Aşk acısının binbir tarifini okumuşsundur. Peki aşk acısı çeken insanın vücudunda neler olur hiç düşünmüş müydün? Belki sen de aşk acısı çeken birisin. O halde sana aşk acısının anatomik yerleşimini anlatsam, beni dinler misin? Bak şimdi. Aşk acısının en yoğun olduğu başlangıç noktası midenin sol yanının yukarı kısmıdır. Acı güçlendiği vakit göğüs ile mide arasına hemen yayılıverir. O zaman gövdenin yalnız sol kısmında kalmaz, sağa da geçer. Aşk acısı çeken kişi sanki içine bir tornavida ya da kızgın bir demir sokulmuş içerden kanırtılıyormuş hissine kapılır. Sanki mideden başlayarak bütün karında keskin asitli sıvılar birikmektedir. Sanki yakıcı ve yapışkan küçük deniz yıldızları iç organlara yapışmaktadır. Şiddetlendikçe hacmi genişleyerek artan acı alna, enseye, sırta, hayallere, insanın her yerine vurur, boğar gibi sıkıştırır. Bazan göbekte tam göbek çukurunun etrafında, sanki bir yıldız şeklinde birikir ve asitli sert bir sıvı gibi boğaza, ağza dolup öldürecekmiş gibi korkutur, oradan bütün gövdeyi zonklatır ve inletir.Bu haldeyken tabii aşk acısı çeken kişinin elini duvara vurması, jimnastik hareketleri yapması, gövdeyi bir sporcu gibi zorlaması bir an için acıyı unutturabilir. Ama en zayıfladığı zamanlarda bile, bir türlü tam kapanamayan bir musluktan damlayan damlalar gibi, acının karnına yapıştığını hep hisseder. Acı bazan boğazına kadar çıkar, yutkunmayı zorlaştırır, bazan sırta, omuzlara yayılır. Ama her zaman asıl midededir, merkezi orasıdır. Bütün bu elle tutulur niteliklerine rağmen, aşk acısının akıl ve ruhla ilgili bir şey olduğunu da bilmek lazım. Ama ondan kurtulmak için kafada yapılması gereken temizliği yapmaya da girişilemez. Daha önce böyle bir şeyi yaşamayanlar için, ilk defa baskına uğrayan mağrur bir komutan gibi, tam bir akıl karışıklığına sürükler. Acıya katlanmalı, onun gövdeye yayılışını sabırla karşılamalı, dişi sıkmak gerekmektedir. Çünkü kimi zaman aşk acısı öldürücü ve zalimdir. Kurbanını canına hiç değer vermeyen vahşi bir hayvan gibi tüketir. Yaa.. İşte aşk acısının anatomik yerleşimi böyleyken böyledir. Nerden mi biliyorum? Sen Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ni okumuş muydun? Bu yazdıklarım saplantılı bir aşık olan Kemal'in anlattıklarının kısmen özetidir. Bilmeyen bilmelidir. Peki tedavisi nedir? Bilmiyorum inan ki. Şu yukarıdaki ilaçtan her gün bir doz almak acaba yeterli midir?
5 Ocak 2011 Çarşamba
Aşk Acısının Anatomik Yerleşimi Ne Demek Biliyor Musun?
Aşk acısının binbir tarifini okumuşsundur. Peki aşk acısı çeken insanın vücudunda neler olur hiç düşünmüş müydün? Belki sen de aşk acısı çeken birisin. O halde sana aşk acısının anatomik yerleşimini anlatsam, beni dinler misin? Bak şimdi. Aşk acısının en yoğun olduğu başlangıç noktası midenin sol yanının yukarı kısmıdır. Acı güçlendiği vakit göğüs ile mide arasına hemen yayılıverir. O zaman gövdenin yalnız sol kısmında kalmaz, sağa da geçer. Aşk acısı çeken kişi sanki içine bir tornavida ya da kızgın bir demir sokulmuş içerden kanırtılıyormuş hissine kapılır. Sanki mideden başlayarak bütün karında keskin asitli sıvılar birikmektedir. Sanki yakıcı ve yapışkan küçük deniz yıldızları iç organlara yapışmaktadır. Şiddetlendikçe hacmi genişleyerek artan acı alna, enseye, sırta, hayallere, insanın her yerine vurur, boğar gibi sıkıştırır. Bazan göbekte tam göbek çukurunun etrafında, sanki bir yıldız şeklinde birikir ve asitli sert bir sıvı gibi boğaza, ağza dolup öldürecekmiş gibi korkutur, oradan bütün gövdeyi zonklatır ve inletir.Bu haldeyken tabii aşk acısı çeken kişinin elini duvara vurması, jimnastik hareketleri yapması, gövdeyi bir sporcu gibi zorlaması bir an için acıyı unutturabilir. Ama en zayıfladığı zamanlarda bile, bir türlü tam kapanamayan bir musluktan damlayan damlalar gibi, acının karnına yapıştığını hep hisseder. Acı bazan boğazına kadar çıkar, yutkunmayı zorlaştırır, bazan sırta, omuzlara yayılır. Ama her zaman asıl midededir, merkezi orasıdır. Bütün bu elle tutulur niteliklerine rağmen, aşk acısının akıl ve ruhla ilgili bir şey olduğunu da bilmek lazım. Ama ondan kurtulmak için kafada yapılması gereken temizliği yapmaya da girişilemez. Daha önce böyle bir şeyi yaşamayanlar için, ilk defa baskına uğrayan mağrur bir komutan gibi, tam bir akıl karışıklığına sürükler. Acıya katlanmalı, onun gövdeye yayılışını sabırla karşılamalı, dişi sıkmak gerekmektedir. Çünkü kimi zaman aşk acısı öldürücü ve zalimdir. Kurbanını canına hiç değer vermeyen vahşi bir hayvan gibi tüketir. Yaa.. İşte aşk acısının anatomik yerleşimi böyleyken böyledir. Nerden mi biliyorum? Sen Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ni okumuş muydun? Bu yazdıklarım saplantılı bir aşık olan Kemal'in anlattıklarının kısmen özetidir. Bilmeyen bilmelidir. Peki tedavisi nedir? Bilmiyorum inan ki. Şu yukarıdaki ilaçtan her gün bir doz almak acaba yeterli midir?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bende istiyorum bundan 1 tane :(
YanıtlaSilHarika.Ben de okudum Orhan Pamuk'un masumiyet müzesini ama aşk acısını bu kadar güzel anlatmıyordu?Bana sorarsan ben bu duyguyu hatırlamayalı yıllar yıllar oluyor.Bilemiyorum belki hemen aşık olmak ya da bundan böyle hiç aşık olmamak bunun tedavi yolumudur ama, çok insani bir duygu olduğu kesin.
