Evet, yaptım yapacağımı gene!.. Bu sabah erkenden uyandım. Yemedim. İçmedim. İçine keçe yerleştirdiğim bez ayakkabılarımı giydim. Montumu sırtıma geçirdim. Beremi sıkıca taktım. Mutfak tezgahının üstündeki tabaktan kocaman kırmızı yanaklı bir elma kaptım. Haşırt haşırt ısırarak dışarıya fırladım. Daha sokağa adım atar atmaz, buz gibi rüzgâr yalayınca yüzümü... Hey! Sabah mahmurluğumu iyice üzerimden attım... Zımba gibi oldum ben, iyi mi? Arabaya atladığım gibi, ver elini Yedi Tepe! Evet... Bugün gene İstanbul'daydım. Üstelik haftanın ilk iş gününde... Şahane!.. Düşünsene, şu kaçmayı hafta sonu yapsam bu kadar keyif alabilmem mümkün olabilir miydi? Nerdeee? Şimdi ben kaçıyorum ya işten, köyden, herbişeyden... Böyle durumlarda dibine kadar hakkını teslim eder, enine boyuna keyif almaya akortlarım kendimi.. Zaten ilk akordumu Yedi Tepe'nin bahçesinde hemen yaptım. Kendi kendime şöyle dedim... Heyy, şu anda herkes çalışıyor. Benim de aslında şu anda işte olmam gerekiyor. Ben ise şu anda Yedi Tepe Üniversite'sinin bahçesindeyim. İşim şu... Acaba bu fakültelerden hangisine gitmeliyim? Hımm... Ben var ya Vüs'at O. Bener Sempozyum'unun bugün olduğunu unutmuşum. Gerçekten... Hep diyorum, unutkanın tekiyim ben!.. Eğer bu sabah gözümü açtığımda Kasım'ın 28'inde ne vardı? diye düşünüp aklıma getirmeseydim... Ve eğer o kadar hayalini kurup bu sempozyuma gidemeseydim var ya... Ne yapardım biliyor musun? Yooo... Sinirlenmezdim. Asla öfkelenmezdim. Sadece kendime fena halde gülerdim. Önce "Pes!" derdim. Sonra "Yuf!" derdim. Sonrasını artık yazmayayım. Neyse bütün bunları demedim. Sadece "Yaşasınnn!" dedim. Ve Yedi Tepe Üniversite'si Güzel Sanatlar Fakültesi'ne doğru koşturdum. Binanın sekizinci katındaki konferans salonuna vardığımda çoktan sempozyum başlamıştı. Hiç tereddüt etmedim. Hemen salona daldım.
Ben var ya bu sempozyumlara feci halde alıştım. Ömrümde ilk kez bir yazarla ilgili sempozyuma bu yıl gittim. Kadir Has Üniversitesi'nde Tezer Özlü için yapılan sempozyumda, aynen "sonradan sempozyum gören" vaziyetindeydim. Her konuşanı ağzım açık dinledim. Resmen bittim.. Bittim... Şahaneydi. Durur muyum? Geçen hafta Mimar Sinan Üniversitesi'ndeki Tomris Uyar'ın 70. yaş Değiştirme Töreni'ne ise bayıla bayıla gittim. Harikuladeydi. Sonra cumartesi Beyoğlu Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ndeki Fantastik Romanlar Üzerine yapılan sempozyuma gittim. Müthişti. Bugün ise Yedi Tepe Üniversitesi'ndeki Vüs'at O. Bener Sempozyumu'na da gittim ya... Ve inan bana olağanüstüydü. Üstüne ballı kaymak Cevat Çapan ordaydı. Tatlı tatlı konuştu. Nefisti! Tüm gün sevdiğim yazarların öykücülüğünden, şairliğine, oyun yazarlığından, romancılığına değin yaptıklarını didik didik etmek müthiş bir şey. Anlatılacak gibi değil. Fakat bir şeyi hiç anlayamıyorum. Düşünsene benim edebiyatla ilgim fazla yok ki. Ben sade bir okurum. Böyle olduğu halde gitmeye çalışıyorum. Bu yapılanlar tüm üniversitelerin Edebiyat Fakülteleri'nde okuyanların özellikle kaçırmaması gereken etkinlikler. Fazla katılım olmaması ne fena! Kocaeli Üniversitesi'nde hiç yapılmamasına değinmeyeceğim. Yüreğim acıyor zira... Neyse... Keyfimi bozmamalıyım. Ne diyeceğim biliyor musun? Eğer Nâzım Hikmet, Abidin Dino'ya değil, şimdi bana "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin?" diye sorsa.. İnan hilafım yok... Büyük şairin gözlerinin içine baka baka "Yaparım!" derdim. Öyle mutluyum... Galiba sırada Sevgi Soysal var. İnanamıyorum!.. Allahım, çok teşekkür ederim. Yoo... Ayrıca bu sempozyumları düşünen, düzenleyen ve benim gibi sade okurların bile katılmasına olanak verip, zenginleşmelerini sağlayan üniversite yetkililerine de çok teşekkür ederim... Çünkü şu anda dünyanın en zengin kişisi kim? Buyrun benim:)
:)))
YanıtlaSilihihihihi..ih..ihiii :))))
Çok alemsin kardeşim.
