Ölü Ozanlar Derneği'ndeki Profesör Keating, ilk dersinde Carpe Diem'in ne demek olduğunu öğrencilerine anlatan öğretmendir ya hani... "Yaşadığın günü olağandışı yapmaya çalış! Anı yakala!" der. Tamam. İşte aynı filmde Mr. Keating'in öğrencilerine şiirin ne demek olduğunu anlattığı bölüm vardır. Olağanüstüdür. Hayal edelim mi şimdi o sahneyi? Hani ders zili çalar. Profesör sınıfta sessizce oturmaktadır. Nasıl disiplinli bir okuldur burası anlatamam. Bilirsin "hayat disiplinden ibarettir"i öğreten okullardan... Mr. Keating'de bu okuldan mezun olmuştur. Şimdi artık bir profesördür ve mezun olduğu okula 19. yüzyıl Edebiyatı dersi için öğretmenlik yapmaya gelmiştir. Önce öğrencilerinden birine işleyecekleri kitabın giriş bölümünü okutturur. "Şiiri anlamak" başlıklı bu önsözü öğrenci okurken, öğretmen de tahtaya bir yatay çizgi, yatay çizginin sağ ucuna kadar da bir dikey çizgi çizer. Çünkü okunan yazıda şiir üzerine doktora yapmış Evan Pritchard'ın şiiri anlamak hakkındaki açıklamaları, şiir bir çizelgeymiş gibi anlatılmaktadır. Acaba şiirin amacına ulaşması için kullandığı sanatsal ölçü nedir? Bir de bu amacın önemi nedir? İşte çizelgede dik çizgi şiirin yetkinliğini, yatay çizgi ise önemini gösterecektir. Böylece şiirin kapladığı bütün alanla şiirin başarısının ölçüsü bulunacaktır. Şiirin etkisi ve başarısı bir matematik grafiği gibi çözümlenebilir mi? Prpfesör Keating "saçmalık!" diye bağırır ve öğrencilerine kitabın okudukları bu sayfalarını yırtmalarını söyler. Öğrenciler şaşırlarlar tabii... Hiç kitap sayfaları yırtılır mı değil mi? Ama bu Edebiyat öğretmeni bildiğimiz öğretmenlerden değildir. Öğrenciler bayılırlar bu duruma ve sevinçle kitabın giriş bölümünü yırtarlar.
Profesör Keating bu yaptıklarının bir kavga bir nevi savaş olduğunu söyler öğrencilerine... Bu derste sözcüklerin ve dilin tadına varmayı, kendileri için düşünmeyi ve kim ne derse desin sözcüklerin ve fikirlerin dünyayı değiştirebilecek güce sahip olduğunu öğrenmeleri gerektiğini anlatır. Öğrenciler bir "sürü" değil, birer "insan"dır çünkü. Öğrenciler arasında 19.yüzyıl Edebiyatını öğrenmenin kendilerine katkı sağlamayacağını düşünenler vardır illa ki. Öğretmen çocuklara yanına toplanmalarını, onlara bir sır açıklayacağını söyler. Profesör sınıfın ortasında yere diz çöker. Çocuklar da etrafına toplanırlar. Nefis bir konuşma yapar. Der ki: "Biz hoş olduğu için şiir okuyup yazmıyoruz. İnsan ırkının birer ferdi olduğumuz için şiir okuyup yazıyoruz. Çünkü insan ırkının içinde coşkular vardır. İktisat, Mühendislik, Tıp, Ekonomi, Hukuk vs. yaşamak için gerekli asil birer meslektir çocuklar. Ama şiir .. güzellik... aşk... sevgi... biz bunlar için hayattayız." Çocuklar ilgiyle öğretmeni dinlemektedirler. Profesör Keating Whitman'dan bir şiir ile devam eder. "Ah ben! Ah Yaşam! Hayatın anlamını arayan sorular... İnançsızların sonsuz sırası... Aptallarla dolu şehirler... Bunlar arasında yaşamanın anlamı nedir ki hayat! Cevap ver bana! Cevap ver!" Öğrencilerine bakar ve "İşte cevap" der öğretmen... "Siz burdasınız. Hayat var ve hep olacak... Hep olacak. Güçlülerin mizanseni devam ederken sen de bir kaç dize katkı yapabilirsin." der. Öğrenciler büyülenmişcesine öğretmeni dinlerler. Son soruyu sorar öğretmen... "Güçlülerin mizanseni devam ederken sen de bir kaç dize katkı yapabilirsin!" der tekrar ve öğrencilerinin gözlerine tek tek bakarak sorar: "Sizin dizeniz ne olacak?" Robin Williams'ın olağanüstü oyuncuğuyla müthiş bir öğretmendir Profesör Keating! Ölü Ozanlar Derneği ise tek kelimeyle şahane bir filmdir.
24.10.2010
çok sevdiğim gözlerinin içi ışık ışık bir aktördür..
YanıtlaSilçok sevdiğim bir filmdir..
bir de sonu öyle hüzünlü olmasa..
atalet.. sevgiyle..
işini seven, öğrencilerine değer veren, onlarında içlerinde bir cevher barındırmakta olduğunu düşünen bir öğretmenden edebiyat dersleri almak çok farklı ve unutulmaz deneyimdir, büyük şanstır. Ben de o şanslılardanım. Kitaplara bağlı kalmayı sevmeyen bir öğretmenimiz vatdı. Hepimizin hayatına edebiyatı bir daha çıkmamak üzere soktu.
YanıtlaSilR. Wİlliams ı pek sevmemekle birlikte bu filmde ve Fisher King filmindeki halini severim. Bir kaç kez izlediğim filmlerdendir ikisi de.
