kafayı üşütebilirdim". Yoksa ne yapardım, derdimi kime yanardım? Neylerdim, bu şehri ateşe mi vereydim? Öyle bir "kafayı takmıştım" yani öyle böyle değil! Yanıma "kafa dengi" bir arkadaş aradım. Bulamadım. Hiiççç “kafamı yormadım”… Hiçç dert etmedim. Ne olacak ki? Kendimi taktım koluma… Gittim Sahaflar Festivali’ne koşa koşa… Hem de eteklerim zil çala çala!.. Ben ilk kez geçen yıl gitmiştim Sahaflar Festivali’ne. İşte burada...
Bu kez “kafamı işletmeliydim.” Yoksa o kadar kitap arasında… Hem de o cayır cayır sıcak havada… “Kafayı yiyebilirdim.” Kendimle “kafa kafaya verdim.” Kitaplarını seçeceğim yazar isimlerini belirledim. Son günlerde deneme kitaplarıyla fazlasıyla haşır neşirdim. Deneme kitaplarının edebiyatın üvey evladı olduğunu söyleyenler çıkabilir. Ben böyle lakırdılar edenlerle “aynı kafada” değilim. Tamam. Romanın şanı büyüktür. Öykü ise çoğunlukla “kafa dengi” bir arkadaş gibidir. Hımm… Ya o güzeller güzeli “kafa kışkırtıcı” şiir? Şiir için kim fena bir şey söyleyebilir? Ama deneme kitapları deyince… Okurların çoğu “kafa çevirir.” Ne fena! Ben onu bunu bilmem. Deneme kitaplarını çok ama çok severim. Deneme kitapları “kafa açıcıdır” bir kere… Okurun ufkunu daldan dala gezdirir. Öyle bilgiçlikte taslamaz. Sanki muhabbet ediyormuşsun gibi bir his verir.
Hazırladığım listede şu yazarların ismi vardı. Oktay Akbal’ın epeyce deneme kitabını edinmiştim. Bulabileceğim bende olmayan kitaplarını aramaya karar verdim. Salah Birsel’in üç kitabı vardı bende. Ve onun dilinin hastasıyım. Nasıl eğlendiricidir anlatamam. Miskin ruhları uyandırır. Melih Cevdet Anday’ın Rahatı Kaçan Ağaç adlı şiirini bilir misin? O şiirdeki gibi insanın “kafasını üşüttürebilir.” Rahatını fena halde kaçırır. Ben bunu daha önce nasıl düşünmedim, dedirtir. “Kafasını ters döndürür.” Yüreğini sattırır. “Ah benim suratı asık ve öfkeye binmiş koçlarım! Kime ve neyi anlatmalı? Bütün sanatçılar bunu yapıyor. Size yaşamından bir şeyler dağıtmaya, kara bağırlarından bir şeyi bölüştürmeye çalışan sanatçıların kaba etine sunturlu bir tekme indirmek için köşelerde bekliyorsunuz.” Der mesela… “Ne bileyim, belki sizin de hakkınız var. O kadar pusarık, o kadar gıldır guldur, o kadar ölümü çok günler yaşıyoruz ki kimseler edebiyata kulak asmıyor. Kulak kesilen küçük bir azınlık ise şiirde şiirden başka, romanda romandan başka, denemede denemeden başka bir şey arıyor.” diye cümlelerini sürdürür.
Sonra Ferit Edgü… Ben bu yaşıma kadar bir tane bile Ferit Edgü kitabı okumadığımı yeni fark ettim. Dün deneme kitapları arasında satın aldığım bir kısa romanı vardı. Hakkari’de Bir Mevsim. Sahaflar Festivali’nden sonra bir kahveye oturmuş aldığım kitapları karıştırıyordum. Hakkari’de Bir Mevsim’i ben bir başladım okumaya… Allahım "kafayı üşütecektim!" Daha önce nasıl okumamışım bu kitabı? Üstelik 1984 Berlin Film Festivali’nde dört ödül alan aynı isimde bir filme de uyarlanmış. Ben bu şiir gibi, rüya gibi, hayal gibi romanı dün o oturduğum kahvede okuyup bitirdim. Memleketimin her ölümlü insanının illa okuması gerek bu kitabı. Ya deneme kitapları… Anlatmak mümkün değil. Uzatmayayım. Bir iki şiir kitabı, bir iki roman, bir iki sinema kitabı, bir iki çizgi roman dışında, ayırdığım bütçemin yettiğince, bolca pazarlık yaparak, Enis Batur'dan, Füsun Akatlı'ya, Mehmet Fuat'tan Melih Cevdet Anday'a... Epeyce deneme kitapları satın aldım. Sırt çantam tıka basa doldu. Cebimde mangırım kalmayınca... Birdenbire "Kafama dank" etti... Arabamı çok uzağa park etmiştim. Ben taksiye nasıl para verecektim.? Sonra midemin zilleri "açııımmm" diye çalıyordu. İzmit'e aç açına mı dönecektim? "Kafamda bir ışık çaktı." Ne olacak? Marş marş tabanvay, dedim. Üç beş mangırımla da Metin Üstündağ usulü çay içtim. Kız belli bardakta. Kavradım şöyle bir bardağı ince belinden avucumla... Tabağına koymadım. Kokusu aklımı aldı. Hakkari'de Bir Mevsim'i bitirdim. "Tazeler misin usta, benimki demli olsun lütfen.." dedim. Ben... Biz... Yazarlarla aynı bardakta çay gibiydik.Tanrım, bu coşku beni terk etmesin.