YanıtlaSil@ Selam αѕαннαяα, buyrun istediğiniz kadar alabilirsiniz...
YanıtlaSil@ Selam Defne, aşk acısını bilen biri en iyi anlatır sanırım. keşke sizin durumunuzu okuyabilseydik... yazmayı düşünmez misiniz? sizdeki aşk acısının anatomik durumu benziyor mu bu yazdıklarıma?
aşk acısı bende mide bulantısı yapıyor ben istemem aşk acısını.masumiyet müzesini ben de okudum,ama hiç hatırlamıyorum. :(( ah bu hafıza.
YanıtlaSilVildan,
YanıtlaSilGüzel kolajlamışsın, ben bu pasajı bu kadar derli toplu hatırlamıyorum kitapta...
Aşık olmak ya da aşk acısı çekmek insani duygusal zirveyken, bu zirveye elbet cesareti olanlar ulaşır, ama zirveye giden yol meşakkatli olduğundan, çoğumuz edebiyat ya da sinema yoluyla bu açığı kapatmaya çalışır, öyle değil mi ? Aşk ya da acısı olmasaydı ne okuyacaktık, Orhan Pamuk'un dediği gibi sonu mutlu biten aşklar fazla sözü haketmez... oonlar ermiş muradına, biz çıkalım... O kadar... Anahtar kelime cesaret...
Sevgili Kara Kitap ve Nessuno,
YanıtlaSilMasumiyet Müzesi 166.sayfada, Aşk Acısının Anatomik Yerleşimi başlıklı yazısında Kemal, Füsun'a olan aşkı sebebiyle çektiği acıyı anlatır.
Altı sayfalık bir bölümdür ve Orhan Pamuk aslında aşk acısının içinde kıskançlığı da bu bölümde nefis işlemiştir. Ben gene daldım cümlelerinin arasına ve yazıma denk gelenleri toparladım ve bu yazı çıktı işte:) Böyleyken böyle:))
Altı yüz sayfalık kitaptan kalanlar, hikaye dışında ne kadar tutuyor acaba normal bir okurun hafızasında? Gerçek hayatta başımıza gelenler de bir kitabı okuyup unutmaya benziyor, belki de unutarak hafızaya sirayet etmeye çalışan zamanı siliyoruz... Bu da bizdeki yaşama hevesini körüklüyor... Ama izlerin kaldığını benzer bir yaşantıyla anlıyoruz diğer yandan...
YanıtlaSilTuhaf bir durum var bende Nessuno. Ezber hafızam hiç yok ama hangi kitapta sevdiğim cümleler var çok iyi hatırlıyorum. Belki cümle altlarını çiziyorum ve kimi kitapları elime eldığımda ocümleleri arada tarıyor, okuyorum. Misal Orhan Pamuk'un kitaplarından bu tip ilginç yazılar çıkarabilirim. Hayata dair de aynı durumda mıyım acaba? Hangi anıların altlarını çizdiysem sanırım onları hatırlıyorum:)
YanıtlaSilHatırlamak ve unutmakla geçiyor ömrümüz... Ama öyle bir an geliyor ki ne hatırlamak istiyor insan ne de unutmaya çalışmak, yani öyle bir zamanki öncesiz sonrasız, böyle boşlukta yer çekimini ihlal eden bir anda buldunuz mu hiç kendinizi ? Bir yaşam pratiği olarak bunu teniste buluyorum biraz, saniyenin bilmem kaçta kaçında topa vurmak zorundayım orda, hatırlamaya ya da unutmaya çalışmıyorum hiç bir şeyi, psiko motor bir yetiyle topa salıyorum bedenimi... İyi mi ? :)
YanıtlaSilHaklısınız Nessuno, olur böyle haller. Bazan ben de kendimle tıp oynamak, bir an öncesiz ve sonrasız olduğumu hissetmek isterim. İyi gelir.
YanıtlaSilİyidir:)
Bende bir yıldır aşk acısı çekiyorum. Bu yazdiklarinizin hepsini en ağir şekilde yaşadım hala geçmedi 12 yıllık bir evliliğin ardından yaşanan bir acı. Yaşarken çok ağır hiç geçmeyecek gibi insanı tüketen korkunç duygular ama iyileşmeye başlayınca sana çok şey katan eğiten büyüten ve güçlendiren duygular ençok üzüldügüm şey ise onu bu kadar sevdiğimi ve uzuldugumu hiçbir zaman bilmeyerek olması ve hak etmemesi
YanıtlaSilİnternet adresimde aşk acısı nasıl geçer konulu bir yazı yazdım. Göz atmalısınız bence.
YanıtlaSil