Ölü ozanlar derneği yirmi yıllık film olmasına rağmen hala aklımda taptazedir. Yerini başka hiçbir film tutamadı. Babamların yaşıtı komşumuzun "izledin mi, git izle, sen mutlaka çok beğenirsin" demesi üzerine gitmiş, hem çok beğenmiş hem de komşumuzun bunu beğeneceğimi tahmin edecek kadar beni tanıyor olmasına şaşırmıştım. Aynı yıl birkaç defa gitmiştim. Sonra Fransa'da okurken senaryosunu bulup bir de onu okuyup yukarda da yazılan bazı bölümleri defterime not almıştım. Oh Captain, my captain.
YanıtlaSilAa evet bu film bu güne en uygun yazı olabilirdi hemde sizin anlatımınızla.
YanıtlaSilÖğretmenler günü kutlu olsun.
"Captain my captain" benimde birisinden bir şey öğrendiğimde hep aklıma gelen bir replik...
Sevgiler,
Bengi
Ne güzel bir filmdir, ne şahane bir performanstır! Nasıl bir külttür! <3
YanıtlaSiltekrar izlenecekler listemde.
YanıtlaSilselam cemre, hakikaten tekrar izlenesi filmdir:)
YanıtlaSilyasemen k, benim için öğretmenler günü filmi oldu çıktı ölü ozanlar derneği. kitabı da çok güzeldir:)
YanıtlaSilbengi, whitman'ın şiirini bulup ekleyivereyim tam olsun:)
YanıtlaSilOy Kaptan! Kaptanım!
Oy Kaptan! Kaptanım! Tamam oldu korkunç yolculuğumuz;
Her fırtınaya göğüs gerdi gemi, kazandık istediğimiz ödülü;
Liman yakın, duyarım çanları, etekleri zil çalar halkın,
Gözler izler dümdüz ilerleyen mağrur ve cüretkâr teknemizi:
Fakat oy yürek! Oy yürek! Oy yürek!
Oy Kaptanımın buz gibi
Ve ölü düşüp yattığı güvertedeki
Kanayan kızıl damlalar.
Oy Kaptan! Kaptanım! Kalk ve dinle çanları;
Kalk- bayram yapar bayrak senin için- senin için çalar borazanlar;
Senin için buketler ve kurdeleli göğüsler- senin için kalabalık sahiller;
Seni çağırır salınan kalabalıklar, hevesli yüzleri sana dönük;
Buraya gel Kaptan! Sevgili Babamız!
Yere düşmüşsün, soğuk ve ölüsün,
Güvertede bir rüya olmalı
Başını kaldıran bu kol.
Yanıt vermez Kaptanım, dudakları soluk ve suskun;
Kolumu hissetmez Babam, ne nabzı var ne de istenci;
Gemi demirledi sağ salim, tamam oldu yolculuk;
Korkunç yolculuktan gelir utku gemisi kazandığıyla;
Sevinin ey sahiller, ve çalın ey çanlar!
Fakat ben mahzun adımlarla yürürüm
Kaptanımın buz gibi ve ölü düşüp
Yattığı güvertede.
Walt Whitman (1819-1892, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
ne yazdı ne yazamadı:)yıllandıkça güzelleşen filmlerden değil mi?
YanıtlaSilkomşular bizleri bizden daha iyi tanırlar:)
vladimir, sizin blogta yazdığınız öğretmenlerinizle ilgili yazdıklarınızı okudum. nasıl hatırlıyorsunuz:) ve nasıl detaylı yazmışsınız. helal olsun.
YanıtlaSilrobin williams'ı neden sevmediniz acaba? verdiğiniz iki örnekte de performansı müthiştir gerçekten. pekii... günaydııın viyetnaaamm!
seyirciye enerji geçirebilen bir aktör olduğunu düşünüyorum ben:)
evet atalet, sonu acıtır insanı.
YanıtlaSilibret verici bir filmdir.
iki sene önce yazlıkta bir bayanla tanıştırdılar. BiZ okey oynuyorduk..onlarda yan masada oynuyorlardı. Sonra masalar birleşti sohbet başladı. Ben aralarında yabancı idim. Meger içlerinden biri benim liseden edebiyat hocam değilmiymiş. Sevgiyle sarıldım ona. Çok sevindim. Edebiyat ve resim hocalarımız bizlere hep daha yakındılar. keşke o zamanlarda hocalarımızla okul dışında da insani zamanlar geçirebilseymişiz. Bir insanı seversen onun sevdiklerine ilgi alanlarına da saygı ve sevgi besliyorsun. Eminim derslerimize çok daha iyi çalışırdık.
YanıtlaSilYıllar sonra sohbet etmek ve okey oynayabilmek hoşuma gitmişti.
film çekildiğinde daha dünyada bile değilmişim ama bu film benim kaçkere izlediğimi sayamadığım filmlerden dediğiniz gibi yıllandıkça güzelleşmiş ahh Neil :(
YanıtlaSilne güzel bir kitaptır, ne güzel bir filmdir Ölü Ozanlar Derneği. Oradaki gibi bir edebiyat öğretmeni olabilirim inşallah.
YanıtlaSilbir gün arayla aynı film ve kitaptan bahsetmişiz ellerinize sağlık çok güzel olmuş :)
YanıtlaSilSelam Çalıkuşu, kitap okunası, film seyredilesidir. Kesin olmalısınız:)
YanıtlaSilİnşallah olursunuz:))
Gülnihâl, hemen okuyayım sizin yazınızı:)Sağolun.
YanıtlaSil