Bende çok gitmek istiyoyrum bu ara İstanbul'a. Senin de dediğin gibi gitmezsem kafayı yeme potansiyeline sahibi.
YanıtlaSilDün duymuştum bu sahaflar festivalini. Gitmeyi çok isterdim ama elden ne gelir. Ne yazık ki kaçırıyorum. Bakalım daha ne kadar zaman İstanbul'u kaçırmaya devam edeceğim.
çok pis kıskanmış durumdayımmm seni şu anda bilesin !!!
YanıtlaSilBen de oradaydım geçen pazar ancak Hayal Kahvem'in anlattıklarından çok ben negatif yönlerini gördüm.
YanıtlaSilBir kere stantlar çok, ve çok dar. Yani elinizde listeyle gidip sormanız lazım satıcıya. Ve aradığınız kitapları bulamıyorsunuz genelde çünkü elde kalmışları satıyorlar ya da satılması hemen hemen kesin olanları; bunları bulursanız da çok fahiş fiyatlar söylüyor satıcılar. Bilenler bilir sahafçılık böyle bir şey değil. Değildi en azından eskiden. Parası olmayanların ya da koleksiyoncuların genelde uğradığı yerdi; şimdi ne yazık ki popülist açılımların kurbanı oldu. Ben para peşinde koşan ve kitabın ilk sayfasına 8 lira yazan bir sahaftan bir şey almadım, almam da. O kitap 5 liradır, ya da 10 ya da 15. 3 Lira daha fazla kar edeyim mantığı çok saçma. Zaten sen toptan aldığın için 1 liraya alıyorsun o kitabı... Sana satmaya kalksak en fazla 2 lira veriyorsun... E neden 8-9 liraya (en azından) satıyorsun? Bu tip paragözlerden hiç hazzetmedim, etmem de. Bence sahafçıların yüz karası bunlar. Oradaki sahafların yarısından fazlasını tanıyorum ve konuşmuşluğum ve kavga etmişliğim de var. Değişmediklerini görmek ve sadece bu işi para için yaptıklarını görmek çok ama çok üzücüyüdü benim için bir kez daha.
Neyse tabii ki bu benim düşüncem gayet beğenenler var, olmalı da zaten. Sadece konusu gelince ve üzülenleri görünce söyleyeyim dedim.
Bu festivali takip etmediğim için ne kalın kafalıyım ama.
YanıtlaSilNeyse ki varsınız.
Çok motive edici bir yazı.
YanıtlaSilSelam Konuşma baloncuğu, bir hafta daha uzatılmış
YanıtlaSilfestival. Umarım gidersiniz. Gidemezseniz yok mu sizin oralarda bir sahaf:) Gidiverin. Kendinizi
sahaf festivalindeymiş gibi hissediverin:))
Selam 7. Oda, ben de Leylak Dalı'nı acayip kıskanmıştım:) Kıskanılır yani bilirim:)
YanıtlaSilSelam Mr. Tambourine Man, ben bir yere keyif almak niyetiyle gidiyorsam, kendimi akortluyorum ve sadece olumlu tarafları görüyorum:) Amaaa bela çıkarmak niyetiyle gittiysem vay satıcının haline:))
YanıtlaSilÇok sıcaktı sahiden. Akşam 7 den sonra gitmek en aklıllıcası olacaktır.
Sonra geçen sene gittiğim için biliyorum. Bu sene yazar isimlerini önceden belrledim. Dalmadım başka yazarların kitaplarına. Ve satıcıya sordum. Satıcıya buldurdum. Siz bu kitapların arasından bulun diyenlerin yanından hemen ayrıldım. Bilenlere danıştım. Aynı yerden alınca pazarlık daha iyi oldu. Doğrusu oldukça ucuza çok güzel kitaplar edindim.
Yorumunuzda görüşünüzü paylaştığınız için teşekkür ederim.
Selam Ali Zafer, beğenmenize sevindim.
YanıtlaSilCoşkun gerçekten hiç bitmesin...ne güzel anlatmışsın bana da geçti coşkundan!
YanıtlaSilKitabı kahvede okuyup bitirmen de çok etkileyici.