Ben de bu hafta sonu çok mutluydum.
Hangi sempozyumdaydım biliyormusun.
Evde kurban etinden kavurma ve pirzola yeme sempozyumu. Müthişti.
Hafta sonum gnam gnam yemek yedim. Harikaydı. Et yemeklerinden hevesimi alınca başka sempozyumlar arayacağım ama şimdilik tüm vaktimi onlara hasrettim
Canım benim. Mutluluğun fotografını görmek istersen beni sofra başında ve ocakta yemekte footoğraflayabilirsin.
Bu arada "sahi aşure zamanı ne zamandı?
Sevgiler :))
Merhaba,
YanıtlaSilCümleleriniz akıcı. Noktalama işaretleriniz yerli yerinde. Samimi anlatımınız güzel. Kısaca yazılarınız takdire değer.
Not:14 Ekim tarihli yoruma cevap yazınız üzerine bir çalışmanız Damla'da yayınlandı. Katkınız için teşekkür ederim.
Marhaba Sabahattin Hocam, sizden böyle geçer not almak ne güzel. Çok teşekkür ederim. Damla'da yazılarımı yayınlamanız çok mutlu eder beni. Sağolun.
YanıtlaSilMahmure, sen ne alemsin:) Ne diyeyim ben sana şimdi?
YanıtlaSilBir bloğun sahip olabileceği en ilginç yorumcu sensin:)) Sağolasın.
Barış Bıçakçı son kitabı Sinek Isırıklarının Müellifi'nde şöyle diyor:
YanıtlaSil"Zaten bu dünyada çoğunluğu herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur."
Bu arada ben de geri kalanlara dahilim senin gibi:))
Ohhhh! Sefan olsun canım.
YanıtlaSilSelam Leylak Dalı, ne hoş söylemiş Barış Bıçakçı. Vüs'at O. Bener sahiden çok bilindik yazarlarımızdan değil ne yazık ki. Onu biliyor olmak ve okumuş olmak ayrıcalıklı hissettirse de, keşke daha çok okur bilse ve okusa demeden duramıyor insan.
YanıtlaSilGüzel bir bilgilendirme olmuş Leylak Dalı. Teşekkür ederim:)
Sağolun Begonvilli Ev. Nasıl denir?
YanıtlaSilDaha iyileri sizin olsun:))
kıskançlıkla okudum .. ben de istiyorum yaf ! bagajına girip saklansam mı napsam :)
YanıtlaSilBu arada aşureler zamanı başlamış.
YanıtlaSilMualladan söz aldım. Cuma günü dağıtıma başlıyormuş. yiupp :)
Selam 7.Oda, ne zaman isterseniz:)
YanıtlaSilGidelim hep beraber:)
Mahmure, ne güzel haber! Mualla ilk bana getiriyor. Sana iki tabak verecekse birine el koyuyorum haberin ola:)
YanıtlaSilPadişahlar cariyeleri ile süt banyosu yaparlarmış ya.
YanıtlaSilAşure banyosu yapmak hiç akıllarına gelmemişmi acaba. Gelmemişlerse çok şey kaçırmışlar bence. Düşünsene içinde birbir çeşit nebat ve koku var. Mesir macununun başka versiyonu.
Mesela ben aşurenin içinde ne olsam hoşuma giderdi acaba.
Hani şairin dediği gibi içki şişesinde bir balık olsam misali. :)