22 Ocak 2011 Cumartesi

Gece Güzelliği'nden Kahve Molasına Yolculuk


Birgün gazetesinde yazılarını takip ettiğim Onur Caymaz'ın Gece Güzelliği adlı öykü kitabını  geçen hafta satın almıştım. Okumamıştım ama.. Kitaplığımın hemen yanında ince uzun bir masa vardır. Bu masanın üzerinde, satın aldığım ve henüz okumadığım kitaplar durur. Burası  eve yeni gelen kitapların bir nevi demlenme yeridir  diyebilirim. Arada bazılarını elime alırım. Sayfalarını dalgalandırırım.  Bazan eğer biraz vaktim varsa  masanın hemen yanı başındaki koltuğa otururum.  Bu akşam  oturamadım da masadaki kitaplara  ayaküstü baktım. İşte o ara Gece Güzelliği elime geldi. Kitabın fantastik bir kapak resmi vardı. Açtım ilk sayfasını. Girizgahında Şair Dertli'den iki dize konmuş. Şöyle:  "yüz bin aman dedim bir buse aldım / hasılı ömrümün kan bahasıdır."  Hoşuma gitti. Dayanamadım. İlk öyküsüne usulca gözattm. Adı "Küçük İkramlar." Okusam mı acaba diye aklımdan geçti. Fakat hemen evden çıkmalıydım. Öyküsünü ilk kez okuyacağım  bir yazardı Onur Caymaz. Böyle aceleyle değil hakkını vererek okumalıydım. Ayaküstü satırlarının arasında dolanırken  "Kahve deyince duracaksınız" diye bir cümlesine rastladım. Güleceksin bana ama  durdum ne yalan söyleyeyim. Tiryaki meşrepli olduğumu daha önce söylemiştim. Ben sevdiğim yazarların öykülerine olduğu gibi  ayrıca kahve tiryakisiyim. Onur Caymaz acaba kahve için ne yazmış diye merak ettim.


Yazar, kahve gibi kırk yıl hatırı olan başka bir şey var mı diye soruyordu? Çok haklı. Yok vallahi. Bir fincan kahve ikram etti mi biri size, kırk yıl hatırı kalır sizde.. Onur Caymaz anlatıyor, eski zamanlarda padişaha kahve ayrı bir cezvede pişirilirmiş.  Bir bardak su ile ikram edilirmiş. Günümüzde  kahve ve su gene  birlikte ikram edilir edilmesine de o vakitler neden böyle yapılırmış biliyor musun? Padişah kahvesini içmeden önce, parmağını kahve fincanına daldırır, o kahveli parmağını sonra su dolu bardağa sokarmış. Su mavi renk alıyorsa fena, kahve zehirli demekmiş zira. Ne hoş! Bunu bilmiyordum inan ki. Biraz kitaba göz gezdireyim dedim. Daha denk gelip okuduğum ilk paragrafta  kahve konusunda bunları öğrendim. Şimdilerde gene Türk kahvesiyle bir bardak su getirilir ya... Ne yapılır ama?  Önce kahve ardından su içilir. Oysa kahve içmeden su içilmeli, ağız çalkalanıp kahveye hazır hale getirilmelidir. Türk kahvesi içmenin raconu böyledir.  Diyor ki Onur Caymaz "Sevdiği şeyin tadı, mümkün olduğunca çok kalmalıdır insanın ağzında." Çok haklı. Yok, dayanamayıp yazarın sevdiğim bir kaç cümlesini daha yazacağım...  Diyor ki: "Gönlümün yarısı telvenin masal kokusuyla doludur; güzelim kahverengisi, hırçın esmerliğiyle. Yarimdir telve." Ne hoş cümleler.  Burada kesmeliyim. Bekleniyorum. Gitmeliyim. Dur. Son bir şeyler yazacağım. Zaten Hayal Kahvem blog değil, twitter vaziyetinde. Her fırsatta  yazıyorum ya aklıma ne gelirse... Neyse... Şimdi Onur Caymaz'la,  Gece Güzelliği adlı kitabı sayesinde böyle ayaküstü kahve hasbihali yapınca,... Bu kez İskender Pala'nın  Kahve Molası adlı kitabında  anlattığı gerçek bir olayı yazacağım devamında... Bilirsin Türk kahvesinin bizim geleneksel kültürümüzdeki yeri çok önemlidir. Günümüzde  yabancı kahvelerin memlekete iyice yerleşmesiyle neskafe, ekspresso, latte, cappucino  gibi alışkanlıklar Türk kahvesinin yerini almaya başladı ya... Nerdeyse bizler değil yabancılar daha sahiplenir oldular Türk kahvesini... Anlatılan olay bu duruma tam bir gönderme... Turist taşıyan bir otobüs İstanbul'da asırlık bir çınar altı kahvesinde mola vermiş. Muavin kahvehanenin görevlisine otuzbeş turist ile kendisi ve şöförü kastederek seslenmiş: 

- 35 Türk kahvesi, iki neskafe!

Fena mı? Ayak üstü Gece Güzelliği'nden Kahve Molası'na yolculuk yaptık işte.  Şimdi gitmeliyim.  Evden çıkarken dedim ki kendi kendime...  Dönüşte Gece Güzelliği'ni mutlaka okur bitiririm. Böyleyken böyle!

1 yorum:

  1. Hani burası Hayal kahvem ya,neden vildan kahve ile ilgili yazı yazmadı der dururdum,daha önce sana söylemeyi düşündüm ama şarkı istekleri gibi yazı isteği olmasın (vildannn hanımdannn ,klavye eşliğinde,gönülden kahve yazısıı der gibi)dedim di
    ,vardır bi vakti diye sabırla bekledim .ohh nihayet, gönlüne sağlık arkadaşım...

    YanıtlaSil