Ferit Edgü ve Oktay Akbal'ı ben de beğenirim:)
Güzel enerjin için teşekkürler,mutlu okumalar:)
Baykuş gözüyle
Ama amaa amaaa kıs kıs kıskandımm ben :(
YanıtlaSilyarın kısmetse önce Kadıköy Çizgiroman sahaflarında şehir dışından da gelecek arkadaşlarla buluşacağız ve öğleden sonra Sahaflar Festivaline gideceğiz.. yazını okuyup gazı da aldım ya artık bu kez daha geniş vakit ayırıp adamakıllı incelemek niyetindeyim tüm standları geç saate kadar.. orada kalabalık bir grubun ellerinde çizgiroman poşetleriyle o sahaftan diğerine koşuşturduğunu görürseniz bilin ki biziz arkadaşlar :)
YanıtlaSilHarika bir yazı olmuş kafadan 10 puan veriyorum. Sahafta Anadolu'da mimariyi anlatan bir kitap'a 130 tl çektiler kafamı bozdular :))
YanıtlaSilah hayal kahvem, seni kafalasam da ! bana ödünç kitaplar versen. elimde 5 kitap kaldı okumadığım...
YanıtlaSilSelam Natali, Ferid Edgü'nün yeni kitabına başladım. Eylülül Gölgesinde Bir Yazdı. Nefis!
YanıtlaSilCoşkumuz daim olsun. Sağolun.
Doctor Blue Balloon, kıskanılmayacak gibi değil:)
YanıtlaSilHaklısınız. Kıskanın ne yapayım:))
Böyleyken böyle işte.
Hımm.. Timur, okuruz artık sizin hikayeyi. Artık çizer misiniz, yazar mısınız bilmem tabii:)
YanıtlaSilİyi eğlenceler.
Bolat Hocam, sağolun. Beğenmenize sevindim.
YanıtlaSilEski kitaplar pahalı ama aynı kitap kitapçıda kaç papel kim bilir?
Buket, olmaz. Benim kitaplar sizin eve uymaz.
YanıtlaSilBak sonra söylemedi deme. Senin kitapların huyu suyu değişir Buket. Benim kitaplar rahata alışıklar. Öyle rapta zapta gelemezler. İnanmıyorsan gel bak. Bizim evde kitaplar ev sahibi gibiler. Bööyyyle yayıla yayıla yerleşmişler:) Görüyorsun değil mi bahanelerimi:)
O değil de Buket, kitap isteme benden, buz gibi soğurum senden:) Canımı iste. Buyur al senindir:))Buket. Kitap cimrisiyim. Of, feci biriyim:((
Harikasın çünkü beni de kafaladın.Yarın çok yoğun bir gün olsada sırf senin bu yazının hatırına gideceğim-şaka tabi- kitaplar söz konusu-:)
YanıtlaSilİyi ki varsın...
Yolun açık olsun Engin.
YanıtlaSilGörüşlerinizi okuyabileceğimizi umuyorum.
Sağolun.
Dün oradaydım, o iç içelik o sıcaklık, satıcıların güler yüzlülüğü eski film afişleri eski fotoğraflar rüya gibiydi. Üç kağıtçılar film afişinin altında renkli yazısını görmek ayrı bir tat oldu. Emrah Serbes ne kadar sıcak kanlı bir insan olduğunu gösterdi sohbetine doyamadım. Bence gelip görmeniz gerçekten süper olmuş :)
YanıtlaSilSelam İrad, umarım sıcakta değil serinde gezmişsinizdir:) Sonbahardayız ama hava maşallah cayır cayır. Hangi kitapları aldınız? Öğrenelim bakalım:)Demek Emrah Serbes oradaydı. Kitaplarını okumuş muydunuz?
YanıtlaSilEvet, iyiki geldim festivale. Mutluyum.
Şanslıydım hayalkahvem; Eylülü sevmeme rağmen bu öteki eylüllere göre daha sıcak geçiyor ama ben 6gibi oradaydım ve sıcaklık alıp başını gidiyordu. Aslında bir sürü kitap listem vardı. Fakat sürüsüyle eski film afişi alınca ve eski fotoğraflara dadanınca bir baktım cebimde 5kuruş kalmamıştı. Aydemir Akbaş afişlerde ne güzel çıkıyormuş öyle. Daha bir çok film afişi ve Oliver Twitst'in ikinci baskısını buldum 1964 onu hemen kaptım...
YanıtlaSilKitapları'nı okumuştum ve Emrah Serbes çok samimiydi gelenle 10 dakika sohbet etmeden bırakmıyordu. Ben istemeden imzasının yanına Seviyorum Merkez! yazmış. Oradan ayrılınca gördüm çok çok şaşırdım. Güzel bir 2 saatti doyamadım.
Sayın Mr. Tambourine Man
YanıtlaSilsahaflar sadece ucuz kitap değil, arayıp da bulamadığınız kitapları bulacağınız bir yerdir
ve bazı kitapların fiyatları da örnek 1. baskı imzalı ve yenisi bulunmayan baskısı tükenmiş kitaplar elbette yüksek fiyatlar ile ancak satılabilir
ayrıca sahaflara paragöz diyorsunuz
doğru, malesef hepimiz yaşamak için paraya ihtiyaç duyan ve çok küçük gelirlerle hayatta kalmaya çalışan zar zor dükkan kiralarını denkleştirmeye çalışan insanlarız ve çoğumuz ( istisnalar kaideyi bozmaz )yaptığımız işi seviyor ve hakkını veriyoruz